12 yaşında bir kız çocuğunu taciz ettiği iddiasıyla mahalleli tarafından bıçaklanıp öldürülen Ergün Arslan'ın tacizi engellemek istediği ortaya çıktı.
3 Nisan'da Diyarbakır'ın Sur ilçesinde meydana gelen olayda Ergün Arslan parkta oturan bir kız çocuğunun fotoğrafını çektiği iddia edilerek 3 yerinden bıçaklanmış, yaralı vaziyette sokaklarda gezdirilmişti.
Kaldırıldığı hastanede kan kaybından hayatını kaybeden Ergün Arslan'ın ölümüne ilişkin Diyarbakır emniyeti tarafından başlatılan soruşturmada olaya ilişkin 7 kişi yakalandı. 5 kişi serbest bırakılırken S.D. (16) ve E.H.T. (16) hakkında tutuklama kararı verildi.
Bıçaklanarak öldürülen Ergün Arslan'ın cansız bedeni toprağa verilirken fotoğrafının çekildiği ileri sürülen kız çocuğu ve annesinin ifadesi soruldu. Ergün Arslan'ın fotoğrafladığı iddia edilen kız çocuğu, fotoğraf çeken kişinin başkası olduğunu, tutuklanan şüpheliler ise Ergün Arslan'ın nasıl bıçaklandığını görmediklerini ve onu karakola götürmek istediklerini iddia etti.
"Taciz Olayı Kesinlikle Yoktur"
Olayın ardından mahalleye gittiğini belirten Ergün Arslan'ın kardeşi Süleyman Arslan, "Kendimi farklı biri olarak tanıttım. Mahalledekiler bana, bazı gençlerin Anzele Parkı'nda suya giren kızlara laf attığını ve tacizde bulunduğunu söyledi. Daha sonra ağabeyim de onlara yaptıklarının ayıp olduğunu belirterek, 'Ramazan ayındayız ne yapıyorsunuz, terbiyesizlik yapmayın' demiş. 'Sen de kimsin' gibisinden konuşmuşlar. Bir arbede yaşanıyor. Orada öğrendiğimiz, öldürüldükten sonra olay ağabeyimin üzerine dönüyor. Mahalledekilere 'Bu tacizde bulunmuş, kovalayıp öldürdük' demişler. Bu ramazan ayında kimsenin günahını alamayız. Taciz olayı kesinlikle yoktur" ifadelerini kullandı.
"Niyetliydi, Namazını Kılıp Dışarı Çıktı"
Ergün Arslan'ın 19 yıllık eşi Azize Arslan, eşinin asla böyle bir şey yapmayacağını, olay günü oruçlu olduğunu ve öğle namazından sonra meyan kökü almak için Sur'a gittiğini açıkladı. Polisin kendisine eşinin Sur'da vurulduğunu söylediğini belirten Arslan, "Niyetli olduğunu ve öğlen namazını kılıp dışarıya çıktığını söyledim. Sürekli Sur ilçesine giderdi. Ramazan ayında meyan kökü ve şerbet alırdı. Ben ona sürekli şerbet yapardım, sürekli de oradaydı. Orada doğup büyümüştü. Kocama iftira atmışlar, 19 yıldır evliyim. Kocamdan böyle bir şey görmedim, küçük bir çocuğu gördüğünde bile seven bir insan değildi. 'Ben korkuyorum ki bu çocuğu taciz ediyor' diyecekler diye sevmiyordu. Bebek görse bile sevmiyordu. Çocuğumuz da yoktu, korkudan çocukları bile dışarıda sevmezdi. Allah onların belasını versin. Onlar tacizcidir ki herkesi öyle görüyorlar. Benim içim yandı onların da içi yansın" dedi.
"Nasıl Böyle Bir İftira Atıyorlar?"
Anne Zübeyde Arslan ise oğlunun asla böyle bir şey yapmayacağını belirterek "Dünya ayağa kalksa ben hayatta inanmam böyle bir şeye. Oğlum evine bağlı bir çocuktu. Beni öpmeden ve hiçbir zaman helallik istemeden evden çıkmazdı. En son abdest aldığını ve ezanın okunmasını beklediğini söyledi. Ben Kuran okumaya geçecektim oğlum çıktı. Aşağıda olduğunu söyledi, 'Bir şey lazım olursa eğer söylersiniz' dedi. Normalde sürekli beni arardı ama o gün hiç konuşmadık. Evimin büyüğüydü, sorumluluk hep onun üzerindeydi. Nasıl oğlumun üstüne böyle bir iftira atıyorlar. Benim kapı komşularıma sorun çocuğumu" şeklinde konuştu.