Cumhurbaşkanına ''Ağlak'' Dediği İçin Hakim Karşısına Çıkan Uğuroğlu: Ağlak Ağlamaklı Demek

TAKİP ET

Orhan Uğuroğlu, Erdoğan'a hakaret ettiği iddiasıyla 4 yıla kadar hapis istemiyle mahkeme önüne çıktı.

Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu’nun “Erdoğan görev suçu işledi” başlıklı yazısında Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği iddiasıyla 4 yıla kadar hapis istemiyle Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davanın ilk duruşması bugün yapıldı. Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin talimatıyla Ankara 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde davaya katılan Uğuroğlu, 21 Haziran 2019 tarihli yazısını özetleyerek, Cumhurbaşkanı’na hakaret kastının olmadığını, eleştiri hakkını kullandığını, “ağlak” ifadesinin “ağlamaklı” anlamına geldiğini, AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki’nin de o tarihlerde bu ifadeyi kullandığını anlattı.

Uğuroğlu, eski Anayasa’da icranın başı olarak Başbakan’a da benzer eleştiriler yönelttiklerini, ancak Başbakan’a hakaret suçlamasıyla yargılanmadıklarını kaydederek, bugün de icranın ve hükümetin başının Cumhurbaşkanı olduğunu, dolayısıyla eleştiriye katlanması gerektiğini söyledi.

Uğuroğlu, insan hakları eylem planı açıklayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın özellikle medyaya yönelik yeni hukuki önlemler alınacağını ifade ettiğini belirterek, beraatını istedi. Uğuroğlu, ceza alması durumunda da hükmün açıklanmasını ertelenmesini istemedi.

Uğuroğlu’nun avukatı Semih Ecer “Siyasetçilerin diğer kişilere nazaran eleştiriye daha fazla katlanma yükümlülüğü vardır“ diyerek Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları çerçevesinde Orhan Uğuroğlu’nun yazısının basın ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını belirterek beraat kararı verilmesini istedi.

"Cumhurbaşkanına Hakaret" Davam Var 

Orhan Uğuroğlu Ankara temsilcisi olduğu Yeniçağ Gazetesinde, ''Cumhurbaşkanına hakaret davam var'' başlıklı bir yazı paylaştı. Uğuroğlu'nun paylaştığı yazı şu şekilde:

Bugün Ankara 21. Asliye Ceza Mahkemesinde (5 Mart 2021) Saat 10.05'de "Cumhurbaşkanına hakaret" ettiğim gerekçesi ile açılan davanın ilk duruşması var. Savunmamın özetini sizlerle paylaşayım. Anayasanın, "İspat hakkı" başlıklı 39. Maddesi şöyledir: "Kamu görev ve hizmetinde bulunanlara karşı, bu görev ve hizmetin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılan isnatlardan dolayı açılan hakaret davalarında, sanık, isnadın doğruluğunu ispat hakkına sahiptir."       

Duruşmada; "Erdoğan görev suçu işledi" başlığındaki bu ifademi, Erdoğan'ın şu açıklaması ile "ispat" edeceğim:Tarih: 19 Haziran 2019 - Erdoğan'ın "TRT Haber TV" konuşması: "İstanbul'da Marmara Etap Oteli'nde moderatörle CHP'nin adayı bir araya geliyor. Orada soruları konuşuyorlar. Hangi soruları soracak, nasıl cevaplar verecek? Böyle bir şey olabilir mi? Bu ne densizliktir, bu ne ahlaksızlıktır." 

Duruşmada; TRT'nin bu yayınının celp edilmesini isteyeceğim.Aynı gün televizyonlarda İsmail Küçükkaya'nın Etap Marmara Oteli görüntüleri yayınlandı.

Duruşmada; Görüntülerin Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'ndan (RTÜK) celp edilmesini isteyeceğim. Çünkü Anayasanın 20. maddesine göre; "Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz." "Özel hayatın gizliliğini ihlal" suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 134. Maddesinde şöyle düzenlenmektedir:" 1. Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.

Duruşmada; Etap Marmara Oteli'nin kamera kayıtlarının nasıl alındığını ve televizyonlara kimler tarafından verildiğinin belirlenmesini isteyeceğim. 50 yıllık gazeteci olarak biliyorum ki; Bu kayıtları savcı dışında ancak polis alabilir ve hükümetin izni ile televizyonlara iletebilir.Yazımın ana konusu Küçükkaya'nın yasal haklarının ihlaline tepki göstermemdir. 21 Haziran 2019 tarihli yazımdan şu bölümü anımsatayım; "Cumhurbaşkanı'na düşen anayasal görev bu mudur? Bir gün bu görüntülerin otelden alındığını öğrenen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yapması gereken neydi?  Söyleyeyim: Erdoğan'ın yapması gereken bu kişisel görüntülerin özel hayatın gizliliği çerçevesinde yayınlanmasını engellemektir. Tarafsızlık yemini eden Cumhurbaşkanı'nın Anayasal ve yasal görevi budur. İsmail Küçükkaya'nın özel hayatının ihlal edilmesine müdahale etmeyerek görev suçu işlemiştir." Anayasa Mahkemesi'nin 25 Mart 2020 tarihli ve 2017/5809 sayılı kararının, "Demokratik Toplumda İfade Özgürlüğünün Önemi" başlıklı bölümü şöyle: "İfade özgürlüğü kişinin düşünce ve kanaatlerinden dolayı kınanamaması, bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelir.

Bu itibarla düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemdedir. Cumhurbaşkanına hakaret iddiasına gelince;İddianamede yazımdaki şu bölüm var: "Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul adayı Yıldırım ve AKP'liler Ekrem İmamoğlu İstanbul seçimini kazanınca, "aşklarını" kaybedince koro halinde ağlak ağlak haykırdılar; "Oylar çalındı"... "Ağlak" Türk Dil Kurumu'na göre "ağlamaklı" demektir.AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki tarafından siyaseten sık sık kullanılmaktadır asla hakaret sayılmaz. Anayasanın 8. Maddesine göre Erdoğan, "Cumhurbaşkanlığı Kabinesi"nin başıdır. Savunmamda diyeceğim ki; Eskiden icraatın başı "Başbakan" vardı ve "Başbakana Hakaret" suçu yoktu. Bugün icraatın başına "Cumhurbaşkanı" deniyor. Yazımda basın ve ifade özgürlüğü çerçevesinde cumhurbaşkanının icraatını eleştirdim ama asla hakaret etmedim. Erdoğan hükümetinin hazırladığı yeni, "İnsan Hakları Eylem Planı" ilkeleri ile Anayasa, yasalar ve Yargıtay içtihatları çerçevesinde beraatımı arz ve talep ederim. Madem, "İnsan Hakları Eylem Planı" hedefi var; Cumhurbaşkanı Erdoğan'a önerim; "Cumhurbaşkanına Hakaret" diye açılan 64 bin davadan şikâyetinizi çekiniz. 
 

 

orhan uğuroğlu ağlak ağlamaklı yeniçağ gazeteci mahkeme