Anadilde Eğitim veya Avrupa'nın İki Yüzlülüğü
DW'nin "Anadilde eğitim özgüveni artırıyor" başlıklı haberi beraberinde birçok tartışmayı getirdi
DW'nin "Anadilde eğitim özgüveni artırıyor" başlıklı haberi beraberinde birçok tartışmayı getirdi. Türkiye'nin çok dilli bir kültüre sahip olduğunu ve Türkiye nüfusunun %17'sinin anadilinin Türkçe olmadığını söyleyen DW anadilde eğitimin çocukların özgüvenini artıracağını iddia etti. Oysa DW'nin merkezi olan Almanya'da durum tam tersini işaret ediyor. Almanya'nın yaklaşık %26'sının anadili Almanca değil, bu nüfusun büyük çoğunluğunu da Türkler oluşturuyor. Her ne kadar Türkçe, Almanya'da seçmeli ders yöntemi ile öğrenilebiliyorsa da Türklerin eğitim aldığı okullardaki eğitim dili Almanca. DW anadilde eğitimin Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne göre bir hak olduğundan bahsetse de bu haklar sadece söz konusu Türkiye ve Türkiye'deki azınlıklar olunca hatırlanıyor. Macron: Türkçe dahil yabancı dil derslerini kaldıracağız Avrupa'daki anadilde eğitim konusu Almanya ile sınırlı değil, geçen günlerde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da "Fransa Cumhurbaşkanı olarak, cumhuriyetin okullarında devletin kontrol sağlayamadığı derslerin verilmesi beni rahatsız ediyor. Müfredat konusunda bir kontrol sağlayamıyoruz ve bu bir sorun. Fransa genelinde Eylül 2020 itibarıyla okullardaki yabancı dil ve kültür dersleri iptal edilecek." dedi. Ayrıca Macron, "Fransa'da yaşayan Türkler benim gözümde Fransızlar. Onların Fransız olmalarını istiyorum. Onların Fransızların sahip olduğu haklara sahip olmasını istiyorum ancak Fransızlar gibi aynı yasalara tabiler. Türkiye'nin yasaları burada geçerli olamaz." ifadelerini kullandı. Türkiye'deki azınlıklar söz konusu olduğu zaman anayasamızdaki "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür." maddesini göz ardı edenlerin kendi ülkelerindeki azınlıkların entegrasyonunu bir asimilasyon politikasına dönüştürmek istemeleri ibretlik.