Bir Yemekhane Meselesi

TAKİP ET

İstanbul Üniversitesi kısa süre önce öğrencilerini ziyadesiyle ilgilendiren, yemekhane hakkında bir karar aldı

İstanbul Üniversitesi kısa süre önce öğrencilerini ziyadesiyle ilgilendiren, yemekhane hakkında bir karar aldı. Yapılan yeni düzenlemeye göre daha önceleri üç öğün öğrencilere yemek çıkaran yemekhane kahvaltı öğününü kaldırarak günde iki öğün yemek çıkarmaya başlayacak. Ayrıca öğrenciler bu iki öğünden sadece birinde (örgün öğrenciler için öğlen yemeği, ikinci öğretim öğrencileri için akşam yemeği) indirimli olarak yemek yiyebilecekler. İndirimli yemek yeme bedeli olan -3.5 Türk Lirası- ise geçtiğimiz yıllara göre yüksek. Üniversite öğrencisi, yeni mezunlar ziyadesiyle hassas gruplardır. Öncelikle bu grupların -maalesef- kazançları ya da elde ettikleri, ihtiyaçlarına oranla kısıtlıdır. Bu dönemde yaptıkları işler, edindikleri yetenekler, kazandıkları tecrübeler hayatlarının geri kalanını belirleyecek niteliktedir. Gördükleri, okudukları, maruz kaldıkları gelecek nesil için inşaa edecekleri yarını belirler. Çağının kitaplarını okuyamayan, uluslararası literatüre ulaşamayan bir nesil ancak geride kalan yıllara göre bir yarın hazırlar. Barınma, yiyecek gibi temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayan insanlar; çağının kitaplarını, literatürünü yakalamayı talep bile edemezler. Bununla birlikte hassas gruplar bu konulara ilişkin cemiyetten/toplumdan fayda görürse cemiyete/topluma fayda sağlamaya çalışır. Ama hangi cemiyete? Kimden fayda gördüyse yani kimin yurdunda kaldıysa kimin çorbasından içtiyse öncelikle o cemiyete tabi ki! İşte burası yolu üniversiteden geçen herkesin bildiği bir dilemmaya açılıyor. Kredi Yurtlar Kurumu var, Yüksek Öğretim Kurumu var, Üniversite ve Fakülte vakıfları var ama yine yurtlar yetersiz, kütüphaneler yetersiz, yemekhaneler yetersiz… Bu yüzden zekât, fitre, sadaka gibi dini niteliği ağır basan yardımların yanı sıra sadece iyilik ya da dezavantajlı gruplara yapılmak istenen yardımlar için kişiler devlet kurumlarına değil, başka kurumlara yöneliyor. Hele hele İstanbul Üniversitesi’ne yurdun dört bir yanından öğrenci geldiğini, bazı fakülteleri düşünüldüğünde ülkede önemli roller oynayabilecek insanların yetiştiğini, tarihi bir mekanda konuşlandığı düşünülürse bu yetersizliklerin boyutu şiddetleniyor. Bu yetersizlikleri kapatmaya çalışan kurumlar da çeşitleniyor. Herkesin bildiği şeyleri tekrar edip durdum ama mensubu olmaktan da mezunu olmaktan da gurur duyduğum İstanbul Üniversitesi’nin son günlerdeki yemekhane düzenlemesi düşündürücü. Ekonomi bu vaziyetteyken hassas grupların daha da desteklenmesi gerekirken kösteklenmesi... Hem israfın önlenmesi hem de hane içi tasarrufun artması için yemekhanelerin yaygınlaşması gerektiğini düşünen bir insan olarak, öğrenciliğin indirimli akbilden sonra belki de en büyük kolaylaştırıcısı olan üniversite yemekhaneleri hakkındaki bu düzenlemeden geri adım atılmalı.