Büyük Türkçü Hüseyin Nihal Atsız'ın Ölüm Yıldönümü

Büyük Türkçü Hüseyin Nihal Atsız'ın vefatının 48. yılı...

Yazdıklarıya hiç şüphesiz şekilde nesilleri etkileyen Atsız, 10 Nisan 1967'de Ötüken'de yayımlanan Konuşmalar - 1 yazısında "Türk’le Türk olmayan arasında bir anlaşmazlık çıktı mı, en doğru çözüm yolu Türk olmayanı tutmakla bulunuyor." diyordu. 

1967 yılından bu yana geçen sürede değişen pek bir şey olmadı. Yunus Emre Göçer adlı Türk vatandaşını öldüren Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlu hiçbir cezayla karşılaşmadan elini kolunu sallayarak ülkeden ayrıldı. 

Büyük Atsız bugün yaşasaydı bu konuda yeri göğü inletir, Yunus Emre Göçer'in hakkını savunmak için ortalığı ayağa kaldırırdı. Zira onun için bir Türk'ün canı dünyadaki her şeyden daha önemliydi.

Fethi Gemuhluoğlu'nun Atsız'ın cenazesinde “Hocam! Hocam! O musalla taşı, musalla taşı olalı böyle er kişi görmedi!” deyişinin arkasında bu vardı; ne olursa olsun Türk'ün hakkını savunmaktan vazgeçmemek...

Büyük Atsız ülkeler fethetmedi, silahşörlük yapmadı fakat yazdıklarıyla, yaşayışıyla, en önemlisi Türk'ün hakkını savunmasıyla "er kişi" olmanın ne demek olduğunu gösterdi. Büyük olaylar karşısında basitçe omuz silkip "Bir şey bile yapamasam/Ercesine ölemem mi?" diyen Atsız, "ercesine" yaşadı.

Yeri geldiğinde inandıkları uğruna devlete karşı çıkmaktan hatta işkence görmekten, başkaları örtülü ödeneklerden cebini doldururken işsiz kalmaktan, sürgünlerden hiç çekinmeyen Atsız; kan ve ateşin içine doğmuş bir nesil içinde hep Türk milletinin çıkarlarını savundu.

Yazdığı eserler bugün dahi insanları etkiliyor; yeni doğan çocuklara onun eserlerindeki karakterlerin adları veriliyor. Kürşat, Almıla, Pars, Burkay, Gökçen ve hatta Işbara isimleri bugün de tıpkı o romanlardaki karakterler gibi olmaları umuduyla çocuklara konuluyor. Nesilleri böylesine etkilemek başka bir yazara bu denli nasip olmuş mudur bilinmez. 

Vefatının 48. yılında büyük Türkçü yazar ve şair Hüseyin Nihal Atsız'ı saygı ve minnetle anıyoruz. 

"Vaktiyle bir Atsız varmış derlerse ne hoş

Anılmakla hangi bir ruh olmaz ki sarhoş?"

TamgaTürk