Ankara'da Hocaların Hocası Sanatçı: Mustafa Ayaz

TAKİP ET

Sanatın ve sanatçının birçok tanımı vardır

Sanatın ve sanatçının birçok tanımı vardır. Tanımlar ne olursa olsun, tarifi nasıl yapılırsa yapılsın, aslında ortak bir görüş vardır sanat ve sanatçılar hakkında. Onların; hayat ve yaşama dair farkındalıkları oluşmuştur ve üstün yetenekli insanlardır görüşü genel kabul görür. Sanatın hangi dalıyla uğraşırlarsa uğraşsınlar, istisnasız, bilge insan, kendi felsefesini yaratmış insanlardır. Hakiki sanatçı kendi ışığını bulmuş, bu ışıktan başkalarının da yararlanması için çaba sarf edendir. Sanatçılar, uğraş verdikleri alanlarının dışında bilge insan olmuşlardır dedik; öyle ki, bir ressam size hayatınızın anlamını fırça darbesinin dışında, söz ile çok güzel kavratabilir. Hayata karşı farkındalığınızı artırır. Buna örnek olarak dünyaca ünlü ressamlar ve sanatçıların söylediği sözleri verebiliriz. Bakın nasıl bir hayat dersi verirler kendi alanlarının dışında. "Bütün çocuklar sanatçıdır, mesele; büyüyünce sanatçı olarak kala bilmektir” (Picasso) “Rafael gibi resim yapmak dört yılımı aldı, bir çocuk gibi resim yapmak bütün bir örümü” (Picasso) “Ya kolaydır ya da imkânsız”(Salvador Dali) “Uygulamaya elvermeyen teori anlamsız, teoriye dayanmayan uygulama ise kısırdır”(Leonardo Da Vinci) “Kendi portremi resmediyorum çünkü çoğunlukla yalnızım, çünkü en iyi tanıdığım insanım” (Frida Kahlo) Sanatçılar adına bu örnekleri çoğaltmak elbette mümkün, ışık sahibi olmuş insanlar, kendi yaşam felsefelerini oluştururlarken, kendilerini takip edenlere de ışık olurlar. Ülkemizde de pek çok sanatçımız vardır bu anlamada. Onlarda kendi ışığını oluşturmuş, geleceğe ışık tutarlar, aydınlatırlar. Sanat anlayışıyla aydınlattıkları gibi oluşturdukları üstün hayat felsefeleriyle de geleceği aydınlatırlar. Sanatçısına destek veren, yücelten her uygarlık ilerleme yönünde bütün engelleri aşar. Dünya liderimiz Mustafa Kemal Atatürk sanatçıya verilmesi gereken değer hakkında bakın ne diyor, o güzel sözlerinde. “Bir millet ki resim yapamaz, bir millet ki heykel yapamaz, bir millet ki fennin gerektirdiği şeyleri yapamaz; o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur. Bir millet sanat ve sanatçıdan yoksunsa tam bir hayata sahip olamaz.” Bu sözler ışığında yetişmiş sanatçılar elbette kendi ışıklarını bulma konusunda zorluk çekmezler. Ülkemiz adına örnek verecek olursak, felsefesiyle geleceğe ışık olan hocaların hocası lakaplı Mustafa Ayaz bu gibi sanatçılara verilecek en iyi örneklerden bir tanesidir. Kendi ışığını bulmuş, geleceği aydınlatan bir zihniyet oluşturmuştur. Hocaların hocası lakaplı Mustafa Ayaz; kendi eserlerini değerlendirdiği, sanat kaygısıyla kurduğu sanat müzesinde, atölyelerde şimdilerde öğrenciler yetiştirip, sanat adına çok güzel işlere imza atmaktadır. Benim de sanatına hayranlık duyduğum, seyretmekten büyük keyif aldığım sürrealist akımın en başta gelen ressamlarından olan Mustafa Ayaz Hoca’yı bu haftaki Ankara’da yaşayan sanatçılar başlığı altında, köşe yazısında ele alıp, siz okuyuculara bir bölümünü tanıtmak, söz etmek istiyorum. Öncelikle akademik hayatının dışında kendi atölyesinde yetiştirdiği öğrencilerinden, hem sanatına, hem onun oluşturduğu yaşama felsefesini dinleyelim. Hayata yön verdiren güzel sözlerinden de bahsedelim. Bu öğrencilerden bir tanesi Ressam Nazende Yücel’dir. Öğrencisi ondan bahsederken öğretisinden aldığı ilhamla ne kadar şanslı olduğunu vurgulamaktadır. Onu şöyle tanımlamaktadır: “Mustafa Ayaz'ın öğrencisi olma bahtiyarlığına eriştim. Ruhumun derinliklerine inen öğretileri oldu. Pek çok anısını defalarca dinledim, bunlardan kendime dersler çıkardım. Benim için bu öğretilerin en anlamlısı “çalışmak, çalışmak” olmuştur. Çalışın çünkü çalışan hep Mevlasını bulur der. O tanıştığı kişilere önem verir ve isimlerini unutmamaya çalışır, bir sonraki karşılaşmanızda size isminizle hitap ettiğini görürsünüz. Onun tertemiz bir çocuk kalbine sahip olduğunu yakından tanıyan herkes görür. Başarısının sırlarından en önemlisi resim yaparken duyduğu çocuksu mutluluktur. O, yalnızca memleket değil tartışmasız dünya sanatçısıdır.” Mustafa Ayaz, öğrencilerine o güzel sözlerinde der ki; “Başkalarının tekniğine heveslenenler, kendi sanat dilini bulamaz.” "Resimde özgünlük, parmak izi gibidir." "Çocuk gibi resim yapın" "Başlamak zor, geliştirmek daha zor, imza atarken keyfine doyulmaz” “En yaratıcı resimlerim, başlangıçta sonucunu hayal dahi edemediğim yapıtlardır” Sanat anlayışı ve sanata verdiği emekle fark edilen ülkemizdeki sürrealist akımın usta sanatçısı Mustafa Ayaz kimdir, birazda ondan bahsedelim. Ressam, akademisyen, güzel sanatlar profesörü ve çağdaş sanat anlayışına sahip sanatçı; 1938 yılında Trabzon’da doğdu. Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-iş bölümünü bitirdi (1963). Gazi Üniversitesi Resim Fakültesinde öğretim görevlisi olarak çalıştı. Sağlam bir çizgi yeteneğiyle renk tadını birleştiren yöresel görünüm ve çıplak figürlü düzenlemelerinde yalın bir anlatımı öngördü. 1987 yılında profesör olan Mustafa Ayaz, aynı yıl Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğretim üyesi oldu. 1988 yılında bu görevinden de ayrıldı. Bu görevinden ayrıldıktan sonra kendisini tamamen sanatına verdi ve Mustafa Ayaz Sanat Müzesini kurdu. Orada halen öğrenci yetiştirmektedir. Ayaz yurtiçinde ve yurtdışında çok sayıda sergi açan, karma sergi ve panellere katılan sanatçının 400’den fazla yapıtı yurtdışı koleksiyonlarda bulunurken; 4000’e yakın yapıtı ise yerli koleksiyonlarda yer almaktadır. Kendi anlatım ve hatıratlarında sıklıkla söz ettiği yoksul bir öğrenci olması ki, o dönem 2. Dünya Savaşının bunalımlı yıllarıdır ve yoksulluk ve yokluk had safhadadır. Belki de sanatının kıymetini bilmesine sebep olmuştur. Halkın içinden çıkıp gelen, onların dert ve sıkıntılarını en iyi bilen biri olarak öğrenci yetiştirirken, halkın sorunlarına değinirken, bunlar etkili olmuştur. O halkının her sıkıntısını en iyi bilen olarak bugünlere gelmiştir. Sayın Ayaz derki bir anlatımında; İstanbul Çapa İlk öğretmen okulunun resim sınavına girmem için öğretmenlerim ön ayak oldular, teşvik ettiler ve hatta harçlığımı bile onlar temin ettiler. Orayı kazanmak ve okumak sanat yolumu bana açmıştır. Yurt içinde altmışı aşkın kişisel sergi açan ve 19 ödül kazanan sanatçı; Hindistan, Kuveyt, Mısır, Romanya,  Bulgaristan, Polonya, Belçika, Fransa, ABD, İngiltere, Cezayir ve Almanya gibi pek çok ülkede karma sergilerine katılmıştır. Verimli, çalışkan ve emeğini esirgemeyen bu sanatçımız, ilerlemiş yaşına rağmen her gün çalışmakta, el yeteneğini ve esnekliğini çabuk kaybeder düşüncesiyle, konuşurken, film izlerken bile eskizler yapmakta ve hatta karalıkta bile bu çizimlerini görmeden nasıl çizebilirim düşüncesiyle deneyimlemektedir. Kısaca Hocaların hocası lakaplı Mustafa Ayaz çok çalışmak gerektiğine başarının bunda saklı olduğuna inanmakta, tembellere de söz hakkı vermemektedir. Nice sağlıklı sanat dolu bir yaşam ve yeni öğrencileriyle geleceğe güzel eserler bırakmalarını canı gönülden diliyoruz. İyi ki sizin gibi değerlerle aynı dönemde yaşıyoruz, var olun. Esen kalın.