Arktik Yeni Ortadoğu Olur mu? – 2

TAKİP ET

Ortadoğu ve Arktik bölgesinin spesifik karakteristiğini belirleyen ne ortak özelliği var? Evet, doğal kaynaklar

Ortadoğu ve Arktik bölgesinin spesifik karakteristiğini belirleyen ne ortak özelliği var? Evet, doğal kaynaklar. Özellikle petrol ve doğalgaz. Arktik’in barındırdığı doğal kaynaklar uğruna çoktan başlamış ve geleceği belirsiz şekilde devam edecek olan çıkar kavgası, genel olarak uzay, özel olarak muhtemelen Mars’ta olacakların kısa bir versiyonu olabilir. Bölgesel olarak hiçbir ülkeye ait olmayan, aynı zamanda her ülkenin bilimsel çalışma yürütmesine izin verilen Arktik, uzun vadede kızıl gezegen Mars’ta olabilecek senaryolara ev sahipliği yapabilir. Yani sahip olduğu potansiyeller itibariyle Arktik Ortadoğu’ya, Mars Arktik’e benziyor. Bu yazıda Arktik’in önemli oyuncularından olan Rusya Federasyonu’nun bölgeye yönelik izlediği politikalardan kısaca bahis edeceğim. Bölgenin en büyük ve en aktif ülkesi olan Rusya’nın tavırları, Arktik’in kaderinin belirlenmesi ve olayların gelişimine etkisi noktasında yüksek ehemmiyete sahip. Nitekim Vladimir Putin, Rus iç ve dış politikasında Arktik’in öneminden defalarca bahsederek, 2017 yılında yaptığı ‘‘Rusya, Arktik’te mütemadiyen varlığını artırıyor. Bu en büyük Arktik ülkesi için doğal bir durum’’ açıklamasıyla meseleyi özetledi. Evvela Rus jeopolitiğinin, Rus bölgesel dış politikasını nasıl şekillendirdiğini anlamak niyetiyle aşağıdaki Rusya haritasına dikkatlice bakınız. Dünyanın en büyük ve en güçlü donanmalarından birine sahip olan, nükleer gemi ve denizaltılara sahip Rusya Federasyonu bu gemiler için yılın her döneminde kullanılabilir uygun liman sıkıntısı çekiyor. Arktik Denizi’ne kıyı olan Rusya’nın kuzeyi yıl içerisinde donduğu için donanmanın sürekli buralardaki limanları kullanması imkânsız. Küresel ısınmayla beraber Arktik bölgesindeki buzulların erimesiyle yeni, suyolları yavaş yavaş açılıyor ve bu durum uzun vadede Rusya’nın işine geliyor. Güneybatıdan Karadeniz’e kıyıdaş olan Rusya, burada da ihtiyacı olan limana sahip ‘değildi’. 2014 yılında Kırım’ın ilhakı ile beraber, Rusya hayalini kurduğu, yıl boyu kullanabileceği limana sahip oldu. Ama uluslararası sulara açılmak için Rusya’nın önünde hala potansiyel bir engel mevcut. İstanbul ve Çanakkale boğazlarından barışçıl geçiş yapmadan Akdeniz’e çıkamaz. Hadi çıktı diyelim Akdeniz’den Atlas Okyanusuna ulaşmak için Cebelitarık Boğazından geçmek zorunda. Dolayısıyla donanma açısından Rusya kendisini kuzeye hapsolmuş hissediyor. Rusya’nın sahip olduğu füzeler ise Rusya’nın uluslararası sularda zayıf kaldığının bir başka örneği. ABD’nin füzelerinin çoğunluğu denizden ateşlenebilen füzeler olmasına rağmen, Rusya’nın sahip olduğu füzelerin birçoğu karadan ateşlenebilen füzeler. Uzun lafın kısası, Arktik Rusya’yı bağlı olduğu bu zincirden kurtarma potansiyeline sahip. Rusya 2001 yılında bölgedeki toprak iddialarını dile getirmekle beraber, 2007 yılında ‘Arktika 2007’ isimli bir ekspedisyonla, okyanus tabanına ekip olarak ulaşan ilk ülke oldu. Söz konusu ekspedisyon, Rusya’nın 2001’deki toprak iddiaları ile genişletilmiş kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge iddiaları ile bağlantılı idi.  Bu seferi gerçekleştiren ekip üyelerine, kahramanlıkları ve zor şartlar altında görev ifa etmekten ‘Rusya Federasyonu Kahramanı’ unvanı tevdi edildi. Arktik bölgesinde büyük ölçüde toprak sahibi olduğu iddiasını kamuoyuna karşı efektif olarak kullanan Rusya, meseleyi iç kamuoyunda ‘milli çıkarlar’ ve ‘toprak meselesi’ olarak yansıtmak konusunda çekinmiyor. Öte yandan Svalbard adasının batısında Barentsburg olarak adlandırılan küçük bölge, Rusya’nın Arktik politikasının yapısı ve muhteviyatına ışık tutmaya yardım ediyor. Hiçbir ülkeye ait olmayan bu topraklarda, Rus hükümetine ait bir kömür madeni yıllardır faaliyet göstermekte. Vladimir Lenin büstü ve Rus bayrakları ile donatılmış maden, maddi açıdan bırakın kar etmeyi zarar ediyor ve Rus hükümeti madenden para kazanmak yerine para harcıyor. Maden işçileri, medya kaynakları ile yaptıkları röportajlarında madenin para kazanmadığının gayet sarih olduğunu doğruluyorlar. Maden sadece jeostratejik sebeplerden ötürü varlığını sürdürüyor. Aslında Norveç’e ait olan Svalbard adası, 1920 Svalbard Antlaşmasına göre, bölgede ekonomik faaliyet gütmek niyetindeki tüm antlaşmaya taraf ülkelerin kullanımına açık. Adadaki kömür madeni ile politik varlığını dolaylı yoldan koruyan Rusya, ilerde bölgesel sınırların çizilmesi veya Svalbard hinterlandında petrol keşfedilmesi durumunda, bu kömür madenini pazarlık kozu olarak kullanacak. Madencilere neredeyse sadece orada bulunmaya devam etmeleri için para ödeniyor. Ve öte yandan Rusya, Arktik bölgesini ciddi manada militarize ediyor. [caption id="attachment_8092" align="alignnone" ] Kırmızı noktalar Rusya'nın askeri üslerini gösteriyor.[/caption] Alaska senatörü Dan Sullivan’ın, James Mattis’e Rusya’nın Soğuk Savaştan bugüne en büyük askeri yığınağı Arktik bölgesine yaptığı, 41 gemi, 15 denizaltı ve 110 savaş uçağının bölgeye sevk edilmesi ile Rusya’nın ne yapmaya çalıştığı sorusuna, ‘bilmiyorum ama amaçları her neyse öğrenmeliyiz’ diye verdiği cevap hala hafızalarımızda. Arktik bölgesinde Rusya’nın devasa askeri varlığına diğer bölge ülkelerinden veya NATO’dan aynı doğrultuda ikna edici bir reaksiyon gelmiş değil. Askeri manada bölgede en güçlü ülke Rusya Federasyonu. [caption id="attachment_8093" align="alignnone" ] Rus donanması buzkıran gemisi yardımıyla Arktik’te ilerliyor-2013. (CIMSEC)[/caption] Bölgedeki askeri üsler ve maden ocağı bir açıdan aynı amaca hizmet ediyor. Bölgesel etki potansiyelini artırmak. Son on yıl içerisinde Arktik politikasını önemli ölçüde geliştiren Rusya, bölgedeki faaliyetlerini artırmaya devam etmekte kararlı. Nitekim Putin, 2016 yılında Arktik bölgesindeki yatırım ve kalkınmanın hızlanması için bizzat talimat vermişti. Ancak Rusya için en önemli faktörlerden birisi, bölgesel barış ve istikrar. Bölgenin güvenli olmaya devam etmesi Rusya’nın ticari ve askeri faaliyetlerinin artarak devam etmesi için hayati öneme sahip. Ve bugüne kadar Rusya bölgedeki kumarını uluslararası hukuk ve normlara büyük ölçüde bağlı kalarak, hayati bir hata yapmadan oynamaya devam ediyor. Ancak bahse konu ülkenin 2014’te Kırım’ı ilhak ettiği ve askeri, politik gücünü spesifik bölgelere yansıtmaktan geri durmayan ve durmayacak bir ülke olduğunu hatırlatmakta fayda var. Velhasıl Rusya Arktik’in en önemli oyuncusu ve ‘Rus Arktik politikası’ bölgesinin kaderini belirleyecek. Yazarın aynı dizi içinde yer alan bir önceki yazısı "Arktik Yeni Ortadoğu Olur mu? - 1" için tıklayınız.