Davadan Döneni Vurun

TAKİP ET

Rahmetli Başbuğ'un en tartışmalı sözlerinden biriydi: "Dâvâdan döneni vurun! Ben dönersem beni de vurun!" Bu söz her sorulduğunda genellikle tevil edildi

Rahmetli Başbuğ'un en tartışmalı sözlerinden biriydi: "Dâvâdan döneni vurun! Ben dönersem beni de vurun!" Bu söz her sorulduğunda genellikle tevil edildi. Ve -bence- bu tevil sözdeki ana unsurun ıskalanmasına sebebiyet verdi. Aslında sözü edilen vecize çok hayatî bir tespiti barındırıyordu. Peki, neydi bu tespit? Dâvâ, liderin de önündedir. Eğer bugünün devletlilerinin inandığı, ‘lider, eşittir dâvâ’, doğru olsaydı, kurucu lider söz konusu ifadeyi kullanmazdı. Kullanmazdı çünkü, ‘liderin dönmesi’nin kavramsal olarak karşılığı olmazdı. Dâvâ eşittir lider ise, lider nereye dönerse dâvâ da o olur. Bu sebeple Başbuğumuzun, sözü edilen ifadesini okuyan bir ülkücünün, halen lider ile davayı eşitlemesi, ya bir düşünce bozukluğuna düştüğüne, ya da muhatapların akıllarıyla alay ettiğine delalet eder. ***** Meselesi dâvâ olan, liderle dâvâyı eşitlemez. Eşitlerse, onun dâvâsının Alparslan Türkeş'in davasıyla uzaktan yakından ilgisinin olmadığını açıktır. Onun için ‘dâvâ’ deyip gezen devletlilerden beklenen, dâvâlarının ne olduğunu açıkça ortaya koymalarıdır. Şahsen, -en azından yönetim kademesindekilerin- dâvâlarının kişisel beklentileriyle mündemiç olduğuna inanıyorum. Vaktinde rahmetli Başbuğumuzun en küçük yanlışına(!) fikri sapma muamelesi çekenlerin, mevcut Genel Başkan'la sorunsuz çalışması, bu inancımı pekiştiriyor. Bu yüzden sorumu yineliyorum: Bir ülkücünün dâvâdan dönüp dönmediğinin kararını kim verecek? Dâvâdan dönmenin ölçütü nedir? Sahiden, dâvâmız neydi bizim?