ABD'nin Ankara Büyükelçisi Barrack, Osmanlı'daki 'Millet Sistemi'ni Övdü
Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack verdiği 29 Haziran'da Anadolu Ajansı'na verdiği röportajda ilginç açıklamalarda bulundu.
Röportajında, NATO toplantısında çekilen fotoğrafa değinen Barrack, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Trump'ın yakınlığına işaret etti. İki liderin birbirini sevdiğini dile getiren
"Hepimiz, birbirine güvenen iki lidere sahip olduğumuz için muazzam bir fırsatın var olduğu görüşündeyiz. Bu vizyonu nasıl uygulayacaklarını çok iyi bilen Bakan Rubio ve Bakan Fidan var."
ifadelerini kullandı. Röportaj verdiği İzmir hakkında ilginç bir değerlendirme yapan Barrack,
"Benim için İzmir, Yahudilerin, Müslümanların, Hıristiyanların bir arada yaşadığı, bu toplulukların harmanlandığı bir örnek. Bu tüm dünyada ve Orta Doğu'da olması gereken bir durum"
şeklinde konuştu.
Osmanlı'daki "Millet Sistemi"ni Övdü
Barrack röportajının devamında Osmanlı'daki "millet sistemi"ni överek, şu ifadeleri kullandı:
"Osmanlı İmparatorluğu'ndaki millet sistemi, yüzlerce yıl farklı grupların merkezi sistemde varlıklarını sürdürmelerine imkan verdi. Yeni nesil için yeni bir diyaloğa ihtiyaç var. "
İbrahim Anlaşmaları
Barrack, "İsrail'in Müslüman dünyayla birleşmemesi için bir hiçbir neden yok. Bu güç, bölgesel bir güç. Bu yüzden Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Sudan tarafından atılan ilk adımlar bunu başlatmıştır." sözlerini kaydederken, Gazze'yle ilgili tartışmaların ortasında bunu genişletmenin çok zor olduğunu aktardı.
Millet Sistemi Nedir?
Osmanlı’da millet sistemi, imparatorluğun Rum, Ermeni ve Yahudi gayrimüslim tebaasını dini cemaatlere göre örgütleyip kendi iç işlerinde özerk bırakırken, vergilerini düzenli toplamak ve devlete sadakatlerini devam ettirmek için kurulmuştu.
Ancak bu sistem, toplumu din temelli kimliklere kilitleyerek ortak bir Osmanlı aidiyetini imkânsızlaştırdı.
Devlet adalet dağıtmak yerine ayrıcalık dağıtan, merkezi otoriteyi güçlendirmek yerine cemaat liderlerini besleyen bir yapı haline geldi. Sonuçta millet sistemi, farklı unsurları bir arada tutacak kapsayıcı bir hukuk ve eşitlik ilkesi geliştiremediği için 19'uncu yüzyılın sonundan itibaren yerini parçalanmaya ve ayrışmaya bıraktı.