Akşener İYİ Parti Grup Toplantısında Konuştu

TAKİP ET

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu.

İYİ Parti'nin TBMM Grubu'ndaki konuşmasından önce Akşener, partiye katılan birçok ismin rozetini taktı. Eski İBB Başkan Aday Adayı, iş insanı ve milli sporcu Mehmet Ali Uygur, AKP'den istifa ederek 10 bin üye ile İYİ Parti'ye katıldı. Akşener kürsüden Uygur'a teşekkür etti. AKP Hopa Belediye Başkan Aday Adayı, Artvin Milletvekili Aday Adayı ve iş insanı Nedim Koyuncu, 1988-1994 Osmaniye Belediye Başkanı, MHP MYK Üyesi ve Osmaniye Milletvekili Adayı İbrahim Karayiğit'in rozetlerini de Akşener taktı. İbrahim Karayiğit ile "neredeyse kalubeladan tanıştıklarını" belirten Akşener, Karayiğit'in rozetini kürsüde taktıktan sonra kürsüyü Karayiğit'e bıraktı. Karayiğit ise kürsüde İYİ Parti grubunu selamladıktan sonra "Benim siyasetteki hedefim siyasete ahlakı hakim kılmaktır. Siyasi ahlak geri gitmiş olabilir ama Allah izin verirse bunu düzelteceğiz" diyerek siyasetçilere "Siyaset Allah rızası için ülkenin menfaatına yapılan en güzel hizmetlerden biridir. Bu hizmete talip edenler partileşirler ve bu partide de siyasi ahlakı hakim kıldığımız sürece burda siyasetime devam edeceğim. Bundan memnun olanlar çıkar olmayanlar çıkar, biz hizmetin ağırlığını yükünü üstleneceğiz ve büyük Türkiye'yi yeniden inşa edeceğiz. Sayın Genel Başkanıma saygılar sunuyorum, emirlerini bekliyoruz" ifadelerini kullandı.

Bunun yanında 2014-2019 Osmaniye Belediyesi MHP Meclis Üyesi, Osmaniye Belediye Başkan Yardımcısı Osman Karayiğit, Genç Parti Osmaniye İl Başkanı Sinan Akat, Çorum Barosu Sungurlu Temsilcisi Hakan Tekercioğlu gibi birçok isim İYİ Parti'ye katıldı.

Milli Güvenlik Tehditleri Neler?

Akşener'in toplantıda yaptığı konuşmada öne çıkan ifadeler şu şekilde:

"Geçinemiyor musun? Teröristsin. İflasın eşiğinde misin? Hainsin. Sosyal medyada eleştiri mi yaptın? O zaman milli güvenliğe tehditsin. Oysa ülkemizdeki esas güvenlik tehditleri evine ekmek götüremeyen babalar, tenceresi kaynamayan anneler bir milli güvenlik tehdididir. Mesela mülakatlarda geleceği çalınan gençler, toprağını ekemeyen çiftçiler, üretemeyen sanayiciler milli güvenlik tehdididir. 5-10 maaş danışmanlar sefa sürerken asgari ücret alanlar milli güvenlik tehdididir. Mesela AKP'nin kaderi ile devletin kaderi birdir diyen milletine yabancılaşmış siyasetçiler milli güvenlik tehdididir. Tüm bunların sebebi olan partili cumhurbaşkanlığı sistemi başlı başına bir milli güvenlik tehdididir.

Türkiye Her Hafta Yeni Bir Krizle Karşı Karşıya Kalıyor

Türkiye her hafta yeni bir krizle karşı karşıya kalıyor. Ekonomide gri listeye girdik. Bu listedeki her ülke başlı başına bir başarı hikayesi. Eğer ülkenizde yoğun miktarda para aklanıyorsa, terörist gruplar ülkenizden finans sağlıyorsa ve siz bu sorunlara karşı hiçbir mücadele sergilemiyorsanız listeye giriyorsunuz. Türkiye’nin düşürüldüğü duruma bakar mısınız? Yazıklar olsun.

Peki iktidar ne yaptı? Her zamanki gibi 'dış güçler' demeye başladı. Türkiye'yi bu haksızlığa iktidar uğratıyor. Türkiye’de malesef devlet eliyle para aklanıyor. Yurt dışında ya da yurt içinde kanunsuz kazandığınız parayı aklamak için Varlık Barışı için müracaat edip, yüzde 1 komisyonla bu parayı aklayabiliyorsunuz. Yani yüzde 1 komisyon ödeyince bu parayı nereden diye kimse size hesap soramıyor. Bu ucube sistemde iktidar diyor ki uyuşturucu mu satıyorsun, para mı kaçırdın, getir paranı, yüzde 1 komisyonla paranı aklıyorum. Çamaşır suyu reklamı değil AKP iktidarı. Bize düşen bir an önce iktidarı devralıp bu utancı temizlemek ve Cumhuriyet'e hak ettiği itibarı kazandırmaktır. Artagan ile blok zincir ile dünyanın en şeffaf devletini ve en ileri demokrasisini inşa edeceğiz. Ülkemizi gri listeden çıkaracağız, ülkemizi hak ettiği itibara kavuşturacağız.

AKP'de Milletin Gerçeklerine Dair Empati Kırıntısı Yok

AKP iktidarı milletimizin dertlerini umursamayı bırakalı çok oldu. Attıkları adımlarda, aldıkları kararlarda milletimizin gerçeklerine dair bir empati kırıntısı bile göremiyoruz.

Eğer aşırı zenginleşirseniz, eğer bambaşka paralele bir hayata evrilirseniz; dünyadan da koparsınız, vatandaştan da koparsınız, gerçekten de koparsınız. Bugün karşı karşıya kaldığımız durum aynen budur.Biliyorsunuz 2022 bütçesi Milletin Meclisi'ne geldi.

Normal şartlarda bir sonraki yılın bütçeleri toplumu heyecanlandırır. Çünkü millet yeni bütçenin sorunlarına çözüm getirmesini ümit eder. Hayatını kolaylaştırmasını, gelirinin artmasını, menfaatinin korunmasını bekler. Bu yüzden heyecanlanır. Ancak maalesef Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne geçildiğinden beri milletimiz bu heyecandan yoksun. Çünkü herkes biliyor ki Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm imkânları, bereketli topraklarımızın tüm zenginliği yine o 5 müteahhidin ve bir grup saray şımarığının hizmetine sunulacak.

Nitekim aynı 2021'de olduğu gibi Sayın Erdoğan'ın 2022 bütçesinde; yine heyecan yok, yine umut yok. Çünkü bu bütçede yoksulluğa çare yok. Enflasyona çare yok. İşsizliğe çare yok. Gelir dağılımındaki adaletsizliğe çözüm yok. Bu bütçede çitçilerimize yeterli destek yok. Milletin borçlarına çare yok. İşçinin, işverenin, emeklinin hayatını kolaylaştıracak adımlar yok. EYT'liler yok, 4/B'liler yok. Hatta söz verilmesine rağmen 3600 ek gösterge bile yok.

Bu Bütçede Millet Yok

Ezcümle bu bütçede millet yok, millet. Peki ne var?  Millet yok ama mesela 5'li müşteri garantisi çetesi var. Bütçeye onlar için 2022 yılında 42 buçuk milyar lira daha ödenek konulmuş. Bu ne demek biliyor musunuz? Milyonlarca çiftçiye verilen desteğin 2 katı para demek. Vicdansızlığa bakar mısınız?

2021 yılında 31 milyar lira olan bu ödenek önümüzdeki yıl için %37 artırılmış, 42 buçuk milyar liraya yükseltilmiş. Saray müteahhidine gelince artış gerçek enflasyon kadar. Ya demek ki enflasyon %37. Millete gelinceyse TÜİK'in makyajlı enflasyonu kadar bile değil. Utanmazlığa bakar mısınız? Vicdansızlığa bakar mısınız?

Aziz milletim, son dört yılda garantili işlere ayrılan ödenek 69 milyar lira. Önümüzdeki 3 yılda yapılacak ödemeler ise tahminen 143 milyar lira olacak. Biliyorsunuz Sayın Erdoğan ve arkadaşları doları çok sever. O yüzden bir de onların diliyle ifade edeyim. 2017-2024 dönemi için hazinemizden saray garantili çeteye ödenecek para toplam 25 milyar dolar. Buradan; 'Yol yapıyoruz, tünel yapıyoruz, köprü yapıyoruz, hastane yapıyoruz. Ama milletimizin cebinden bir kuruş çıkmıyor' diyenlere sesleniyorum. Bu parayı nereden ödüyorsunuz? Bu para milletin parası değil mi?

Ve siz bu kadar açık seçik yalan söylemekten hiç mi utanmıyor musunuz? Ayıptır, günahtır. Ezcümle bu bütçe herhangi bir bütçe değildir. Bu bütçe bir savurganlık, bir israf bütçesidir. Bu bütçe milletin emeğini faizcilerin kursağına akıtan bir bütçedir. Bu bütçe Sayın Erdoğan'ın giderayak milletimize attığı son kazığın bütçesidir.

Millet 'Evim Yandı' Diye Feryat Ediyor Erdoğan Duymazdan Geliyor

AKP'nin insanı yok sayan siyaset anlayışı malesef ülkemizin her köşesinde tüm gerçekliğiyle hissediliyor. Mesela milletimiz evim yandı diye feryat ediyor, Erdoğan duymazdan geliyor. Mesela babalar eve ekmek götüremiyorum diyor, sayın Erdoğan kafalarına çay fırlatıyor. Mesela emekliler geçinemediğini söylüyor, sayın Erdoğan markete gidip fiyatları makul buluyor. Bin 500 lira emekli maaşı alan bir emeklinin bin liralık alışverişi makul bulmasını milletimizin ferasetine bırakıyorum. Mesela 740 bin sağlık çalışanı atama bekliyor, Erdoğan oralı bile olmuyor. Vatandaş arabasını satıp ata biniyor, Erdoğan apartman görevlilerine sardırıyor.

İşte bu nedenle biz her hafta bu kürsüden milletimizin sesini o sağır kulaklara duyuruyoruz. Her hafta olduğu gibi bu hafta milletin kürsüsünde AKP iktidarı tarafından yok sayılan bir kardeşimizi misafir edeceğiz. Tekirdağ'da çalıştığı iş yerinde haksızlığa maruz kalan Pınar Demir kardeşimiz aramızda, buyur Pınar kızım, söz de kürsü de senin."

Akşener burada kürsüyü Pınar Demir'e bıraktı.

Vatandaş İYİ Parti Kürsüsünde

Pınar Demir ise şu açıklamaları yaptı:

"Sayın Milletvekilleri, bizler Tekirdağ Çerkezköy'de bulunan Suriyeli ve Endonezyalı sahipleri olan İndomi adlı makarna fabrikası çalışanları olarak 2017 yılında Tek Gıda İş Sendikası adı altında örgütlendik. Çalışma Bakanlığı'nın verdiği yetki kararının ardından Suriye ve Endonezyalı işverenler bu karara itiraz ettiler. Sudan sebeplerle tam 4 yıl süren mahkeme sürecinde Yargıtayımız da Tek Gıda İş Sendikası'nı yetkili kılmıştır. Şubat 2021'de başlaması gereken iş sözleşmesi, işverenin Türkiye Cumhuriyeti Çalışma Bakanlığı ve Yargıtayı'nın kararlarını tanımaması nedeniyle malesef bir türlü gerçekleşmemiştir. Yabancı işveren ve yerli yöneticileri tam 19 kadın işçiyi yüz kızartıcı suçtan sebep işten tazminatsız olarak atmıştır. Tam 128 gündür o fabrikanın önünde bu ülkenin namuslu kadın işçileri olarak bu ülkenin tüm kadınlarını ve işçilerinin onurunu savunmak için direniyoruz. Tam 128 gündür, çoğunluğu biz kadınlardan oluşan işçiler her türlü tacize, hakarete, aşağılamalara, sözlü ve fiziki saldırılara maruz kaldık. Sokakta, fabrika önünde tüm bu saldırılara rağmen direnmeye  devam ediyoruz, edeceğiz. Grev ise 65 gündür sürüyor. 90 kadın işçi Tek Gıda İş Sendikası çadırında grevdeyiz ve bu grevi o yüz kızartıcı suç iddiasından ötürü özür dilenene kadar devam edeceğiz. Değerli vekillerim yapılan her taciz ve saldırı sonrasında karakol ve savcılıklara şikayette bulunduk bulunmasına ama bu sayede kanunların bizim için işlemediğini anlamış olduk. Suriyeli ve Endonezyalı patronların en ufak şikayetlerinde bizleri karakola çekerek ifadeler aldıklarına şahit olduk.

Kendi Ülkemizde Mülteci Olduk

TC kanunlarına göre greve çıkan fabrikada makina bakımı yapan işçiler haricinde işçi almak yasaktır. Ama Suriyeli işveren kaçak Suriyeli işçiler çalıştırmaktan geri kalmamıştır. Hem de herkesin gözü önündeki bu şikayetimiz yasa dışı bu durumu durdurmaya yetmedi. Kanunların uygulanmasını istemek ve yaşadığımız mağduriyete devletimizin engel olabileceğini düşünerek ailelerimizle Tekirdağ Valiliği'ne derdimizi anlatmaya gittik. Ancak bu kez de polis barikatı ile karşılaştık ve bir polis amirinin süpürün emriyle pislikmiş gibi süpürüldük. Resmen döve döve bizi valilikten attılar. Tam 17 saat boyunca haklılığımızı anlatmak için, kanunların uygulanmasını istediğimiz için gittiğimiz devlet kapısında karakollarda tutulduk.

Şimdi buradan sormak istiyorum: Biz bu devletin namuslu yurttaşları değil miyiz? Biz kendi ülkemizde sürgündeki mülteci miyiz? Biz tüm mültecilere insanca davranılmasını isterken bize yapılan muamele reva mıdır? Ey devleti yönetenler size de sormak istiyorum: Çoluk çocuğumuzla coplanarak gözaltına alınmak için biz ne suç işlemiş olabiliriz? Biz yasalara uyduğumuz ve yabancı işverenin uymasını istedimiz için mi suçlu olduk?" 

İYİ Parti liderine teşekkür eden Pınar Demir kürsüyü Akşener'e bırakınca Akşener ise "Ben Pınar kızıma teşekkür ediyorum. Bu kürsü sizindir. Aracısız dertlerinizi anlatabilmenizin yolu budur. Ama sizler konuşurken TRT'nin yayını durdurması utancını da ben milletin kürsüsünden paylaşmak istiyorum. Bu konunun takipçisi olacağız" dedi.

Faiz İndirimi Kararına Tepki

"Sayın Erdoğan ve arkadaşları yine fantastik bir ekonomi teorisiyle karşımızdalar. Ülkemiz ekonomisi için ne kadar yararlı olduğunu milletçe özellikle son 3 buçuk yıldır tüm çıplaklığıyla deneyimlediğimiz; 'Faiz sebep, enflasyon sonuçtur' doktrininden sonra bu fevkalade yetkin arkadaşlar şimdi de faizi indirip döviz kuru yükseldikçe ihracatın artacağını iddia ediyorlar. Bir de isim bulmuşlar; 'Rekabetçi kur' diyorlar. Bu müthiş yeni teori doğrultusunda geçtiğimiz hafta Merkez Bankası politika faizini 200 baz puan indirerek %16'ya çekti.

Havuz gazetecilerinin bile savunamadığı bu akıl dolu hamle sonucunda parantez içi belki bu yeni hamle de Nobel'e aday olabilir. Ekonomi bağlamında. Dolar 10 liraya dayandı. Kur lobisi kazandı, milletimiz kaybetti. Kararın bizzat Sayın Erdoğan'ın talimatıyla alınmış olduğunu cümle âlem bildiği için de Merkez Bankası bağımsızlığının tabutuna son çivi de bu şekilde çakılmış oldu.

Peki bakalım ihracat gerçekten artıyor muymuş? Onar yıllık dilimler hâlinde son 50 yılımızı inceledik. 1970-1980 arası 10 yılda ihracatımız 5 kat artmış. 1980-1990 arası hani korkunç günler diye tanımlanan o 10 yılda ihracatımız 4 buçuk kat artmış. 1990-2000 arası 10 yılda ihracatımız 2 kat artmış. 2000-2010 yılları arasındaki 10 yıllık süreçte ihracatımız 4 kat artmış. 2002-2010 yılları arasındaki AKP dönemini baz alırsak ise ihracatımız 8 senede 3 kat artmış. Gelelim son 10 yıla. 2010-2020 yılları arasındaki 10 yıllık süreçte ihracatımız sadece %50 artmış.

Yani son 50 yılın en düşük ihracat artışı geçtiğimiz 10 yılda gerçekleşmiş. Peki bu artış döviz kuruna bağlı mı olmuş? Hayır. Mesela 2002-2010 yılları arasında döviz kuru sabit kalmasına rağmen ihracatımız 3 kat artmış. 2010'dan bugüne kadar ise sıkı durun. Dolar kuru tam 6 kat artmış. Ama son 50 yılın en düşük ihracatı da yine bu yıllar arasında olmuş. Üstelik Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne geçtiğimiz son 3 yılda döviz kurları %110 artarken ihracatımız ise yerinde saymış. Sayın Erdoğan ve bol maaşlı danışman ekibi sizlere söylüyorum, iyi dinleyin. Demek ki neymiş?

Ülkemizde adalet sağlanmadıkça, hukuk işlemedikçe, liyakatli kadrolar iş başına gelmedikçe; ekonomiye güven tesis edilmedikçe, dışlayıcı kurumlar kapsayıcı kurumlara dönüşmedikçe, Sayın Erdoğan da Merkez Bankası'nın yakasından düşmedikçe kur ne kadar artarsa artsın ihracatımız artmazmış.

Dünya Bankası Girişim Anketi sonuçlarına göre firmaların, gümrük ve ticaret düzenlemelerini engel olarak görme eğilimi gittikçe artıyor.160 ülke arasında gümrüklerin etkinliği açısından 58'inci sırada yer alıyoruz. Bu konunun önemini şöyle anlatayım. Şirketlerimiz transit taşımada geçen her ilave 1 gün için %0,6 ila %2,3 arasında bir vergiye eşdeğer ek bir maliyetle karşılaşıyor. Gümrüklerdeki 1 günlük fazladan bekleme ise ülkemizin ihracat artış hızını 1.4 puan azaltıyor.

İşte bu nedenle küresel eğilimlerle uyumlu gümrük ve taşımacılık süreçlerini hızlandıracak blok zincir temelli bir platformu ihracatçımızın hizmetine sunacağız. İhracatımızın %60'ı, denizyoluyla taşınıyor. Dolayısıyla limanlara erişim ve limanların daha etkin çalışması önceliklerimiz arasında yer alıyor. Biliyorsunuz, Ak Parti'nin en övündüğü alan taşımacılık alanında yaptıkları yatırımlardır. Ancak bu yatırımların mal taşımaktan ziyade insan taşımayı hedeflediği ortada.Örneğin bugüne kadar yapılan demiryolu yatırımları, yük taşımacılığına çok da uygun değil.

Oysa ihracata dönük demiryolu yatırımları hem ülkenin yatırım çekiciliğini hem de ihracatımızı artıracaktır. Bu nedenle de İYİ Parti iktidarında limanlara erişimi kolaylaştıran çok modlu ve modlararası taşımacılığa izin veren lojistik yatırımlarına öncelik vereceğiz. Diğer ülkeler 4G konuşurken biz 4,5G konuşmaya başladık. Ama sadece konuştuk. Kâğıt üzerinde G'lerimiz çok. Ama iş internet hızına geldiğinde bazı üniversitelerimizin 3G'nin ötesine geçemediğini görüyoruz.

Firmalarımızdan karanlık fabrikalar ve nesnelerin interneti gibi trendlere uymalarını bekliyoruz. Ama makine-insan ve makine-makine etkileşimini sağlayacak internet altyapımız maalesef yok. İşte bu altyapıyı da yetkiyi aldığımızda İYİ Parti olarak biz tesis edeceğiz.

Ülkemizin içerisinde bulunduğu bu tablonun değişimi inanın çok hızlı olacak. Çünkü bütün bu değişimler sadece iradeyle ilgili. AK Parti iktidarı elindeki tüm fırsatları kaçırdı. Milletimizin güvenini heba etti.

O fırsatları değerlendirme sorumluluğu artık bizde. Onlar artık sırasını savdı. Şimdi sıra bizde. Şimdi sıra İYİ Parti'de! Önümüzdeki 10 yılda Türkiye'nin gerçek potansiyelini ortaya çıkarmak için iktidara talibiz. Siyasi tarihimizin en liyakatli kadrolarını iş başına getirmek için iktidara talibiz. 83 milyon vatandaşımızı yokluktan kurtarıp hak ettiği bolluğa kavuşturmak için iktidara talibiz. Hamaset dışında hiçbir şey üretmeyen bu öfke siyaseti yerine; ahlaklı, vicdanlı ve makul bir siyaset için iktidara talibiz.

Ama hepsinden de önce; adalet için, huzur için, bereket için; güçlü, zengin ve mutlu bir ülke için biz Türkiye'yi yönetmeye talibiz. Ülkesini seven devletinin hazinesine el atmaz. Milletini seven haram yemez, haram yiyenlere sessiz kalmaz. Devletini seven işini aklıyla, ahlakıyla ve içinde yanan vatan aşkıyla yapar. İYİ Parti'yi farklı kılan fıtrat işte bu fıtrattır."

iyi parti akşener meral 10 bin üye rozet pınar demir indomi makarna kara para