'Cemaat ve Tarikatların Karışmadıkları İş, Konuşmadıkları Konu Kalmadı'
"Cemaat ve tarikatların neredeyse karışmadıkları iş, konuşmadıkları konu kalmadı. Muhtemelen tarihlerinin en cüretkar dönemini yaşıyorlar. Osmanlılar altında bile bu kadar pervasız değillerdi. Korkarlardı devletin öfkesinden. 'Güç merkezi' gibi göründükleri anda Osmanlı çökerdi tepelerine çünkü."
Akademisyen İhsan Dağı, Diken'de kaleme aldığı "Tarikat, cemaat, siyaset: Kim kime muhtaç?" başlıklı yazısında şu ifadeleri kullandı:
"Cemaat ve tarikatların neredeyse karışmadıkları iş, konuşmadıkları konu kalmadı. Muhtemelen tarihlerinin en cüretkar dönemini yaşıyorlar. Osmanlılar altında bile bu kadar pervasız değillerdi. Korkarlardı devletin öfkesinden. ‘Güç merkezi’ gibi göründükleri anda Osmanlı çökerdi tepelerine çünkü."
Cemaat ve tarikatların bugünkü varlıklarının sosyal bir gerçeklikten ziyade "hormonu bir büyüme" olduğunu belirten Dağı, şu ifadelere yer verdi:
"Devletlular Tarikatları Meşruiyet ve Oy Devşirmek İçin Kullanmak İstediler"
"Çok partili yaşama geçildiğinden bu yana türlü teşviklerle ekonomik kalkınmayı sağlayamayan iktidarlar, tarikat ve cemaatleri özel teşviklerle ‘kalkındırmayı’ başardı. Bu, özellikle ‘merkez sağ’ siyasetin bir başarısı! Elbette, 12 Eylül’ün ‘Atatürkçü’ paşalarının payını da unutmamak gerek.
Devletlular tarikat ve cemaatleri bir müsekkin olarak da kullanmak istediler, meşruiyet ve oy devşirmek için de. Vardığımız noktada kimin kimi kullandığı ortada. Siyasetin, özellikle de merkez sağ siyasetin bu yapılarla ilişkisini yeniden düşünmesinin, tarihsel ezberleriyle yüzleşmesinin zamanı. Cemaat ve tarikatlar ne bir oy deposu ne de siyasetin gereksinim duyduğu bir meşruiyet odağı. Aksine, her partiden ‘merkez seçmen’e hiç de sempatik gelmeyen, tepki duyulan, ‘marjinal’ görülen oluşumlar."
İhsan Dağı'nın yazısının tamamını okumak için tıklayınız.