Çin Kıskacında Kazakistan

TAKİP ET

İşte örneklerle Kazakistan'daki Çin tehdidinin geldiği son nokta.

Türkistan’daki Türk devletleri bağımsızlıklarının 30. yılını kutlarken bağımsızlığının neredeyse birinci asrını kutlamak üzere olan Türkiye’den bölgeye çevrilen gözler, demir perdenin etkisini hala kırabilmiş değil. Yüzeysel bilgiler ve farklı menfaat odaklarının dahli olan veya olmayan dezenformasyon ürünleri, bölgeyi kimileri için insanların bulutların üzerinde uçtuğu bir ütopya kimileri içinse Araplaşanların, Ruslaşanların ve dahi Türk’ten başka her varlığın kol gezdiği bir distopya kılıyor.

Bağımsız Türk devletlerinin tıpkı esaret altındaki Türkler gibi iyi bir noktaya sürüklenmediği, demokrasi ve adaletten mahrum her siyasi organizasyonun paylaşmak mecburiyetinde olduğu acı kaderin kurbanı olduğu tartışmaya açık dahi değil. Türk Keneşi adı verilen yapı, küçük çaplı bir ‘diktatörler kulübü’ halini aldı. Ancak bütün bunlar Türkiye’nin 21. yüzyılın seyrini değiştirecek stratejik atılım fırsatının odağındaki Türk dünyasına sırtını çevirmesi için haklı birer gerekçe mi teşkil eder, yoksa devasını arayan birer dert olarak mı okunmalıdır?

Merkez Türkistan’da coğrafyası ve ticari hacmiyle ‘abi’ konumundaki Kazakistan örneği, Türk devletlerinin nasıl bir kıskacın esiri edilmeye çalışıldığının en somut örneğini ortaya koyuyor. SSCB’den kopup ‘Komünist Parti’ temsilcilerinin ‘yeni’ bürokrasinin kilit noktalarını ve hatta tepesini işgal ederek ‘bağımsızlığına kavuşturduğu’ devletlerden biri olan Kazakistan, doğal olarak Rusya’nın post-Sovyet araziye ilgisinin başlıca mağdurlarından biri.

Batı’nın bölgeye olan ilgisi yetersiz diye nitelendirilemeyecek olsa da bu ilginin somutlaştığı stratejik adımlar, yatırımlar vs. görülemiyor. Bu da ticari hacimleri birbirinden küçük devletlerin ekonomik olarak ayakta kalabilmelerinin (ve diktatörlerinin zenginleşebilmelerinin) yegâne yolunun kredi kolaylığı sağlayabilecek yeni ticari partnerler arayışına girmesine vesile oldu.  Bu arayışın nihai neticesi ise kapıların her defasında Çin’e açılmasına neden oldu.

Kazakistan, bağımsızlığa kavuştuğu ilk yıllardan itibaren Çin’in mufassal tuzağının kurbanı olageldi. Son yıllarda giderek daha fazla vurgulanan ‘Çin-Kazak Dostluğu’ 1990’lı yıllardan itibaren (pek tabii, Çin’in asimetrik güç ilişkisinin gölgesi altında) sağlam temeller üzerinde yükseldi. Tek tarafın kazançlı çıktığı bu dikkat çekici dostluk için Çin, yalnızca ekonomik yatırımlarla yetinmedi.

Kazak topraklarındaki antidemokratik atmosfere rağmen sergiledikleri başarılı sivil toplum kuruluşu faaliyetiyle dikkat çeken Atajurt’un kurucu üyesi ve Türkiye Direktörü Babusselam Okutan başta olmak üzere bölgede bulunmuş birbirinden değerli isimlerle yapılan mülakatlar, bölgedeki Çin tehdidini işte böyle özetliyor:

Her Şeyin Başı Eğitim:
Çin’in Tatlı Sözü, Yumuşak Kumaşı, Bir de Bursu

90’lı yıllarda başlayan politik ‘eğitim seferberliğinin’ 2000’li yıllarda hız kazanması neticesinde en az 20 bin Kazak öğrenci, devlet bursu vesilesiyle yükseköğrenimini Çin’de tamamladı. Karşılıksız burs ile Çin’deki politik eğitim sürecinin içinden geçen on binlerce Kazak, şimdiyse ülke bürokrasisinin kritik noktalarında görev yapıyor.

Evet, bu isimlerin öyle veya böyle bürokrasi şemsiyesi altında bulunduğunu söylemek mümkün fakat çok azının hangi kurumda, hangi pozisyonda görev yaptığını söyleyebiliyoruz, büyük çoğunluğunun ise nerede çalıştığına dair paylaşılan resmi bir bilgi yok. Edinebildiğimiz bilgiler, Kazak vatandaşlarının yasalara dayanarak bilgi alma haklarını kullanmaya çalıştıklarını ve bu 20 bin bürokratın devletin hangi kademelerinde, hangi usullerle görevlendirildiğini defalarca sorduğunu gösterse de bugüne dek devletten bu sorulara alınabilmiş bir yanıt bulunmuyor.

Konuya biraz daha eğilince karşılaşılan ilk isim, Kerim Mesimov oluyor. Aynı zamanda Nursultan Nazarbayev’in kayınbiraderi olan Mesimov, Çin’de aldığı karşılıksız burs ile eğitimini tamamlayan bir isim. Geçmiş dönemlerde Başbakanlık makamını da işgal eden Mesimov, 2016 yılından bu yana ise Ulusal Güvenlik Kurulu’na, yani Kazak istihbaratına başkanlık ediyor. Korkutucu iddialar, Çin’de eğitim alan 20 bini aşkın Kazak bürokrattan çalıştıkları kurumlar dahi açıklanamayan büyük çoğunluğun istihbarat bünyesinde istihdam edildiği yönünde şekilleniyor. Kazakistan’da da bugün ‘aşırıcı’ olarak yaftalanan ve bütün hakları ellerinden alınan muhalefetin yüksek bir sesle dile getirme cesareti sergilediği bu iddialar, bugüne dek hiç yalanlanmadı.

Dijital Tehdit: Çin’in Paralı Askerleri

Kazakistan’daki Çin tehdidinin bürokrasideki kadrolarla ve tesis edilen ekonomik ilişkiyle sınırlı olduğunu düşünmek de vahim bir hata olur. Önünde hem SSCB hem de Mao dönemi Çin’i gibi iki örnek bulunan Xi’nin ÇKP’si bu başarısızlıklardan ders almışa benziyor. Küreselleşen dünyada komünizme nasıl yer açabileceklerine dair farklı metotlar takip eden yeni ÇKP, 21. yüzyıl dünyasında önemli bir yer tutan sosyal medyayı da kendi menfaatleri için kullanmanın yollarını bulmuş durumda.

Kazakistan’da faaliyet gösteren ve Çin’in ‘Umau’ adını verdiği dev bir grup, işte bu bahsi geçen yolun ta kendisi. Sayıları 50 bini bulan Çin’in sosyal medyadaki bu paralı ordusunu Doğu Türkistan ve Kazakistan’da yaşayan Kazakların teşkil etmesi bir hayli üzücü bir durum olmakla beraber Çin karşıtlarının bahsi geçen grubu ’50 Cent’ olarak adlandırması da ulaştığımız bilgiler arasında.

Sosyal medyada ‘Kazak milliyetçisi’ gibi görünen ve bu perde ile Çin propagandasına soyunan yapının Çin istihbaratı tarafından doğrudan finanse edildiği ve yönetildiği söylentiler arasında. Kazakistan’daki Türkiye Türklerini sosyal medya üzerinden hedef göstermeyi kendisine görev bilen yapı, Türk dünyasının milli menfaatleri için çalışan Kazaklara da sıklıkla saldırıyor. Atajurt mensuplarının telefonları dahi siber saldırıların hedefi olmuştu.

Umau’nun Çin propagandası yapmakla vazifeli olduğunu gözler önüne seren son örnek ise Çin’deki kıtlığın perdelenmesi için harcadığı çaba oldu. 2020-21 yılında Çin’de yaşanan tarım krizinin yarattığı kıtlık Çin’in çabalarıyla uzun süre gizlenmeye çalışıldı. Tarım ürünlerinin noksanlığının hissedilmemesi adına Kazakistan’dan yüksek miktarda tahıl satın alınması, Kazakistan’da iç piyasada fiyatlarda ciddi bir yükseliş yaşanmasına neden oldu. Umau başta olmak üzere Çin yanlısı oluşumlar ve vatandaşlar, sözde milliyetçiler; Çin’in sebep olduğu bu ekonomik sorunu yok saymaya, Çin’de tarımla alakalı hiçbir problem olmadığına dair propagandayı Türk dünyasına taşıyor.

İşte örneklerle Kazakistan’daki Çin tehdidinin geldiği son nokta. Türk dünyasının geleceğine dair ilgilileri endişeye sevk edebilecek üzücü ve korkutucu durumun bu örneklerden de anlaşılacağı üzere yüzeysel tespitlerden, içi boş söylentilerden ziyade somut bilgilerin ışığında ele alınması ve buradan yapılacak çıkarımlarla bu derde bir deva düşünülmesi gerekiyor.

A. Kutalmış Işık

Çin Çin Halk Cumhuriyeti ÇHC ÇKP Çin Komünist Partisi Kazakistan Nursultan Nazarbayev Kasım Cömert Tokayev Umau İstihbarat Çin İstihbaratı Kazak istihbaratı Orta asya asimetrik güç ilişkisi Kerim Mesimov Çin Bu