Bahçeli: Hainlerin Siyasi Cephesi Olan DEM'cilerin TBMM'de Bulunmaları Adalet ve Hukuk Garabeti, Siyaset ve Demokrasi Ayıbıdır

TAKİP ET

Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.

Konuşmasında ABD'nin PKK'ya destek verdiğini belirten Bahçeli, "Amerika Birleşik Devletleri’nin komşumuz Irak’a yönelik iki ayrı savaşının siyasi sonuçlarını sebepleri ile birlikte analiz ettiğimiz vakit, karşımızda yıllardır Türkiye’yi bir kıvama getirmek için kullanılan bölücülük ve bölücü terör saldırıları görülecektir" dedi. Bahçeli, "Gelişmeler, ülkemizi ve bölgemizi tanzim etmek isteyen küresel gücün uzun vadeli ve bizim için felaketle sonuçlanacak bir senaryoyu sahnelediğini bütün çıplaklığıyla ortaya koymuştur. ABD’nin PKK/YPG’yle ilişki ve irtibatının saklanacak bir yönü de kalmamıştır" ifadelerini kullandı. Bahçeli, "ABD sözde müttefik bir ülkedir ancak Türkiye'ye karşı yapmadığı kötülük oynamadığı oyun saçmadığı nifak son 74 yıldır neredeyse kalmamıştır. Devletimizin arşivleri Avrupa- PKK-ABD arasındaki ilişkileri dorulayacak belgelerle doludur. Türkiye bu alçak ilişkileri görmezden gelmeyecek içten içe ve adına sözde dost dediği müttefikler tarafından altının oyulmasına seyirci kalmayacaktır" ifadelerini kullandı.

MHP lideri ayrıca, "Dağda bayırda sınır hattında mücadele ettiğimiz hainlerin siyasi cephesi olan DEM'cilerin TBMM'de bulunmaları adalet ve hukuk garabeti, siyaset ve demokrasi ayıbıdır" ifadelerini kullandı.

 

Gezi Parkı davası tutuklusu Türkiye İşçi Partisi (TİP) milletvekili Can Atalay hakkında verilen hak ihlali kararının Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından uygulanmamasına tepki gösteren Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'ı hedef aldı. "Acaba şehitlerimizin dökülen kanlarının gerekçesini feryat figan eden analarımızın gözyaşlarını izah edecek yürek sende ve senin gibi düşünen diğer mahkeme üyelerinde var mıdır? Sen yanlış mahkeme kararının derdindesin biz aziz vatanın derdindeyiz. Sen ve senin gibiler PKK hukukunun kafesindesiniz biz Türkiye Cumhuriyeti'nin varoluş ve istiklal hukuku peşindeyiz" diyen Bahçeli, "Can Atalay kararının TBMM'de derhal okunmasını istiyoruz" dedi.

Bahçeli'nin açıklamaları şöyle: 

"Bir görüşe göre strateji, kiminle savaşılacağına karar veren politikayla, çatışmanın fiilen yer aldığı taktik arasındaki faaliyetler alanıdır. Stratejideki hatalar taktik doğrularla düzeltilemez. Doğru strateji yanlış taktiklerle de mesafe alamaz. İşin özünde en göz alıcı stratejik güç, kullanılmaya en az ihtiyaç gösterendir. Caydırıcı olanın yaptırımı da artacaktır. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından tesis ve tecelli eden uluslararası sistem mekaniğini bir gemi metaforuna benzetecek olursak, bu gemi her tarafından su almaktadır. Ne kadar sızlansak da gerçek olan, hukukun üstünlüğü yerine gücün ve güçlülerin hukukunun egemenliğidir. Müesses uluslararası nizamın bugünkü vasatında, stratejik rekabetler, jeopolitik mücadeleler, hegemonik cepheleşmeler, vekalet savaşları, asimetrik hesaplaşmalar, siyasi ve ekonomik ablukalar, ticari ve diplomatik boğuşmalar, maneviyattaki tahribatlar, insan onuruna yönelik saldırılar gelecekle ilgili pozitif bekleyişleri maalesef gölgelemektedir.

"AB ve ABD Merkezli Siyasi Düşünce Akımlarının Sorgulanması Batı Paradigmasını da Tartışmaya Açmaktadır"

AB ve ABD merkezli siyasi ve düşünce akımlarının sorgulanması, batı paradigmasını da tartışmaya açmaktadır. Hangi zaviyeden bakarsak bakalım insanlık buhrandadır ve bunun nevzuhur bir Ortaçağ yapısıyla tarif ve tevili bize göre akla en yatkınıdır. İsmini zikretmekten bile utandığım bir günah adasında, serveti ve şöhreti olan insanlık defolarının, reşit olmayan kız çocuklarına karşı iğrenç muameleleri hiçbir bahaneyle izah edilemeyecek türden bir skandal, hatta barbarlıktır. İsrail masum bir halkın kanını dökerken, ABD’de bir sinagogun altında deşifre edilen yasa dışı tünellerden insan ticaretine, pedofiliye ve organ mafyasına dair bulgular elde edilmiş, sonuçta oluk oluk pislik akmıştır.  Hiçbir vicdanın kabul etmeyeceği bu karanlık tabloyu medeniyet ve modernlik diye yutturmaya kalkmak aklın, ahlakın ve mantığın ihlal ve inkarından başka bir şey değildir. Batının çürüyen devlet ve toplum bünyesinin saçtığı habis virüsler aynı anda dünyanın diğer coğrafyalarına da bulaşmakta, bu durum medeniyet ve milletleri baştan ayağa tehdit etmektedir.

"İsrail ve ABD Akıttıkları Kanların Hesabını Verecek"

"Bizim insanlığın huzur projesini hazırlama konusunda ne kadar haklı bir karar adlığımız daha iyi anlaşılacaktır. ABD ve İngiltere’nin müştereken Yemen’e saldırması, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki mezalimleri sadece mazlumların değil, aslında insan haklarının, insanlık onurunun, bölgesel huzur ve istikrarın hiçe sayılmasıdır. Dünyanın en yoksul ülkelerine saldırmak, suçsuz günahsız insanları gelişmiş füzelerle vurmak yalnızca vandallık değil, bunun yanında acizlik ve korkaklıktır. Bize göre hakim uluslararası sistem çöküş aşamasına geçmiş, bağlayıcılığını ve inandırıcılığını tamamen yitirmiştir. 21.yüzyılda soykırım suçu işleyen İsrail’in Lahey’deki yargılanması yeni gelişmeleri tetikleme ihtimali taşımakla birlikte, bu terör devletine destek veren ABD’nin de gittikçe irtifa ve itibar kaybettiği açıktır. İnancım odur ki, İsrail ve ABD günü geldiğinde damla damla akıttıkları kanların hesabını muhakkak vereceklerdir. Bize göre bilhassa Amerikalılar, ABD’ye sahip çıkmalı, böyle gelse de, böyle gitmeyeceğini bariz olarak görmelidirler.

Tarihin hiçbir döneminde zulümle ayakta kalmış, kan dökerek, can alarak, sömürerek, yağmalayarak varlığını sürdürebilmiş bir devlete tesadüf edilmemiştir. Amerikan vatandaşları hem kendi gelecekleri hem de dünyanın geleceği açısından ABD’yi adil, insani, vicdani ve hukuki rotaya çekmekle mesuldürler.

"PKK Türk Milletinin Can Düşmanıdır"

PKK Türk milletinin can düşmanıdır, hiçbir millet evladı bu cinayet şebekesine müsamaha göstermez, göstermemiştir, tam tersini düşünen varsa da onlar bu milletin şerefli bir mensubu asla olamayacaklardır. Yıllardır PKK terörüyle haklı ve meşru mücadelemize köstek olan, terörizmin çok sayıda can kaybına göz yuman uluslararası camia, İsrail saldırıları karşısında sessiz kalmayı tercih ederek ikiyüzlü siyasetini bir kez daha belgelemiştir. PKK’nın siyasi talep listesinin ön sıralarında yer alan bazı konularda etnik bölücülüğün zemin kazanması ve köprübaşını tutması bu tehlikeli anlayışın somut yansımasıdır. Eli kanlı, geçmişi kanlı terör örgütünün yıkımını hatırlamak istemeyenlere, terör saldırılarını kınamaktan imtina edenlere diyorum ki, unutuldu sanılmasın, bütün şehitlerimizin acıları anılarımızda sıcaklığını korumaktadır.

PKK terörünü, silahsız bölücülükten; bölücü faaliyetleri de bölgemizdeki küresel projelerden bağımsız düşünmek ve birbirinin içinden çıktığını görmeden tek tek ele almak hepimizi yanlış sonuçlara ve yanlış sebeplere götürecektir. Aslında kökleri Osmanlı İmparatorluğu’na kadar dayanmasına rağmen, bugünkü haliyle 1984 yılında ortaya çıkan bölücülüğün silahlı boyutu PKK terör örgütünün, yıllar içinde aldığı boyut ve şekil terörizmi Türkiye’mizi de içine alan bir projenin parçası haline getirmiştir. Yalnızca son kırk yılın Irak coğrafyasındaki gelişmelerine baktığınızda PKK terörünün arkasında Türkiye üzerinde hesabı olanların tamamının isimlerini görmek ve az evvel de ifade ettiğim gibi, arka planda yer alan ülkeleri bulmak mümkündür. Devletin terörle mücadeleden sorumlu veya yetki verilmiş resmi makamlarının zaman zaman bunları dile getirdiği ve hatta şikayetçi olduğu hatırımızdadır. Türkiye, PKK’nın ve bölücülüğün arkasındaki küresel aktörleri bilmesi ve görmesiyle, son yıllarda tepkisini en üst düzeyde göstermiştir. Milli güvenliğimizi bu denli etkileyen bir meselede bölücü örgüte verilen açık veya gizli dış desteği muhatap ülkelerin yüzüne çarpmaktan da kaçmamış ve çekinmemiştir. Tarihi Şark Meselesi dediğimiz emellerin peşindeki küresel aktörler tarafından, bölücülük ve silahlı uzantılarının çok maksatlı ve çok destekli bir uluslararası yıkım enstrümanı olarak kullanılması alenileşmiş bir haçlı operasyonudur.

"ABD Sözde Müttefik Bir Ülkedir"

ABD sözde müttefik bir ülkedir ancak Türkiye'ye karşı yapmadığı kötülük oynamadığı oyun saçmadığı nifak son 74 yıldır neredeyse kalmamıştır. Bugün ABD'yi sorgulamak demek bir yönüyle terörü sorgulamak demektir. ekonomik krizlerin altına bakınız karşınıza çıkacak husumet yüz bellidir. FETÖ'nün PKK'nin devşirilmiş siyasetçilerin, DEAŞ'ın ve kimliksiz sivil toplum kuruluşlarının sahipleri açık açık söylüyorum Brüksel Washington hattındadır. Artık yeter gözümüzün içine baka baka sırtımıza hançer yemeye sabır ve tahammülümüzün kalmadığını cümle aleme haykırıyoruz.

Amerika Birleşik Devletleri’nin komşumuz Irak’a yönelik iki ayrı savaşının siyasi sonuçlarını sebepleri ile birlikte analiz ettiğimiz vakit, karşımızda yıllardır Türkiye’yi bir kıvama getirmek için kullanılan bölücülük ve bölücü terör saldırıları görülecektir. Gelişmeler, ülkemizi ve bölgemizi tanzim etmek isteyen küresel gücün uzun vadeli ve bizim için felaketle sonuçlanacak bir senaryoyu sahnelediğini bütün çıplaklığıyla ortaya koymuştur. ABD’nin PKK/YPG’yle ilişki ve irtibatının saklanacak bir yönü de kalmamıştır. Devletimizin arşivleri Avrupa- PKK-ABD arasındaki ilişkileri dorulayacak belgelerle doludur. Türkiye bu alçak ilişkileri görmezden gelmeyecek içten içe ve adına sözde dost dediği müttefikler tarafından altının oyulmasına seyirci kalmayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi, her zaman milletimizin huzur ve güvenliğine musallat olan PKK terör örgütü ile etkili ve anlayacakları yöntemlerle mücadeleyi savunmuştur. Bu konuda hükümetlerin ihtiyacı olan her desteği vermeye hazır olduğunu da her ortamda açıklamıştır. Terörle ve bölücülükle mücadelede ne gerekiyorsa; siyasi, sosyal, ekonomik bütün tedbirlerin alınmasının gereğinden ısrarla bahsetmiştir. Elbette terör son bulmalı, şiddet ortadan kalkmalı, vatandaşlarımız huzur, emniyet ve sukunet bulmalıdır. Bunun aksini savunmak ve söylemek mümkün değildir. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ne ve kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerine inancımız ve güvenimiz tamdır.

"DEM'cilerin TBMM'de Bulunmaları Adalet ve Hukuk Garabeti"

Dağda bayırda sınır hattında mücadele ettiğimiz hainlerin siyasi cephesi olan DEM'cilerin TBMM'de bulunmaları adalet ve hukuk garabeti, siyaset ve demokrasi ayıbıdır. Karamanoğlu Mehmet Bey 747 yıl önce bugünden sonra hiç kimse divanda dergahta mecliste ve meydanda türkçeden başka bir dil konuşmayacak fermanı nasıl ki tutacağımız bir buyruk ise aynı şekilde hiçbir terörist veya yandaşı dağda bayırda belediyede şehirde ve de TBMM'de barınmamalı tutunmamalıdır. Terörle mücadele aslında bölücülükle mücadelenin sadece bir bölümüdür. Eli silah tutan bölücüye zararlı, buna karşılık silahsız bölücüyü zararsız kabul etmek terörle mücadelesi sekteye uğratacak en büyük gaflettir. Devlet gaflete düşmez devlet hukuk içerisinde meşru mücadelesinden asla taviz vermez. Türkiye Cumhuriyeti sınır içi güvenliğini sağladığı gibi sınır ötesi güvenliği de temine muktedirdir.

"Irak'tan Hatay'a Huzur Hattı Çekilsin"

Sayın Cumhurbaşkanımız başkanlığında toplanan güvenlik toplantısında alınan kararları desteklemekle birlikte Irak'ın kuzeyindeki dağlık bölgesi içine alacak şekilde bu ülke ile koordineli ve karşı uzlaşmayla süresi belirlenmiş ve derinliği 60 km'ye kadar inan buradan Hatay'a kadar uzanacak Türkiye'nin güvenlik ve geleceği için huzur hattı kurulmalı bu hattın içine sinek bile sokulmamalıdır. 

AYM'yi Hedef Aldı

AYM kararlarını uygulamamanın gerekçesi olmaz diyen Bay Zühtü'ye sormak isterim ki acaba şehitlerimizin dökülen kanlarının gerekçesini feryat figan eden analarımızın gözyaşlarını izah edecek yürek sende ve senin gibi düşünen diğer mahkeme üyelerinde var mıdır? Sen yanlış mahkeme kararının derdindesin biz aziz vatanın derdindeyiz. Sen ve senin gibiler PKK hukukunun kafesindesiniz biz Türkiye Cumhuriyeti'nin varoluş ve istiklal hukuku peşindeyiz. Anlayacağınız gece ile gündüz gibi ayrıyız. Mahkum Can Atalay kararının TBMM'de derhal okunmasını istiyoruz.

"Türkiye'mizin Bir Kaos Ortamına Sürüklenmesini Önlemek Hepimizi İçin Tarihi Bir Vazifedir"

Altını çizerek açıklıyorum, önümüzdeki yeni sürecin bir sonucu olarak;  ayrıntılı bir bölücülükle mücadele stratejisi hazırlanmalı, mutlaka uygulanmalıdır. Türkiye’nin güvenliğini, milli birliğini ve bütünlüğünü hedef alan husumet cephesinin, hayata geçirmeye çalıştığı alçak senaryo karşısında Türkiye’nin hareketsiz kalması düşünülemez. Milletimiz, geleceğimize kastetmek isteyen iç ve dış merkezli şer ittifakına ve ihanet odaklarına hak ettikleri karşılığı verme zamanının geldiğine inanmaktadır. Bilinmelidir ki, bu cennet vatan hepimizindir.  Aynı kaderin mensupları olarak Türkiye’mizin bir kaos ortamına sürüklenmesini önlemek hepimiz için tarihi bir vazifedir. Herkes üstüne düşen sorumluluğu basit siyasi hesapları bir kenara bırakarak yerine getirmelidir.  Allah muhafaza, bu yapılmazsa üzerinde siyaset yapacağımız bir ülke ve uygun bir zemin gelecekte aransa bile bulunamayacaktır. Bu amaçla Milliyetçi Hareket Partisi, bütün kesimleri milli hassasiyetlerimiz konusunda çok dikkatli davranmaya ve düşünmeye davet etmektedir. Gelişmeler ne şekilde cereyan ederse etsin akıllardan çıkarılmasın ki; Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmesine, ortak değerlere dayanan milli birliğimizin tahrip edilmesine hiçbir hainin gücü yetmeyecektir.  Bundan kimse şüphe duymamalıdır. Huzurunuzda bu vesile ile bir kez daha Milliyetçi Hareket Partisi’nin kararlılığını vurgulamak istiyorum: Verilecek toprağımız, çizilecek sınırımız, kaybedilecek insanımız ve terk edilecek ilimiz yoktur. Türkiye’yi bölmeyi amaçlayan etnik tahrikleri hayasızca sürdürmeye, etnik köken farklılıklarına dayalı bir ayrışma, bölünme ve çatışma sürecini Türkiye’nin karşısına çıkarmaya yeltenenler tarihi bir hataya düşecekler, ağır sonuçlarla yüzleşeceklerdir. PKK’nın maşası mihrakların, devlete, Anayasaya ve kanunlara meydan okuyarak sürdürdükleri provokasyonların hukuk düzeni içinde karşılığını bulması acil bir konu olarak artık önümüzdedir. Teröristler bugün sadece dağlarda aranmamalıdır.  Sözcüleri ve temsilcileri vasıtasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girmişlerdir ve onlara karşı devlet vakarı hukuk sınırları içinde kesinlikle devreye girmelidir. Anayasamızın değişmez hükümlerinde ifadesini bulan devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne ve üniter yapısına alenen aykırı olan bölücü emeller fani bedenimizi çiğnemeden sonuç alamaz."

bahçeli dem partisi TBMM MHP can atalay