2019'da Putin Rusların Gönlünü Kazanamadı

TAKİP ET

2018'de Putin yönetimi, dünya kamuoyunu manipüle etmenin Rus halkını manipüle etmekten daha kolay olduğunun farkına vardı

2018’de Putin yönetimi, dünya kamuoyunu manipüle etmenin Rus halkını manipüle etmekten daha kolay olduğunun farkına vardı. 2014’te Kırım’ın ilhakını Rusya içerisindeki liberal ve etnik milliyetçiler başta olmak üzere farklı milliyetçi gruplara vatansever bir hava ile satan Vladimir Putin, ilhak sonrası oluşan jeopolitik yapının kontrolü, emekli maaşı reformu ve emeklilik yaşının yükseltilmesi ile beraber oluşan zeminde popülarite kaybına uğradı. Rus hükümeti yeni emekli maaşı reformunu 14 Haziran 2018’de yani FIFA Dünya Kupası Şampiyonasının açılış gününde duyurdu. Şampiyona boyunca tüm protestolar yasaklandı ancak sonrasında Rusya’nın dört bir yanında, emeklilik reformuna karşı protestolar düzenlendi ve menfi yorumlar yapıldı. 2019’un sonu itibariyle, Vladimir Putin bakışlarını Dünya haritasından alarak, Birleşik Rusya Partisi’nin seçimlerde kayıp yaşamaya başladığı Rusya anakarasına çevirdi. Ancak yıl içerisinde Putin’in Rusları geri kazanma çabaları başarısız oldu. Rusya Federasyonu anayasasının 81. Maddesinin 3. Bendine göre aynı kişi iki dönemden fazla cumhurbaşkanlığı yapamıyor. İkinci cumhurbaşkanlığı döneminde görevini ifa eden Putin, 2024 seçimlerinde (herhangi bir anayasa değişikliği olmaması durumunda) aday olamayacak. Vladimir Putin’in 2024’te yapacağı hamle Rus kamuoyunun gönlünü kazanmasına bağlı. 2000lerin başında petrol fiyatlarındaki artışın ülke için oluşturduğu fırsatla beraber, Rusya’nın enerji süper-gücü olacağı konuşulmaya başlanmıştı. Anti-liberal politikalarla ülke ekonomisi üzerindeki etkisini artıran Putin yönetimi petrol fiyatı artışından da faydalanarak Rus ekonomisini güçlendirmeyi başardı. Eskimeye başlayan enerji politikaları, 2019 itibariyle Rusya için meyve vermeye başladı. Kremlin’in enerji stratejileri çerçevesinde kullandığı, Rusya’nın enerji ihracat tekeli Gazprom iki devasa boru hattını tamamlamayı başardı: Türk Akımı – Karadeniz üzerinden Türkiye’ye uzanıyor ve Sibirya’nın Gücü – Rus gazını Çin’e ulaştırıyor. Baltık Denizi’nden Almanya’ya uzanan ve ABD’nin yaptırım tehdidi ile karşı karşıya kalmış olan Kuzey Akım-2 projesi hala yapım aşamasında ve tüm engellere rağmen bu yıl içerisinde tamamlanması öngörülüyor. Böylelikle Putin, Rusya’yı, Avrasya coğrafyasındaki Türkiye, Çin, Almanya ve Balkan devletleri gibi önemli aktörler için zaruri bir ticari partnere dönüştürme çabasına ulaşacak gibi görünüyor. Ancak sıvılaştırılmış doğalgaz ticaretinin hızlı yükselişi ham petrol satan Rusya’nın elde ettiği artışı gölgede bıraktı. Öte yandan enerji noktasında Rusya’nın temel müşterisi olan Avrupa, 2050 yılı itibariyle karbon yakıtlar yerine dönüştürülebilir enerji kullanma konusunda kararlı adımlar atmaya niyetli. Çin’in de bu yaklaşıma eninde sonunda katılacağı ve fosil yakıt tüketimini azaltacağı ihtimalini göz önünde bulundurulursa, Rusya’nın uzun dönem stratejisi karbon yakıttan ziyade başka bir temele dayanmalı. Putin yeni bir yöntem bulmuş gibi. Batılı ülkeler tarafından çoğunlukla hoş görülmeyen/istenmeyen kişilere, askeri güç ve hibrid kabiliyet olarak adlandırılan hackleme, propaganda ve diplomasi araçlarını kullanarak yardım sunmak. Suriye’de Beşar Esad’ın zaferinin Rus eli ile inşa edilme süreci, bu yardım önerisinin karakteri ve yapısı hakkında en göz önündeki örnek olarak karşımıza çıkıyor. Putin, güçlü Amerikan yaptırımları ile boğuşan ve Juan Guaido’nun, birçok ülke tarafından meşru lider olarak kabul edildiği Venezuela’da Nicholas Maduro’nun güç kazanmasını temenni ediyor. Rus hükümeti, Venezuela’yı ayakta tutmak niyetiyle yardım etmekte ancak bu yardım hiçbir zaman askeri destek seviyesine gelmedi. (Öte yandan Wagner’e bağlı Rus paralı askerlerinin Venezuela’da mevcut olduklarına dair iddialar var). Bir zamanlar Romanov hanedanının devrimlere karşı monarşilere verdiği koşulsuz destek gibi Putin, ABD’nin dominant olduğu uluslararası düzende belli ülkelere destek vadediyor. Bir yanda Amerika’nın ısrar ve tehditlerine karşı gelerek S-400 alımını gerçekleştiren Recep Tayyip Erdoğan yönetimi, öte yandan Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesiyle beraber Avrupa ile arası bozulan Suudi Arabistan Kralı Muhammed bin Selman. Rusya, Türkiye ile birçok noktada ayrışmasına rağmen Suriye’de Türkiye’yle etkili bir işbirliği kurmayı başardı. Ve Rusya’nın Suudi Arabistan ile işbirliği ise küresel petrol fiyatları hususunda yüksek öneme sahip. Oportünist ve pragmatist Putin yönetimi Türkiye ve Suudi Arabistan’a uluslararası arenada destek sunarak muhtemel çıkarlarını korumaya çalışıyor. Putin, yardımlaşma teklifini Afrika ülkelerine açıkça pazarlamaya başladı; Ekim ayında Soçi’de yapılan ilk Rusya-Afrika zirvesinde, doğal kaynaklar noktasında verilecek imtiyaz karşılığında Rusya’nın bölgeye gelip anlaşmazlıkların çözülmesi için yardım edebileceği sinyali verildi. Bilindiği kadarıyla Rus paralı askerleri, Orta Afrika Cumhuriyeti, Libya ve Sudan’da aktifler. Beklenenin ötesinde Putin’in dünya görüşü Avrupa’da destek buldu. En göze çarpan örnek, Rusya ile ihtiyatlı bir uzlaşmacı yaklaşımı savunan Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron. Şüphesiz Macron Putin’in müttefiki değil ancak, belli ki savunmaya değecek bir uluslararası statükonun olmadığından endişeli. Ancak artan Putin sempatisi, Kremlinin faydalanabileceği pratik politikalara dönüşmedi. Avrupa yaptırımları zayıflatmıyor ve Ukrayna krizine kalıcı bir çözüm bulunabilmiş değil. Ve bunlar Putin’in iç politikadaki sorunlarını besliyor, öncelikle ekonomik sorunlar. Rus vatandaşları ve Putin arasında derin bir bağ var. Putin popülaritesini özellikle 2000-2010 döneminde yaşam standartlarındaki hızlı artışa borçlu. 2018 yılı itibariyle sözde Kırım konsensüsünün, ilhak ile beraber patlayan kısa ömürlü bir emperyalist şevk olduğu görülmüş oldu. Ve 2019’da Vladimir Putin, 2024 yılına kadar tamamlanacak 400 milyar dolar değerinde sağlık hizmetleri, eğitim ve altyapı düzenlemelerini kapsayan ‘milli projeler’ başlatmayı girişiminde bulundu. Çözülemeyen ekonomik sorunlardan ötürü 2019 yılı kasvetli geçti. Dengeli nüfus artışı, yoksulluğun düşürülmesi ve gayri safi yurtiçi hasılanın 3,2% civarında büyümesi gibi birtakım hedeflere 2019 yılında ulaşılamadı. Öte yandan, Putin medya propagandaları ile Rus vatandaşlarının algısını şekillendirme gücünü kaybedecek gibi görünüyor. Mediscope şirketinin sağladığı verilere göre Rusya’da ilk defa internet kullanımı televizyon kullanımını geride bıraktı. Dünyanın birçok yerinde genç nüfusun az televizyon izlediği ve internet kullanımına daha fazla yöneldiği su götürmez ancak televizyonun neredeyse devlet kontrolündeki bir propaganda makinesine dönüştüğü Rusya’da internet kullanımının her yaşta artış göstermesi önem teşkil ediyor. Bu değişen trendin neticesi olarak 2019’da Putin karşıtı bağımsız adayların Moskova Şehir Duma’sı seçimlerinde aday olmasının engellemesi karşısında Moskova’nın, çoğunlukla genç nüfusun katılım gösterdiği protestolara sahne olması sürpriz değil. Moskova’daki protestolar sonucunda birçok Rus vatandaşı polislere plastik şişe fırlatmak suçundan gözaltına alındı. Putin de protestoculara gösterilen muameleyi yaptığı bir açıklamada destekledi. Yeni çıkan yasalar çerçevesinde, internet ortamında Putin’e hakaret eden birçok kişi para cezasına çarptırıldı. Bunula birlikte, yabancı hükümetler tarafından fonlanan veya yabancı kurumların fonuyla yayın yapan medya organlarından paylaşım yapan kişilerin ‘yabancı ajan’ olarak tanımlanması için yeterli sebep olacağını ileri süren başka bir yasa Putin tarafından onaylandı. 2019 yılı içerisinde genel manada Rusların gönlünü kazanmayan Vladimir Putin, önümüzdeki dört yıl içerisinde ekonomik stratejisini Rus dış politikasıyla senkronize bir şekilde götürerek ve uygulama araçlarına yeterli fon sağlayarak etkili politikalar izler ve olumlu netice elde ederse, 2024 sonrasında Rus halkı tarafından başarı ile anılacağına şüphe yok. Kaynak