Çin'in Avrupa'daki Faaliyetleri Devam Ediyor: Tepki Yetersiz

TAKİP ET

İngiltere Avam Kamarası İstihbarat ve Güvenlik Komitesi, Çin'e karşı İngiliz hükümetinin verdiği tepkinin yetersiz olduğunu söyledi.

Avam Kamarası İstihbarat ve Güvenlik Komitesi, Çin’e karşı İngiliz hükümetinin tepkisinin “tamamen yetersiz” olduğunu Çin'in tüm imkanlarıyla Birleşik Krallık ekonomisinin “her sektörüne” nüfuz ettiğini söyledi. Komita, hızlı ve kararlı bir şekilde harekete geçilmediği takdirde, Çin’in liberal demokrasiye “varoluşsal bir tehdit” oluşturabileceği bir “kabus senaryosu” yaşanabileceği uyarısında bulundu.

The Guardian'ın haberinde göre İngiliz Başbakanı Rishi Sunak, Çin'in uluslararası düzen için bir meydan okuma yaptığını söyledi. Başbakan, "Hükümet zaten komitenin tavsiyelerinin çoğuna uygun adımlar attı" dedi.

Birleşik Krallık Muhafazakar Parti İnsan Hakları Komisyonu Başkan Yardımcısı Benedict Rogers'ın "Conservative Home" için konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede Hong Kong’un özgürlüklerinin ortadan kaldırılması ve Asya’nın en açık şehirlerinden birinin baskıcı polis devletlerinden birine dönüşmesine, Doğu Türkistan'daki Uygurlara yönelik soykırımın artan kanıtlarına, Çin Virüsü salgınının örtbas edilmesine ve Tayvan’a yönelik sabotajlara dikkat çekildi. 

Rogers değerlendirmesinde "İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve Avustralya’da sürgünde yaşayan sekiz barışçıl demokrasi yanlısı aktivist için tutuklama emri çıkaran ve 1 milyon HK$ ödül koyan bir rejim, güvenilir bir ortaktan ziyade bir mafya çetesi. Pekin’le iş yapmaya devam edenler bile bunun şeytanla yapılan bir anlaşma olduğunu kabul ediyor." dedi.

Rogers Çin'de tutuklanan Peter Humphrey ve Marius Balo'nun durumlarına dikkat çekti. Çin’de 48 yıl çalışmış olan İngiliz vatandaşı Peter Humphrey, eski bir Reuters dış muhabiriydi ve kurumsal durum tespiti danışmanlığı kurarak Çin’deki yurt dışı iş dünyasında saygın bir figür haline geldi. Romanyalı bir öğretmen ve ilahiyatçı olan Marius Balo, Çinli bir finans şirketinde yarı zamanlı bir işe girdiğinde Pekin’de İngilizce öğretmenliği yapıyordu.

ÇKP rejiminin polisleri tarafından asılsız suçlamalarla tutuklanan iki isimden Humphrey iki yıl boyunca Şangay’ın Qingpu hapishanesinde, Amerikan vatandaşı olan Çin doğumlu eşi ise Şangay Kadın Hapishanesinde tutuldu. Prostat kanseri şüphesi nedeniyle tıbbi tedavi görmesine izin verilmeyen Humphrey, Çin’in ulusal ve küresel devlet televizyon kanallarında yayınlanan itiraflarını bir kafesten vermeye zorlandı. Daha sonra Ofcom’a şikayette bulundu ve bu da düzenleyici kurumun Çin’in CGTN kanalının İngiltere’deki yayın lisansını iptal etmesiyle sonuçlandı.

Marius Balo ise ilk iki yılı duruşma öncesi gözaltında olmak üzere, hiçbiri İngilizce bilmeyen yaklaşık 12 mahkumla birlikte 12 metrekarelik bir kafeste sekiz yılını hapiste geçirdi. Üç hafta önce Westminster’da Muhafazakar Parti İnsan Hakları Komitesi’nin Tim Loughton başkanlığındaki oturumundan konuşan Balo, “Hiçbir zaman fiziksel işkence görmedim, yaşadığım her şey psikolojik işkenceydi” dedi.

Her gün, yukarıdaki televizyondan bangır bangır parti propagandası dinlerken, hücresindeki tek tuvaleti kullanan diğer mahkumları izlemeye zorlanmakla başlıyordu. “Kimseyle iletişim kuramıyordum. Hiç gün ışığını göremedim. Mahkemeye giderken kafama torba geçirdiler” dedi.

Yaşadıklarını aktaran Balo, en az iki yabancı mahkumun daha tedavi edilmeyen kanser nedeniyle hapishanede öldüğünü gördüğünü belirtti. Humphrey ise “Çin cezaevi sistemi mahkumların sağlığını silah olarak kullanıyor” diye ekledi. Her iki adam da hapishanedeyken tıpkı milyonlaca Uygur'a yapıldığı gibi zorla çalıştırıldıklarını belirtti. Humphrey, “Çin’in milyonlarca hapishaneyi barındıran tüm cezaevi sistemi aslında devlete kâr, cezaevi görevlilerine gelir getiren ve cezaevi operasyonlarını finanse eden devasa, kendi kendini idame ettiren bir ticari girişimdir” dedi.

Aktarılana göre söz konusu cezaevi kampüsleri, spor ayakkabıları, giyim eşyaları, donanım ve elektronik ürünler de dahil olmak üzere uluslararası pazar için küresel çok uluslu markalara mal üreten ve paketleyen fabrikaları barındırıyor. Humphrey, “Cezaevi görevlileri iş denetçisi, pazarlama ve satış müdürü olarak istihdam ediliyor ve yüksek üretim çıktısı için ikramiye alıyorlar” diyerek durumu anlattı.

Balo, Tesco Noel Kartlarını paketlemeye ve perakende zincirleri için hediye poşetleri üretmeye zorlanırken, Humphrey Avrupa'daki yaygın mağazalar H&M, C&A ve 3M gibi markalar için ürün üretildiğine tanık oldu. Humphrey, hapishane işçiliğinin hamilelik testleri ve kişisel koruyucu ekipman üretiminde kullanıldığını da belirtti.

İki tanığın aktardığı ve artık dünyaca malum olan ise Çin’de adil yargılama diye bir şeyin olmadığı konusu. Humphrey, polis soruşturmalarının gerçek bir keşif çalışması ya da adli prosedürlerle yürütülmediğini belirtti. Tanıklara göre acımasız sorgulamalarla itiraflar alınıyor, tanıklar baskı altına alınıyor, çelişkili kanıtlara izin verilmiyor ve mahkemede tanıkların çapraz sorgusu yapılmıyor.

Sözde yargılamalarda savcılık tanıklarının mahkemeye şahsen gelmeleri gerekmiyor, savunma tanıkları çağrılmıyor ve savunma delilleri sunulmuyor. Sonuç olarak Humphrey, Çin’deki kovuşturmaların yüzde 99,9’unun mahkumiyet ve cezalarla sonuçlandığını ve itirazların yüzde 99,9’unun reddedildiğini söylüyor. Avam Kamarası'nda konuşan Humphrey, “Tek bir mahkum bile adil ve şeffaf bir şekilde yargılanmadı. Tek bir kişi bile.” dedi.

Çin’de hapse atılan yabancılar arasında Humphrey ve Balo, hikayelerini anlatan ilk kişiler oldu. Soykırımcı ÇKP diktatörlüğü altındaki Çin'e giden yabancılar, hoşnutsuz bir memurun keyfi kaprisi ya da muğlak ifadelerle dolu bir yasa nedeniyle hapse atılma riski altında.

Çok uluslu şirketler tedarik zincirlerinde zorla çalıştırma gibi gerçek bir riskle karşı karşıyadır. Humphrey, bu riskten kaçınmanın tek yolunun Çin’de üretimi durdurmak olduğunu söylüyor.

Ancak ISC raporunun da ortaya koyduğu gibi, Pekin’in kolları adeta bir ahtapot gibi Çin sınırlarının çok ötesine uzanıyor ve tehdit sadece Çin’deki yabancılar için değil, ülke içinde de geçerli.

Söz konusu değerlendirmeyi yazan Benedict Rogers, "Bunu bizzat yaşadım. Komşularım gibi ben de Çin’den posta kutuma gelen isimsiz tehdit mektupları aldım ve annem oğluna çenesini kapatmasını söyleyen mektuplar aldı." dedi. 

Hong Konglular, Uygurlar, Tibetliler ve Çinli muhalifler ÇKP'nin dünya çapındaki ajanları tarafından tehdit ediliyor. Nitekim Falun Gong topluluğu tarafından kurulan "Shen Yun" da kendilerini ağırlayacak mekanlar bulmakta sıkıntı çekiyor. Bunu yapan pek çok tiyatro Çin Büyükelçiliği ve Pekin yanlısı çetelerden tehditler alıyor.

Çin İngiltere İnsan Hakları ISC raporu Çin Komünist Rejimi İngiliz İstihbaratı