Avrupa Eski Avrupa Değil

TAKİP ET

TamgaTürk'teki arkadaşlar benden yazmamı istediler, ben de uzun süredir özellikle yıllarca yaşadığım Avrupa Türklüğünü yazmak istiyordum, Türkiye'nin iç siyasetine dokunmadan, Avrupa'daki Türklerin bugünlere gelişini ve geçmişte yaşadıklarını yazmanın zevkini hem yaşamak hem de yaşatmak amacı ile yazılarıma başlıyorum

TamgaTürk'teki arkadaşlar benden yazmamı istediler, ben de uzun süredir özellikle yıllarca yaşadığım Avrupa Türklüğünü yazmak istiyordum, Türkiye'nin iç siyasetine dokunmadan, Avrupa'daki Türklerin bugünlere gelişini ve geçmişte yaşadıklarını yazmanın zevkini hem yaşamak hem de yaşatmak amacı ile yazılarıma başlıyorum. Sene 1980 Haziran ayı, o zaman şartlarında vizesi olmayan Almanya'ya uçak yolcuları daha sıkı denetlendiği için otobüsle gitmiştim. Uzun bir yolculuk sonrası komünist Bulgaristan'ı, yarı komünist Yugoslavya'yı, Avusturya'yı geçtikten sonra, nihayet Almanya'ya geldik, uzun uzun gümrük kontrollerinden sonra Almanya'ya varmıştık. Tabii olarak ilk metropol şehir Münih ve otobüsün son durağı da tren istasyonuydu. Eski Almanya; Almanya değil derken, zaten oradan başlamak istiyorum. Tren istasyonunda adres gösterip bilet alarak yeniden yolculuğa çıkacağım, ilk gördüğüm kişi bir Türk'tü. Kayseri'nin Özvatan ilçesinden hiç unutmam, bana Avrupa serüveninde ilk kahveyi o ısmarlamıştı. Konuya neden böyle başladım? Avrupa'ya giden Türklerin büyük bir kısmı kırsal kesimden gitmedir. Almanya'da İstanbul, İzmir, Antalya, Adanalı pek az görürsünüz; Kayserili, Sivaslı, Konyalı, Erzincanlı Anadolu'dan çalışmaya gelmiş çok insan görürsünüz. Birçoğunun okuma yazması bile yoktu, iş ve işçi bulma kurumu aracılığı ile sağlık taramasından geçerek gidiyorlardı, öyle ki; bir dişi eksik olan bile kabul edilmiyordu. Almanya, eski Almanya değil derken şimdilerde tren istasyonlarında temizlik yapan insana rastlamazsınız çünkü temizlik makineleri ile devasa yerleri temizliyorlar ve o günden bugüne inanıyorum, o tren istasyonununda en az 100 kişi işsiz kalmıştır. Bugün Avrupa'da kalifiye eleman olmadıktan sonra, iş bulmanız mümkün değildir. Neyse Dortmund için tren bileti aldım. Dortmund, Münih arası aşağı yukarı 500 km, sabaha karşı vardık. Trende makinist dahil o zaman zarfında restaurantı, bilet kontrolcü, makinisti vs. 20 kişi çalışıyordu, bugün koskoca trende toplam çalışan beş kişi bile yoktur. Almanya'ya ilk gidenlerin iş problemi yoktu, vasıflı veya vasıfsız, inşaatlar da fabrikalarda her yerde iş vardı, zaten bir traktör ve bir ev almak için gelmişlerdi, özel hayatları yoktu. Evden işe, işten kaldıkları bekar evlerine, akşam saat 7'de başlayan Köln radyosunda, o zaman zarfında Turhan Dikkaya'yı dinlemek en büyük zevkleriydi. Almanya, eski Almanya değil derken eskiden fabrikalar iş yerlerinin etrafına yaptıkları lojmanlarda bu misafir işçileri (Gast Arbeiter) ağırlıyor, işçilerin sadece işlerini düşünmesini istiyorlardı. Bugün o lojmanlardan bir tane kalmadı ve özel şahıslara satıldı. Satılma sebebi ne derseniz... Fabrikalar otomatik makineler gelince, işçilerin büyük bir kısmını çıkarttı. Tabii ki o zaman gelenlerin birçoğu yalnız gelmişlerdi ve eşlerini Türkiye'de bırakmışlardı, zaten Almanya "acı vatan" sözü yaşanan ayrılıklar yüzünden oluşmuştu, traktör ve ev alıp ülkesine geri dönecek insanlar ileride kendilerini bırak, torunlarının bile buralarda kalıcı olacağını ve yaşadıkları toplumda sosyal hayatın içinde olabileceğini akıllarında bile geçirmiyorlardı. Avrupa'daki Türklerin gelişimini ve sıkıntılarını bu sayfada anlatmaya devam edeceğim.