Atatürk'ün 9. Ordu Müfettişi Olarak Görevlendirilmesi

TAKİP ET

Mustafa Kemal Paşa İstanbul'da kaldığı süre boyunca sürekli olarak Anadolu'ya geçmenin yollarını aramış ve vatanın bağımsızlığı için kurtuluş yolları düşünmüştür

Mustafa Kemal Paşa İstanbul’da kaldığı süre boyunca sürekli olarak Anadolu’ya geçmenin yollarını aramış ve vatanın bağımsızlığı için kurtuluş yolları düşünmüştür. Anadolu’ya geçerken bir görevi olması gerektiğini düşünüyor, bu göreve binaen birtakım yetkileri olmasını da zorunlu olarak görüyordu. Şayet vatanın ve milletin bağımsızlığı için kendisine bir görev tevdi edilmesini sağlayamazsa kurtuluş mücadelesine sivil olarak katılması gerektiğine inanıyordu. İstanbul bitkin ve çaresiz bir haldeydi vatanın işgal edilmesine sesini çıkaramıyor, hatta ve hatta işgallere ses çıkaran subaylarında sesini kesmenin derdine düşüyordu. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları artık İstanbul’dan ümidin kesildiğini, vatanın kurtuluş reçetesinin ancak ve ancak Anadolu’da baş gösterecek bir milli direnişte olduğuna kanaat getirmiştir. Tam bu ümitsizlik ve çaresizlik şartları içerisinde Samsun ve çevresindeki illerde birtakım karışıklıkların olduğu ve bu karışıklıkların önlenememesi halinde bölgenin İtilaf kuvvetlerince işgal edileceği bir nota ile İstanbul’a bildirilmişti. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının da tam olarak aradığı fırsat buydu ve bu fırsat mutlaka değerlendirilmeliydi. Mustafa Kemal Paşa, Damat Ferit Paşa kabinesinde Dahiliye Nazırı olarak görev yapan Mehmet Ali Bey aracılığıyla Ferit Paşa'ya tanıtılmıştır. Bu görüşme bir kez daha tekrarlanmıştır ve yine bu görüşmede de aracı olan zat Dahiliye Nazırı Mehmet Ali Bey'dir. Mustafa Kemal Paşa ile Dahiliye Nazırı Mehmet Ali Bey arasındaki tanışıklık ise Ali Fuat Paşa ile Mehmet Ali Bey’in dünürlük ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Mehmet Ali Bey ile Mustafa Kemal Paşa Şişli’deki evde birkaç kez buluşmuş ve aralarındaki iyi ilişki gelişmiştir. Sadrazam Damat Ferit Paşa İstanbul’daki işgal kuvvetlerinin Samsun'daki durum hakkında verdikleri nota hususunda görüşmek üzere Mehmet Ali Bey’i çağırır. 'Dahiliye Nazırı olarak bu meseleye ne gibi bir çare düşündüğünü' sorar. O da "Bu iş burada, Babıali’de yoluna konamaz; asayişin bozulduğu bölgeye bu davanın hakkından gelebilecek; tecrübeli bir şahsiyeti geniş yetkilerle göndermek lazımdır; mevcut kumandanlar arasında bu vasıfları haiz olarak hatırıma gelen Mustafa Kemal Paşa'dır" cevabını verir. Bunun üzerine Damat Ferit Paşa isteyerek ya da istemeyerek Mustafa Kemal Paşa'yı geniş yetkilerle 9. Ordu Müfettişi olarak görevlendirmeyi kabul etmiştir. Mustafa Kemal Paşa o günleri anlatırken şöyle diyecektir; "Ben zaten, şu veya bu suretle Anadolu’ya geçme fırsatı arıyordum. Mademki onlar teklif ettiler; bu fırsattan mümkün olduğu kadar istifade etmeliydim". Mustafa Kemal Paşa o zamanlar Genelkurmay İkinci Başkanı Kazım Paşa (İnanç) ile görevin teferruatını ve içeriğini düzenler. Görev tamamdır, 9. Ordu Müfettişi olarak gidecektir fakat geniş birtakım yetkileri de görevlendirmenin içerisinde iliştirirler. Mustafa Kemal Paşa ise asıl olarak istediği iki yetkiyi Kazım Paşa'ya şöyle izah edecektir; "Sen onlar ne istiyorsa yaz ama şu iki noktayı mutlaka ekle. Onlar bana yeter. İstediğim birinci madde, Samsun’dan başlayarak, bütün şark vilayetlerindeki kuvvetlerin kumandanı olmalıyım ve bu kuvvetlerin bulunduğu vilayetler valilerine doğrudan doğruya emir verebilmeliyim. İkincisi, bu mıntıka ile herhangi bir temasta bulunan askeri ve idari makamlara bildirimde bulunabilmeliyim". Kazım Paşa'nın Harbiye Nazırı ile kararlaştırdığı yetkiler arasında bunlar yoktur, bu yüzden Harbiye Nazırı imza atmak istemez ve mührü Kazım Paşa’nın önüne atar. Kazım Paşa’da Harbiye Nazırı'nın mührünü alır ve evraka mührü basar. Harbiye Nazırı’nın bu şekilde davranmasının sebebi ise; sorumluluk almak istememesi ve mührü ben basmadım zorla elimden alıp kendileri mühürledi demek istemesidir. Mührün üzerinde imza bulunmamasının sebebi de tam olarak budur. Evrakın asıl suretinde de imza yoktur ve bu durum göze çarpar. Mustafa Kemal Paşa'nın Sadrazam Damat Ferit Paşa ile vedalaşması tatsız bir akşam yemeğinde gerçekleşir. Yemekte Genelkurmay Başkanı Cevat Paşa da hazır bulunur. Yemek sırasında kimse konuşmaz ve sofrada çatal bıçak sesinden başka hiçbir şey duyulmaz. Yemekten sonra Ferit Paşa bir harita getirir ve masanın üzerine açar, Mustafa Kemal Paşa’nın geniş yetkiler ile bölgeye gitmesinden endişeli gibidir; "Haritada Mustafa Kemal Paşa'nın nerede sözü geçecektir" diye sorar. Bunun üzerine Cevat Paşa konuyu geçiştirmek istercesine eliyle birkaç yeri göstererek; "Zaten ne kuvvet kaldı ki" der. Gecenin en önemli konuşmasıysa yemekten sonra Cevat Paşa ile Mustafa Kemal Paşa arasında geçecektir; - "Bir şey mi yapacaksın Kemal?" - "Evet paşam, bir şey yapacağım…" - "Allah muvaffak eylesin…" - "Mutlaka muvaffak olacağız!.." Türk milletinin yedi düvele karşı olan mücadelesi işte bu akış ve kararlılık ile böylece başlamış oldu. Türk milleti vatan ve milletin mukaddesatını korumak maksadıyla kendi içerisinden kendi öz evladından bir lider ortaya çıkardı. Mustafa Kemal Paşa türlü mücadelelerle elde ettiği salahiyetlerini öylesine genişletti ve akılcı kullandı ki modern Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu oldu. Mekanın cennet olsun ATAM. Milyonlarca evladın kurduğun Cumhuriyete sıkı sıkıya sarıldı büyük bir kararlıkla Cumhuriyeti muhafaza ve müdafaa ediyor. Barış Yüksel