Akşener: Sağlık Çalışanlarını Kuru Kuruya Değil, 3600 Ek Gösterge ile Alkışlayın

TAKİP ET

İYİ Parti Lideri Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu.

Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Lideri Meral Akşener, "Sayın Erdoğan'ın bize yutturmaya çalıştığı 'Yeni Türkiye', aslında 'Yenik Türkiye'dir. AK Partinin bu millete reva gördüğü, ekonomide bitik, dış politikada ise ezik Türkiye'dir. Buna izin veremeyiz, vermeyeceğiz Onuru için hayatı yok sayan bu aziz milletin, boynunun bükülmesine seyirci kalmayacağız. Milletimizin hissiyatını, bu rezaletin sorumlusunun yüzüne yüzüne çarpacağız. Güçlü, zengin ve mutlu bir Türkiye’yi inşa edene kadar, mücadeleden vazgeçmeyeceğiz" şeklinde konuştu.

AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ya gereken diplomatik tavra ya da seçime gitmeye çağıran İYİ Parti Lideri, "Sayın Erdoğan; Türkiye Cumhuriyeti bir kabile devleti değildir. Damadını sevdiğin kadar, Türkiye’yi de seveceksin. Rıza Zarrab’ı kolladığın kadar, devletini de kollayacaksın. O beş müteahhitin kesesini dert ettiğin kadar, milletinin kesesini de dert edeceksin. Atadığın beceriksiz bakanların arkasında durduğun kadar, Millet ve memleket çıkarlarının da arkasında duracaksın. Öyle kürsüden tarih nutukları atıp, bildiğimiz bize anlatarak konuyu geçiştirmek yok. Öyle kuyruğu kıstırıp, milletimizi Haziran’daki görüşmeyle oyalamak yok. Bağırma işini öfkeli küçük ortağına havale edip, öyle kaçıp saklanmak yok. Türk Milleti senden bir adım bekliyor. Türk Milleti senden, makamına yakışır bir biçimde cevap vermeni bekliyor. Türk Milleti senden, kırk yılda bir, devlet insanlığı bekliyor. Ya oturduğun koltuğun ciddiyetiyle, durumun gereğini yap; Ya da beceriksizliğini kabul et, özür dile ve memleketi seçime götür. Ya saray sefasını bırakıp işini yap, Ya da sandık gelsin, milletimizden yetkiyi alıp, biz gerekeni yapalım. Bu kadar basit" ifadelerini kullandı.

Hükümetin tam kapanma kararında çok geç kaldığını ve halkı kaderine terk ettiğini belirten Akşener, "AK Parti iktidarı, Türkiye’yi yönetemiyor. Türkiye bu çarpık zihniyeti ve bu ucube sistemi, artık taşıyamıyor. Hemen her alanda olduğu gibi, pandemi sürecinin yönetiminde de, bunu milletçe yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz. Pazartesi akşamı, Sayın Erdoğan çıktı ve “Tam kapanmaya geçiyoruz.” dedi. Yarın akşam itibariyle, Türkiye 18 gün tam kapanacak. Pandeminin başından beri iktidarı defalarca uyardık. “Bütün uzmanlar, 3 haftalık tam kapanmanın zorunlu olduğunu söylüyor, bilime kulak verin.” dedik. Dinlemediler. Öneriler getirdik, çözümler sunduk, kulak asmadılar. 2021’in başından itibaren, vaka sayılarında patlama oldu, önemsemediler. Vakalarda ilk üçe girdik, sadece Mart ayında, 8 bine yakın vatandaşımızı kaybettik, oralı bile olmadılar. Yoğun bakım yatakları doldu, umursamadılar. Vatandaşlarımız “Aşı nerede?” diye sordu, Çinliler geciktirdi diye masal anlattılar. Lebaleb kongrelerini yapıncaya kadar, kısmi kapanma kararı bile almadılar, milletimizi kaderiyle baş başa bıraktılar" şeklinde konuştu.

Tam kapanmanın biçimini de "En sonunda kongreler bitti, kısmi kapanmaya geçtiler. Nihayet şimdi de çıkıp “tam kapanma” dediler. Dediler ama, tam mı, yarım mı kapanıyoruz o da belli değil" sözleriyle eleştiren Akşener vatandaşa yapılması gereken maddi yardımları, "Milletimiz bu süreçte ne yiyecek, ne yapacak, nasıl hayatta kalacak belli değil. Sayın Erdoğan; Gecikmiş de olsa, bu kararı önemli buluyoruz. Ama sadece kapanıyoruz demekle olmaz. Bu süreçte, devlet imkanlarını seferber edip, milletinin yanında olacaksın. Devlet insanlığı bunu gerektirir. Makamının sorumluluğu bunu gerektirir. O nedenle bir an önce çıkıp bir, “Tam kapanma destek paketi” açıklayın. Paket kapsamında, günlük ve haftalık çalışanlara, düzenli geliri olmayanlara, acilen destek sağlayın. Kapanma mücbir sebep sayılsın,  beyanname verme ve vergi ödeme yükümlülüklerini 1 ay erteleyin. Nisan sonu yapılandırma ödemelerini, en son taksitten bir sonraki aya erteleyin. Esnaf için kira stopajlarını sıfırlayın. Çek ve senetler, 29 Nisan dahil, Mayıs ayı sonuna kadar yazılmasın. İcra takiplerini, Mayıs ayı sonuna kadar durdurun. BDDK üzerinden, kredi takip başlangıçlarını, 1 ay daha uzatın. Düşük gelirli vatandaşlarımızın evleri ile, küçük esnafımızın işyerleri için, Nisan ve Mayıs ayı elektrik faturalarını, kullanımları takip eden 6 aya yayarak tahsil edin. Blediyelere bağış kabul etme izni verin. Ayrıca, bunların haricinde, defalarca dile getirdiğimiz gibi, hane halkına, kişi başı 500 lira hibe desteği, esnaflarımıza da, çalışan başına 10.000 lira, faizsiz, 1 yıl geri ödemesiz kredi verin. Gelin, önerilerimize bu defa kulak verin, bari bu tam kapanma sürecinde milletimizin yanında olun. Şu pandemi sürecinde, bir defa olsun, devlet ciddiyetiyle hareket edin" sözleriyle sıraladı.

İktidarın sağlık çalışanlarının sorunlarına kulak tıkadığını söyleyen İYİ Parti Lideri, "İktidar, sağlık ordumuzu da gözden çıkarmış gözüküyor. Sağlık ordumuz artık kaderiyle baş başa. Buradan iktidara seslenmek istiyorum; yeter artık. İş bilmezliğinizin ceremesini bu sağlık çalışanları çekiyor. Covid-19'u meslek hastalığı sayın, hayatını kaybeden sağlık çalışanlarını şehit kabul edin. Bu büyük mücadeledeki özverilerini kuru kuruya değil, 3600 ek gösterge ile alkışlayın. 4A-4B uygulamalarını kaldın, tek çatı altında toplayın. Tüm sağlık çalışanlarına ödeme yapın. Böyle vefasızlık olmaz. Bir an önce gereken adımları atın" şeklinde konuştu.

Uzaktan eğitim sebebiyle öğretmenlerin düştüğü sıkıntılara konuşmasında yer veren Akşener, "Eğitim ordumuz da çile çekiyor. Her bir öğretmenimizi ek iş yapmak zorunda bıraktılar. Eğitime ara verildiği için perişan durumdalar. Haftada 30 saat ders veren ücretli öğretmene ayda 2300 lira para geçiyor. 100 bin ücretli öğretmenimiz var. Ayda verilen ücretin toplamı 230 milyon lira. İktidar evlatlarımızı emanet ettiğimiz eğitim neferleri için 2 milyar 300 milyon lirayı çok görüyor. İstanbul Havalimanı'nı işleten şirkete 2 milyar 300 milyon lira ödüyor. İşte sizin AK Parti'nin adalet anlayışı, eğitime bakışı, Sayın Erdoğan'ın millet sevgisi" ifadelerini kullandı.

Hükümetin müsrif politikalarının öğretmenlerin atanamamasına yol açtığını söyleyen Akşener "Atanamayan öğretmenlerimiz var. Artık böyle bir meslek konumuz da oldu. Hayaldi gerçek oldu. Bir ülkede atanamayan öğretmen diye bir sorun olabilir mi? Atamıyorsan niye öğretmen yetiştiriyorsun? Kaliteli eğitim sağlamak için çok büyük öğretmen açığımız var. 800 bin öğretmen fazla geliyor değil mi? Oysa her 100 bin öğretmenin maliyeti 8 milyar lira. Bindiği uçağı satsa 50 bin öğretmene iş olur, Suriyelilere harcanan parayla 10 yıllık ücreti kazanılır. 100 bin öğretmenin maaşını tek kalemde müteahhittin cebine koyan bu anlayış, Türkiye'yi ileriye taşıyamaz" dedi.

Akşener konuşmasının bir bölümünde kürsüyü bir süreliğine 2019 KPSS mağdurlarından Türkçe öğretmeni Türkay Türkmen'e bıraktı. Türkay Türkmen, 2019 KPSS atamalarındaki adaletsizlikleri anlattı ve haklarının tazminini talep etti. KPSS 350. olmasına rağmen atanamayan Türkmen “Hiçbirimiz plazalarda yaşamıyoruz. Orta sınıf ailelerin memur, emekli, işçilerin çocuklarıyız” diyerek her işte çalıştığını, en son olarak ise bir inşaatta çalışmak zorunda kaldığını anlattı.