Başbuğ Alparslan Türkeş'i Rahmetle Anıyoruz

TAKİP ET

Türk Dünyasının Başbuğu Alparslan Türkeş'i vefatının 24. sene-i devriyesinde rahmetle anıyoruz.

Ülkücüler dalın kolun yaprağın
Seksen ilden geldi defin toprağın
Beş tepeye kurdun,ahret otağın
Boz Kurtları yetim koydun Başbuğum

Aşık Hasbi Aslan

Hayatı


Aslen Kıbrıs Türklerinden olan Türkeş, ailesiyle birlikte 1933'te İstanbul'a göçmüş, milletvekili Hüseyin Sırrı Bellioğlu'nun tavsiyesi ve desteğiyle girdiği Kuleli Askeri Lisesi'ni 1936'da, Harp Okulu'nu 1938'de, akabinde ise piyase asteğmeni olarak girdiği atış okulundan mezun olarak teğmen rütbesiyle askeri kariyerine başladı. İlk görev yeri olan Isparta'da eşi Muzaffer Hanım ile 1940 yılında evlendi.

1944 yılında, tarihe Irkçılık-Turancılık Davası olarak geçecek olan süreçte, Hüseyin Nihâl Atsız'ın evinde Atsız'a Türkeş tarafından yazılan mektupların bulunmasıyla, Balıkesir Erdek'te üsteğmen olarak görevinde iken tutuklandı. 3 yıl süren yargılamalar neticesinde 31 Mart 1947'de tüm sanıklarla birlikte suçlamalardan beraat etti.

Beraatından sonra askerliğe döndü ve 1948 yılında girdiği sınavla eğitim amacıyla ABD'ye gönderilecek 16 subaydan biri oldu. Amerika'da gerille savaşı eğitimi alan ve yurda döndüğü zaman da Çankırı Gerilla Okulu'nda yüzbaşı rütbesiyle iki yıldan uzun bir süre eğitim veren Türkeş, Harp Akademisi'ne girerek buradan binbaşı rütbesiyle mezun oldu. Sonraki yıllarda kazandığı dış görevler sınavıyla 1958 yılına kadar Pentagon'da görev yaptığı sırada uluslararası ekonomi eğitimi aldı. 1959'da Almanya'da gördüğü nükleer fizik eğitimiyle albay rütbesi alarak Kara Kuvvetleri Komutanlığı NATO Şube Müdürü oldu.

Kendi tabiriyle "fiilen liderliğini yürüttüğü" 27 Mayıs İhtilali'ni takiben,  bu beyanını da doğrulayan bir operasyon ile "ondörtler" olarak adlandırılan ekibiyle birlikte Milli Birlik Komitesi'nden tasfiye edilerek diplomat olarak Hindistan'a gönderildi. 27 Mayıs'ın en önde gelen subaylarından Cemal Madanoğlu, Türkeş ve "ondörtler"in Milli Birlik Komitesi'nde ağırlıklarını giderek artırmasını kastederek, "Komitede oldu bittilerle karşılaşıyorduk" diyerek Türkeş'in "fiili liderlik"  iddiasını bir anlamda doğrulamıştır. Türkeş, sürgüne gönderildiği Hindistan'dan Milli Birlik Komitesi Başkanı Cemal Gürsel'e yazdığı ve Milli Yol Mecmuasından yayınlanan mektubunda Adnan Menderes ve arkadaşlarının idamlarının sakıncalarını anlatmış ve hep olduğu üzre tarih, Alparslan Türkeş'i haklı çıkarmıştır.

1963'te yurda dönen ve muhtelif siyasi partilerden gelen teklifleri reddeden Türkeş, öncesinde ortaya kongragellerini çıkardığı "Huzur ve Yükseliş Derneği" topluluğu ve "ondörtler"den Dündar Taşer, Ahmet Er, Muzaffer Özdağ, Rıfat Baykal, Mustafa Kaplan ile birlikte Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nde katıldı.

Partiye katılmasından bir buçuk ay sonra olağanüstü kongreyle genel başkan ve 1965 yılı seçimlerinde Ankara milletvekili seçildi. Sonrasında 1969'da Adana'da yapılan olağanüstü kongreyle partinin ismi, amblemi, siyaset anlayışını değiştirerek Milliyetçi Hareket Partisi'ni ortaya çıkardı.

1980 darbesine giden süreçte, Milliyetçi Cephe hükümetlerinde başbakan yardımcılığı görevi üstlendi. Darbe sonrasında 5 yıla yakın bir süre tutuklu kaldı ve 1985'te tahliye oldu. Darbeyle kapatılan ve Muhafazakar Parti ismiyle yeniden yapılanan partisi, siyaset yasağının kalkmasıyla birlikte Milliyetçi Çalışma Partisi ismini alarak Türkeş'i yeniden genel başkanlığa seçti. Parti 1993'te söz konusu isim yasağının kalkmasıyla yeniden Milliyetçi Hareket Partisi ismini alarak Türkeş'in liderliğinde girdiği son seçim olan 1995 seçimlerinde ise yüzde 8 oy almış, darbenin getirdiği seçim barajı sebebiyle parlamento dışı kalmıştı.

Alparslan Türkeş, 4 Nisan 1997'de geçirdiği kalp krizi neticesinde Ankara'da hayatını kaybetti.

27 Mayıs sonrasında yurda dönüşüyle girdiği siyasette Türk milliyetçilerinin "Başbuğ"u olan Alparslan Türkeş, Türkiye siyasetinin bugün geldiği noktayı öngörerek 1979 yılında neşrolunan Gönül Seferberliği isimli eserinde “Milliyetçi Hareket Partisi’nin yolu, hukukun üstünlüğünü esas alan, çok partili, demokratik, parlamenter, hürriyetçi nizamdır” diyerek Türkçülük anlayışını ortaya koymuştu. 

Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte ufukta görünen bağımsız büyük Türk dünyasının, siyasette yarattığı milliyetçi rüzgarlar hakkında "Bugün artık Türkiye'de herkes Turancı" diyerek yarattığı fikirlerin Türkiye'ye ve Türk toplumunda ne derece tesir yarattığını bizzat ifade etmişti. Başbuğ Alparslan Türkeş, Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından yeni Türk devletinin kurucu ideolojisi olarak belirlenen Türk milliyetçiliğinin dar bir elitten, toplumun her seviyesindeki halk kitlelerine yayılmasını ve bugün sivilleşerek yeniden doğuşa geçmesini sağlamıştı. Hayatı boyunca izlediği siyaset o kadar tesirli olmuştu ki vefatının ardından yayınlanan gazeteler "MHP'liler 'Başbuğ' değil 'Genel Başkan' seçecek" diye manşet atmıştı.

Azerbaycan'a yaptığı ziyaretinde Türkiye Türklerinden farkları bulunmadığını ilan edercesine "Başbuğ Türkeş" sloganını atan Azerbaycan halkı da onun bu sıfatı nasıl hak ettiğinin delillerindendir. 

Tamgatürk olarak, Türk Dünyasının Başbuğu Alparslan Türkeş'i, vefatının 24. yıldönümünde rahmetle, minnetle yâd ediyoruz.

Başbuğ Alparslan Türkeş'i Rahmetle Anıyoruz Vefatının 24. yılında Başbuğ Alparslan Türkeş'i rahmet ve minnetle yâd ediyoruz.