Babacan: Memlekete Bakınca İçim Kan Ağlıyor

TAKİP ET

AKP'den istifa eden eski Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Ali Babacan, T24 muhabiri Şirin Payzın'ın sorularını yanıtladı

AKP'den istifa eden eski Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Ali Babacan, T24 muhabiri Şirin Payzın'ın sorularını yanıtladı. Babacan, röportajda partinin 2020 Ocak ayında kurulacağını ve ismi milletin koyacağını ifade etti. Lider partisi mi olacaksınız sorusuna Babacan; "Ana akım parti olacağız. Kadro partisi olacağız. Türkiye'nin bir başka tek adam partisine ihtiyacı yok. Yüzde birlik bir kesimin bile haklarını koruyacağız. Türkiye'nin ihtiyacı katılımcı ve çoğulcu demokrasi" dedi. Kendisinin de kuruluşunda imzası olan Şehir Üniversitesi ile alakalı olarak ise Babacan; "Eğer siyasi bir hesabınız varsa siyasi zeminde görülmeli. Binlerce öğrenci neden mağdur ediliyor" ifadelerini kullandı. Halkbank'ın dolandırıldığı iddiası için ise Babacan; "Cumhurbaşkanımız beni çok iyi tanır. Kızgınlıkla söylenmiş belli… Aksi halde beni 6 ay önce birlikte çalışmaya neden davet etsin. Bana ileride daha ağır şeyler de söylenebilir, biz her şeyi göze aldık. Kararımız tam. Bizi kimse bu yoldan çeviremez. Her şeyin hesabını vermeye hazırız. İftiralar olabilir çamur atanlar olabilir. Çamur atanların da eli pislenir o çamurdan da kolay kolay kurtulamazlar" dedi. Babacan neden siyasete döndüğüne dair soruya ise; "Memlekete baktıkça içim kan ağlıyor. Bu ülkeye yazık, biz bunu hak etmiyoruz. Bu ülkede topyekun bir siyasi revizyon gerekiyor. '50+1 benim vatandaşım, sadece onları sahiplenirim'; böyle bir yönetim olamaz" cevabını verdi. Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala'nın tutuklu yargılanmaları hakkında da açıklamalarda bulunan Babacan; "Tutuksuz yargılanmalılar. Demirtaş'ın temsil ettiği siyasi çizginin önü ne kadar açık olursa, siyaset  içinde olursa Türkiye için o kadar faydalıdır. Kavala herkesin tanıdığı bir isim, ne yaptığı belli. Ben şahsen tutuksuz yargılamadan yanayım" dedi. Türkiye'de ifade özgürlüğünün baskı altında olduğunu belirten Babacan, her gösteri ve düşüncenin hükümet tarafından tehdit ve ihanet olarak algılanmasının yanlış olduğunu, gidişatın ülkeyi daha da baskıcı bir yönetime sürüklediğini belirtti. Başkanlık sistemini de eleştiren Babacan, sistemin hem içeride hem dışarıda işe yaramadığını ve çözüm sağlamadığını,  güçlendirilmiş parlementer sistemi savunduklarını söyledi. Kanal İstanbul'a dair ise Babacan; "Bir kutuplaştırma projesi. Gündemi değiştirmeye ihtiyaç var. Çünkü gündemde işsizlik var. Katılımcı demokrasi ile bu proje tartışılmalı. Montrö çok önemli, faydasını çok gördük. Bizim kanal projesine değil sanayi ve teknolojiye, yatırıma ihtiyacımız var" açıklamalarında bulundu.