Akşener: Milliyetçilik Yargılanırken Terör Propagandası İfade Özgürlüğü Oluyorsa O Zaman İktidar Milletine Karşı Sorumluluğunu Yerine Getiremiyor Demektir

TAKİP ET

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulunuyor.

Akşener, Antalya 21. Dönem Milletvekili Dahiliye Uzmanı Dr. Nesrin Ünal'ı Antalya Büyükşehir Belediye Başkan adayı; iş insanı Harun Cici'yi Giresun Belediye Başkan adayı; Metin Özat'ı Kars Belediye Başkan adayı; Kocaeli Erzurum Vakfı kurucusu Gencay Yıldıztekin'i Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak duyurdu.

Konuşmasına şehitlerle başlayan Akşener "Bu vatan bölünmez, bölmeye çalışan da görür gününü" dedi. 

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kendisini araması ve bildiri imzalanması üzerinden yaptığı eleştiriye yanıt veren Akşener "Ben milletvekili değilim Meclis Grubu'muz bir tutum aldı. Günlük siyasette birbirimizi eleştirebiliriz ama dışarıya karşı ortak bir tutum belirlemeliyiz. Biz Meclis'in ortak bir beyanet imzalamasını teklif ettik. Saadet Partisi, İYİ Parti, MHP ve AKP bizim teklifimize evet diyerek imza attılar. Anlayamadığım bir biçimde ve çok da ayıpladığım bir biçimde bir bildiri savaşı çıktı. PKK'lılar herhalde Meclis'in birbirine düşmesinden çok mutlu olmuşlardır. AKP'ye muhalif olmak hepimizin hakkıdır ama şehit ailelerinin karşısında bu milletin temsilcileri olarak kaya gibi durmak zorundayız o PKK'lı şerefsizlere karşı. Sakin sakin geçirdik konuyu, şımardıkça şımardılar hadsizleştikçe hadsizleştiler hudutları aştıkça aştılar." dedi.

Akşener'in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

 

"Bugün ayrı bir coşku görüyorum. Yalnız bu coşkuyu görenlerin siniri bozulacak. Yeni yılın ilk grup toplantısındayız gönül isterdi ki milletimizle yeni mutlulukları paylaşalım, ancak maalesef hepimizi kahreden acılarımız var. Geçtiğimiz hafta 9 Mehmetçiğimizi daha teröre şehit verdik. 9 kahramanımız Pençe Kilit Harekâtı’nda vatanımızı terör örgütüne karşı savunurken şehit düştüler. Başımız sağ olsun. Şehitler ölmez, bu vatan bölünemez, bölmeye kalkan görür gününü. Unutmayalım ki bugün bu salonlarda güven içerisinde konuşabiliyorsak, evlerimizde rahatça uyuyabiliyorsak bunu bu millet bu memleket için göğsünü siper eden nice vatan evladına borçludur. Biz bugün fedailerimiz için acılarımızı yüreğimize basacağız düşmanı güldürmeyeceğiz, biz bugün acımızı içimizde söndürecek birliğimizden geçit vermeyeceğiz. Herkes peşini bıraksa bile andımız olsun ki biz bu davayı kıyamete kadar güdeceğiz. Mehmetçiklerimiz sahada amansız bir mücadele vermeye devam ediyor aklımız fikrimiz yüreğimiz onlarla, ayakları taşa değmesin, attıkları boşa gitmesin, rabbim onları korusun, acılarını göstermesin. Allah her birinden razı olsun. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilelebet payidar olsun.

Bir konuya açıklık getirmek istiyorum, ben her büyük terör hadisesinden sonra her önemli dış politika krizinden sonra ilgili bakanlıkları ve cumhurbaşkanını bugüne kadar telefonla aramışımdır. 33 şehidimizde de her şeyi iptal edip hem kendilerini arayıp yani 3 bakanı arayıp, hep aramış bilgi almışımdır. Bu defa da aynını yaptık.

Anlayamadığım bir biçimde bu defa çok enteresan sayın cumhurbaşkanını sayın dışişleri bakanını sayın milli savunma bakanını aramamı, mesela milli savunma bakanı geri dönmesi ama hakan fidan ve sayın Erdoğan geri döndüler, bilgi verdiler, öğrendim, arkadaşlarıma bunu aktardım. Ben milletvekili değilim meclis tutumumuz bir tutum aldı. Günlük siyasette birbirimizi kıyasıya eleştirebiliriz ama dış dünyaya karşı bu tür konularda elbette ortak bir tutum belirlemeliyiz. Bunun için de Sayın Dervişoğlu, Sayın Aydın, ve Sayın Usta’nın organizasyonunda biz meclisin ortak bir beyanat ortak bir bildiri imzalamasını teklif ettik. Ve Saadet Partisi, İyi Parti, MHP ve AK Parti bizim teklifimize evet diyerek imza attılar. Anlayamadığım bir biçimde çok da ayıpladığım bir biçimde bir bildiri savaşı çıktı. PK’lılar herhalde çok mutlu olmuştur. PKK’lılar herhalde bu birbirine düşen gazi meclisin mensuplarına çok gülmüşlerdir. AK Parti’ye gıcık olmak onun yaptığı işleri eleştirmek onu sandıkta yenmek bu iddia ile ortaya çıkmak elbette bizim hakkımız ama şehit ailelerinin karşısında bu milletin temsilcileri olarak bizler kaya gibi durmak zorundayız o PKK’lı şerefsizlere karşı. Neyse sakin sakin geçirdik konuyu. Şımardıkça şımardılar hadsizleştikçe hadsizleştiler! Şimdi gene şehitlerimiz oldu. Gene ben aradım, ya bu rutin! Aradım.

Benzer bir meclis bildirisini, DEM’in imzalamasını beklemiyoruz ama buradan da bir cingar çıktı. Dün bir toplantı oldu o toplantıda bu 3 siyasi parti imza atacak diğer siyasi partiler imza atmayacak bu parçalı görüntüden vazgeçildi, burası çok enteresan , Numan Kurtulmuş’un imzasıyla ortak tezkere meclise sunuldu, ilginç bir biçimde ayrı bir bildiri yayımlayanların hepsi bu tezkereyi destekledi. Soru şu; karın ağrısı İyi Parti miydi?

Eğer AK Parti ile bir el sıkışmamız olsa idi bizden ayrılan bizi çok üzen bizi kandırmış hissettiğimiz daha başka bir söz derim de ayıp olur bir milletvekilini, bizden seçilip koşa koşa AK Parti'ye geçip Eskişehir'den aday gösterilmesi mümkün olur muydu? İnanıyorum Eskişehir dümenci bir insanı seçmeyecektir. Demek ki biz kimseye yanlamıyoruz ama yahu nasıl bir dünya bu her iki tarafın da argümanları aynı. Bunların her birini ahlaksızlık görüyorum, gereğini yapmayan namerttir! İstediğiniz kadar zırlayın hür ve müstakil olarak gidip bu ülkede üçüncü yolu açıp, bu milletin sesi olacağız ve kazanacağız.

Irak’ta bölgesel yönetimle görüşüyorsunuz o zaman neden bu konuda adım atmaları için kesin ve net bir dille uyarıda bulunmuyorsunuz? Aynı şekilde Suriye’nin kuzeydoğusunda PKK varlığının ortadan kaldırılması için neden tüm imkanlarınızı kullanmıyorsunuz? Neden bir taraftan Rusya’nın bir taraftan ABD’nin PKK-PYD varlığını kabule den politikaları konusunda net bir tavır koyamıyorsunuz? Terörle mücadeleyi suçlu arayıp şikâyet ederek yönetemezsiniz!

Yargıtay 3. Dairesi'nin AYM'yi alenen yok saydığı bir ortamda, eğer ki iktidar Anayasa'nın çiğnenmesine göz yumuyorsa, gayrı meşruluktan siyasi çıkar elde etmeye çalışıyorsa, ortaya çıkan anayasal devlet krizine engel olamıyorsa o zaman yetkiyi aldığı milletine karşı sorumluluğunu yerine getiremiyor demektir. 

Bir yanda gençlerimiz milliyetçi olduğu için tutuklanırken diğer yanda Öcalan'ın kardeşinin TRT'ye çıkmasına ifade özgürlüğü deniliyorsa yani milliyetçilik yargılanırken terör propagandası ifade özgürlüğü oluyorsa o zaman iktidar milletine karşı sorumluluğunu yerine getiremiyor demektir.

Epstein davasına değinen Akşener, AKP'li Aile Bakanı Mahinur Göktaş'ın "kayıp çocuk yok" açıklamasına tepki göstererek deprem bölgesindeki kayıp çocukların adlarını sıralayarak bu çocuklar nerede diye sordu: 

Kahramanmaraş’ta Yeşilada Apartmanı’nda yaşayan 6 yaşındaki Talha Demirel nerede? Ebrar Sitesi’nde yaşayan Alya Kılınç nerede? Antakya Rönesans Rezidans’ta yaşayan  3 yaşındaki Mustafa Kemal Koşar, 1 yaşındaki Mehmet Akif Koşar nerede? Adıyaman’daki Arzıklar Apartmanı’nda yaşayan 9 yaşındaki Muhammed Enes Demir nerede? 7 yaşındaki ikiz kardeşler Elif ve Esma Yapar, 17 yaşındaki şükran Yapar nerede? Deprem bölgesinde toplamda bine yakın çocuğun kayıp olduğu iddiası var, sadece deprem mağdurları ve kayıp yakınlarıyla dayanışma derneğine 142 kayıp çocuk başvurusu yapılmış. Madem bu çocuklar kayıp değil, neden ailelerin bundan haberi yok?

Bu seçimlerde sadece belediye başkanları değil başka şeyler de oylanacak. Mesela DEM'e mahkum olanlar mı Hüda-Par'a boyun eğenler mi yoksa teröre karşı dik duran İYİ Parti mi, bu oylanacak.

Ayrıntılar geliyor...

akşener iyi parti belediye başkan adayları parti grup toplantısı