Arabistan'a Devredilen Kaşıkçı Dosyasıyla İlgili 'Adalet Bakanlığı'nın İtirafı Ortaya Çıktı'

TAKİP ET

Suudi Arabistan'a devredilen gazeteci Cemal Kaşıkçı davasına ilişkin yeni bir gelişme yaşandı.

2018 yılında Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na giren gazeteci Cemal Kaşıkçı'dan bir daha haber alınamamış ve Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman'ın talimatıyla işkenceyle öldürüldüğü ve cesedinin parçalanarak yok edildiği ortaya çıktı.

Suudi Arabistan'ın davanın kendilerine devredilmesini talep etmesinin ardından AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudileri "delilleri yok etmeye çalışmakla" suçladı.

Türkiye'den yılda 3 milyar dolarlık ithalat yapan Suudi Arabistan'ın Türk mallarını boykot etmesi ve aradan geçen sürede Türk ekonomisinin tarihinin en derin ekonomik buhranına tutulmasıyla Erdoğan, Suudi Arabistan'la ilişkileri geliştirmeye yönelik adımlar attı. Sonunda Cemal Kaşıkçı davası Suudi Arabistan'a devredildi ve Muhammed Bin Selman Türkiye'yi ziyaret etti.

Erdoğan'dan Arap Prense Ziyafet: 'Satış Sonrası Eğlence'

Adalet Bakanlığı'ndan İtiraf: Suudi Arabistan Talepleri Yerine Getirmedi Ama Dosyayı Devrettik

Öldürülen Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz kararı "iptal talebiyle" Bölge İdare Mahkemesi'ne, talebinin reddinin ardından İstinaf'a başvurdu. T24'teki köşesinde dikkat çekici bir yazı kaleme alan Tolga Şardan'ın aktardığına göre Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi Başkanlığı, Adalet Bakanlığı'ndan görüş istedi.

Geçtiğimiz perşembe günü Adalet Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü taraıfndan gönderilen 5 sayfalık resmi görüşte İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talep ettiği hiçbir bilgi ve verinin Türkiye'ye verilmediği belirtildi.

Tolga Şardan yazısında Adalet Bakanlığı görüşünü şu ifadelerle aktardı:

"İstemlerimiz Yerine Getirilmemiştir"

"'Ülkemizden gönderilen adli yardımlaşma taleplerine cevaben gönderilen Suudi makamlarının 01/11/2019 tarihli yazısında ise; Suudi mercilerce devam eden soruşturmanın güvence altında kalmasını sağlamak adına İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın adli yardımlaşma taleplerinin soruşturma süreci tamamlanmadan ortaya çıkarılmasının soruşturma, adli işlem ve prosedürlerle bağdaşmadığı ve sürecin yürütülmesine zarar vereceği gerekçesiyle Suudi Arabistan'da görülen ve Türk makamları tarafından da takip edilen dava kapsamındaki istemlerimiz yerine getirilmemiştir.

Yazıda, Suudi Arabistan vatandaşlarının Türkiye'ye teslim edilmeyecekleri de vurgulanmıştır.'

Suudi Arabistan'ın Türkiye'de devam eden soruşturmaya hiçbir yardımda bulunmadığını açıklayan görüş devam ediyor:

"Suudi Arabistan Makamları Taleplerin Hiçbirini Yerine Getirmedi"

'Suudi Arabistan adli makamları, ülkemizden iletilen adli yardımlaşma ve iade taleplerinin hiçbirini yerine getirmemiş, delillerin yalnızca kendi ülkelerinde görülen davada oryaya konulacağını ve vatandaşlarını Türkiye'ye iade etmeyeceklerini açıkça belirtmiştir.

Dolayısıyla, sanıkların ülkemize iade edilmemesi ve adli yardımlaşma taleplerine olumsuz yanıt verilmesi nedeniyle Ceza Muhakemesi Kanunu çerçevesinde yargılamanın sonuçlandırılması mümkün olmamıştır.'

Yazıdan anlaşılacağı üzere; Adalet Bakanlığı, dosyanın neden Suudi Arabistan'a devredildiği gerekçesini mahkemeye açıklamaya çalışırken, aynı zamanda dosyanın şüpheliler tarafında yer alan Suudi Arabistan'ın İstanbul'daki yargılamaya hiçbir şekilde yardımcı veya destek olmadığını itiraf etti.

Bakanlık yazısındaki görüşler bu bilgilerle sınırlı değil elbette. Devamı var. Bakanlık, dava dosyasının Suudi Arabistan'a devredilmesinde topu yerel mahkemeye atmayı tercih etti.

"Bağlayıcı Niteliği Haiz Değildir"

Dosyanın devrinin bakanlıkça 6706 sayılı yasanın 24. maddesi kapsamında ele alındığı belirtilirken, devire uygunluk görüşünün, mahkeme için 'bağlayıcı niteliği haiz değildir' değerlendirmesi dikkat çekti.

Yazıda şu görüş anlatıldı:

'(…) Zira, anılan kanun hükmünden ve gerekçesinden de anlaşılacağı üzere; yaptığı bir yargılamayı, kanunda aranan şartlar çerçevesinde yabancı devlete devretmek isteyen mahkemenin, devir talebinde bulunulmadan önce; bunun hukuken mümkün olup olmadığını, gerek ikili gerekse çok taraflı sözleşmelere göre devir imkanının bulunup bulunmadığını, ayrıca daha önce bu konuda yapılan talepler de göz önüne alınarak ilgili devletin bu konudaki tavrının nasıl olduğunu Merkezi Makam görevini ifa eden Adalet Bakanlığı'ndan görüş almak suretiyle araştırması gerekmektedir.

Bakanlığımızca mahkemeye iletilen görüş yazısı da, çerçevesinde söz konusu devrin, anılan kanun ve uluslararası hukuk açısından mümkün olduğunu belirtmekten ibaret olup, mahkemeyi bağlayıcı herhangi bir yönü bulunmamaktadır.

Zaten Bakanlığın uygun görüşüne rağmen mahkemece kovuşturmanın devrine karar verilmemesi halinde, Bakanlığımızca yapılabilecek veya başvurulabilecek bir yol bulunmamaktadır. Mahkemenin görüş yazısı üzerine vereceği her türlü kararlar yargısal nitelikte olup, CMK'da gösterilen kanun yollarına tabidir. (…) '

Herhangi Bir İkili Anlaşma Yok!

Bakanlığın, Ankara Bölge İdare Mahkemesi'ne gönderdiği yazıda Türkiye ile Suudi Arabistan arasında herhangi bir ikili anlaşma bulunmadığı kaydedildi.

Buna karşın yazıda; 'bakanlığın görüş yazısında anlaşma olmayan durumlarda dahi mütekabiliyet ilkesine göre esasına göre kovuşturmanın devredildiği belirtilmektedir. Bakanlığımızca uygun görüş bildirilmiş olması, bu konuda mütekabiliyet esasına göre işlem tesis edilebileceğini göstermektedir' denildi.

Bakanlık savunmasında ilginç bir değerlendirme daha var. Bir üst bölümde iki ülke arasında herhangi bir adli yardımlaşma sözleşmesi olduğu bakanlık tarafından açık biçimde mahkemeye bildiriliyor. Fakat tuhaf bir yorum daha var aynı yazıda. Okuyalım.

'Kovuşturmanın devri kararı, uluslararası hukuka ve taraf olunan sözleşmelere uygun şekilde alınmıştır. Öte yandan, Suudi Arabistan, Ceza Kovuşturmalarının Aktarılmasına Dair Avrupa Sözleşmesine taraf olmadığından, bu sözleşme hükümleri somut olay bakımından uygulama alanı bulamayacaktır. Bu sebeple anılan sözleşmedeki kural ve şartların mevcut olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır.'

Yani değerlendirmeden anladığımız özetle; 'biz iki ülke, aramızda hiçbir anlaşma olmamasına rağmen kendi aramızda anlaştık, dosyayı muhatabına devrettik' görüşüdür."

suudi arabistan devredilen cemal kaşıkçı dosyasıyla ilgili adalet bakanlığı itirafı ortaya çıktı