Ekrem İmamoğlu: İstanbul'u Kazanan, Türkiye'yi Kazanır

TAKİP ET

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Haliç Kongre Merkezi Galata Salonu'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu Haliç Kongre Merkezi Galata Salonu’nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor.

"İstanbul'u bir kez daha savunmak için bir kez daha yola çıkıyorum. Refah içinde bir şehir oluşturmak için yola çıkıyorum, dünyanın tüm teknolojik yeniliklerine ev sahibi olmak için yola çıkıyorum. 2019'da olduğu gibi CHP'li yol arkadaşlarımla farklı partilere gönül veren kıymetli hemşerilerim İstanbullularla tekrar İstanbul ittifakını en güçlü şeklde kurmaya geliyorum" diyen İmamoğlu, gazetecilerin sorularını yanıtlarken önceki açıklamalarının aksine, "Ben adayım demedim yola çıkıyorum dedim" dedi. İmamoğlu'nun açıklamaları kafaları karıştırdı. 

İmamoğlu'nun konuşmasında öne çıkanlar şöyle:

"Yıllık TÜFE oranı TÜİK’in verilerine göre temmuz ayında yüzde 48. Gıda enflasyonu ise yüzde 60’ın üzerinde. Uzun zamandır gerçek enflasyona baktığımızda insanların 3 haneli enflasyonu yaşadığı bir gerçek. Seçim sonrasında temmuz ayında 30 yılın en yüksek aylık enflasyonunu yaşattılar. İktidar enflasyonla mücadele edemiyor. Bir acı şey de bu enflasyon canavarını bu iktidar yarattı. 14 mayıs seçimlerinden sonra geçen 3 ayda iktidar motorine yüzde 105 zam yaptı. Dana eti yüzde 107 zamlandı. Ukrayna’da enflasyon yıllık yüzde 11. Rusya’da ise yıllık yüzde 4’ün biraz üzerinde. Savaş içindeki Rusya’nın yıllık enflasyonunun 2 katını bir ayda yaşamış olduk.

Hükümet yetkilileri vatandaşları sık sık tasarrufa davet ederken kamu bankalarının reklam harcaması 2 milyar lira. Kamu bankalarının İstanbulumuza 4,5 yıldır tek kuruş krediyi İstanbul belediyesine vermediğinin altını çizelim.

Bu kadar vergi toplanan ülkede açlık, yoksulluk olmamalıdır. Eğer varsa bir paylaşım sorunu vardır. Zenginle yoksul arasındaki fark 8 katına çıktı.

"Bu kadar verginin toplandığı toplumda açlık olmamalıdır. Oluyorsa orada çok büyük bir israf adaletsizlik ve paylaşım sorunu vardır. İktidarın ekonomik tercihleri sonunda toplumun en zengin yüzde 20’lik kısmı toplam gelirden aldığı payın arttığını görüyoruz ve bu yıl bu yüzde 20’lik kesimin payının yüzde 48’e ulaştığını tespit ediyoruz. Buna karşı en yoksul yüzde 20’nin aldığı pay ise ne yazık ki yüzde 6’ya gerilemiş durumda. Yoksul ile zengin arasındaki fark tam 8 katına çıkmış durumda. Özetle bu iktidar zenginin cebini tıka basa doldururken halkımızı açlığa çaresizliğe mahkum etmeye devam ediyor.

"Siyasi hayatımın en önemli amacı vatandaşlarımızın bu çaresizlikten kurtulmasını sağlamaktır. Onlara yeni ufuklar sunmaktır. Bu mücadeleyi son 4.5 yılda İBB başkanı olarak verdim. Bu aynı zamanda bir demokrasi mücadelesiydi.

"Bugün kreşlerden kent lokantalarına öğrenci yurtlarından halk süt desteğine, anne kart uygulamasına kadar İBB’nin sosyal belediyeciliği ülkemizi sarmalayan yoksulluğa ve umutsuzluğa karşı verilen savaşın en önemli merkezi haline gelmiştir. Ülkemizin kültürel çölleşmesine karşı zengin tarihimizin sanatın yeniden yeşerdiği bir vaha halini aldı. Mayıs seçimlerinden sonra iktidarın muhalefeti topyekun tasfiye çabalarına en güçlü duruş, başta İBB olmak üzere ülkemizin metropollerinde gerçekleşecek. Öncelikle 31 Mart mahalli seçimlerinde tüm vatandaşlarımızın demokrasimizi yeniden yeşertmek ve şehirlerimize sahip çıkmak için beraber yol yürümeye davet ediyorum.

İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır. Ben bu sözü çok önemsiyorum. Yerel seçimlerde İstanbul’u kazanmak büyük bir kazanımdır. Eğer o kişi milletin tanıdığı o fırsatı iyi değerlendirirse bu başarı onu siyasette çok farklı noktaya taşır. Ben İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır sözünüğ farklı bir şekilde değerlendiriyorum. İstanbul’da 16 milyon vatandaşımızın eşit hissedarı olduğu bir anlayış olması gerekir. Bu Cumhuriyet esasıdır. 

4 yıl boyunca İstanbul’u hep birlikte dayanışmanın, birbirini seven ve sayan yurttaşların birlikte yaşadığı bir şehir yapmak ideali ile hareket ettik. Korunan doğası, tarihi ve canlı kültürü ile zengin hayatı olan bir şehir yaratmak için çalıştık. İstanbul, Türkiye’nin taşıyıcısı ve ufku olmuştur. İstanbul’un sorunlarını çözmek Türkiye’nin sorunlarını çözmektir.

Özellikle iktidarın teşvik ettiği sığınmacı ve göçmen akını kentimizi boğmaktadır. İnsanlarımız yüksek bir şikayet içindedir. Cumhur ittifakının icra ettiği ekonomi anlayışı seçim sonrası iyice fütursuz bir hal aldı. Mayıs 2024’te yapılacak yerel seçimler bu fütursuzluğa dur deme seçimleri olacaktır. İstanbul’u kazanmak Türkiye’yi kazanmak demektir. İstanbul’u güçlendirmek Türkiye’yi güçlendirmektir şiarıyla hareket ettik. İstanbul ve Türkiye’nin kaderleri mühürlüdür. Ben de kendimi İstanbul ile mühürlü kılıyorum. 16 milyon vatandaşımıza hizmet etmeyi tüm Türkiye’ye hizmet etmek olarak görüyorum. Devasa sorunları tek tek alt edip sorunların nasıl çözüleceğini gösterdik, göstermeye devam ediyoruz.

25 yıl sonra İstanbul’da oluşturduğumuz yeni yönetimle neler başardığımızı gösteriyoruz. Tıpkı Ankara gibi ittifakımızın olduğu diğer şehirlerde olduğu gibi. Ayrıştırıcı ve yoksullaştırıcı yönetime ihtiyaç olmadığını buradan gösteriyoruz. Ağaç ve yeşile düşman zihniyete karşı alternatif olduğumuzu gösteriyoruz. Halkımıza bu karanlık dönemde aydınlık bir gelecek yaşatıyoruz. Ben hayatım boyunca bir koltuğa değil sürekli bir misyona aday oldum. Bu misyon bugün Türkiye’de yeni bir siyaset yaşatma misyonudur.

Vatandaşın hayat kalitesini yeniden artırmak, insanlarımızın hayat güvenliğinin sağlanması için, deprem ve çevre için alınacak önlemler siyasal vizyonuzun ana kolonlarıdır. Cesur demokrasi cesur bir toplum ve cesur liderlerle mümkündür. Ben siyaseti sadece siyasi partilerden ibaret görmedim. Gücünü yerelden alan bir yönetici olarak siyaseti toplumla omuz omuza yapılan güçlü bir eylem olarak gördüm. Benim yolo arkadaşlarım emekçiler, kadınlar, emekliler ve yaratıcı zihinlerdir.

Sevgili yurttaşlarım; İBB’yi hep birlikte korumalıyız. İBB’nin iktidarın eline geçmesinin maliyetini hepimiz görmeliyiz. İBB’yi ele geçirmekten vazgeçmeyecekler. Bunu hep birlikte başardır. İstanbul’u yeniden kazanmak için bir araya gelmeliyiz. Tartışmaları bir kenara bırakıp bu mesleye odaklanmalıyız. Ben 2019 seçimlerindeki gibi partiler ötesi İstanbul ittifakını kurmak için elimden geleni yapacağım. Bunun partiler üstü bir mesele olarak anlaşılacağından eminim. Özellikle CHP’li yol arkadaşlarıma da seslenmek istiyorum. Mayıs 2023 seçimlerinde yaşadığım hayal kırıklığı beni ziyadesiyle üzdü. Bu hayal kırıklığının nedenlerinden biri de seçim yenilgisinin sorumluluğunun üstlenilmemesidir.

Yürüdüğüm ve ulaşmak istediğim menzil bu değişim ve dönüşümdür. Artık CHP seçim kaybedemez, kaybetmemeli. CHP ikinci parti olmakla övünemez. Asla durum idare edemez. CHP önderliğindeki siyasal muhalefetin seçim kazanması bir siyasal zorunluluktur. CHP bu bilinçle hareket etmelidir. Bu tarihi bir sorumluluktur. Sadece belediye başkanlıklarını değil belediye meclislerini de kazanmalıyız. Değişim sürecini bitirip herkes el birliğiyle çalışmak zorundadır. Bağımsızlık savaşı vermiş ve ülke kurmuş çok az parti vardır. CHP küçük iktidarın partisi olamaz, küçük iktidarlarla tatmin olamaz. İstanbul’da Tunceli’ye, Manisa’dan Sinop’a CHP’nin tertemiz kadroları görev almaya hazırdır. O kadrolar önlerinin açılmasını beklemektedirler. Değişim köklü bir kadro harekatıdır.

Değişim tabii ki kolay değildir ama bunu hep birlikte başarmak zorundayız. Eğer başaramazsak halkımızdaki hayal kırıklığının kalıcı hale gelmesi en büyük risktir. Bu risk yerel seçimlerinin kazanılması önündeki en büyük engeldir. Demokrasimizin karşı karşıya kaldığı en büyük tehlike milletimizdeki umutsuzluğuın kökleşmesidir. Bizim yaşanan hayal kırıklığını çok daha büyük bir arzuya dönüştürülmesi mümkündür. Bu dönüşüme en içerikli şekilde katkı sunmaya devam edeceğim.

İstanbul Dünya’nın en önemli merkezlerinden biridir. 3 imparatorluğun başkentliğini yapmış mukaddes bir şehirdir. İstanbul’a hizmet dünyaya hizmettir. İstanbul’a ihanet edilemez. Bu sadece Türkiye’ye değil dünyaya ihanettir. Ben belediye başkanı olarak yola çıktığımda en başarılı belediye başkanı olacağıma söz vermiştim. Şehrimizin yağmalanmasına, adaletsizliğe ve çevre katliamına karşı çıkmak için bir kez daha ola çıkıyorum. Katılımı ve ortaklaşa aklı merkeze almak için, dünyanın tüm teknolojilerine ev sahipliği yapmak için yola çıkıyorum. Kentine, oyuna sahip çıkan İstanbullular ile yeniden İstanbul ittifakını oluşturmak için yola çıkıyorum. İnanınız ki her şey çok güzel olacak.

"İstanbul’da oluşturduğumuz yeni yönetimle milletimize başka bir Türkiye ihtimalinin var olduğunu burada kanıtlıyoruz. Tıpkı ittifakımızın yönetimi altında olduğu diğer şehirlerde var olduğu gibi. Bu şehre ihanet ederek hepimizin ortak evini gri bir beton yığınına çeviren rantçı ayrıştırıcı yoksullaştırıcı bu yönetime bu büyük milletin asla mecbur olmadığını buradan gösteriyoruz. Halkın kendi şehrine sahip çıkmasını dahi tehdit olarak kabule den, ağaç ve yeşil görünce  rahatsız olan u zihniyete karşı gerçek bir alternatifi olduğumuzu gösteriyoruz. Halkımıza bu karanlık dönemde başka bir geleceği yaşatıyoruz. Bizi çeşitli mecralardan izleyen vatandaşlarımın bana kulak kabartmasını istirham ediyorum. Ben hayatım boyunca bir koltuğa değil bir misyona  aday oldum, bugün bu misyon Türkiye’nin eni bir siyaset ve  yönetim anlayışına kavuşturulması misyonudur. Bu topraklarda cesur bir demokrasinin adaletin bölgemize ve dünyaya ilham kaynağı olacak özgürlüklerin hukukun üstünlüğünün ve güçlü bir devletin yeniden tesisi benim öncelikli hedefimdir.

"Cesur demokrasi cesur bir toplum ve cesur liderlerle mümkün olabilir. Ben hayatımın hiçbir döneminde siyaseti sadece ve sadece siyasi partilerden ibaret görmedim. Siyasi partiler demokratik hayatın vazgeçilmez hayat önemli organlarıdır. Ama gücünü yerelden alan bir yönetici olarak siyaseti hep toplumla omuz omuza yapılan dönüştürücü bir eylem olarak algıladım. O nedenle geçmişte olduğu gibi bundan sonraki yolculukta da benim yol arkadaşlarım gençler ve kadınlardır.

"İzin verirseniz bu vesileyle Türkiye'nin yönetiminden yoksulluktan demokrasimizin ölüme terk edilmesinden özgürlüklerimizin elimizden alınmasından emeğin sömürülmesinden kültür hayatımızın çölleşmesinden, gençlerimizin ustalarımızın ülkelerini terk etmesinden isyan eden kime oy verdiğine bakmaksızın tüm yurttaşlarıma buradan seslenmek istiyorum; İBB’yi hep birlikte korumalıyız. İBB’nin bu iktidarın eline geçmesinin maliyetinin idrakına hep birlikte varmalıyız.

Aramızdaki tartışmaları bir kenara bırakıp milletçe bu sürece odaklanmalıyız. Bu büyük başarı için parti ayrımı yapmadan beraberce hareket etmemiz gerekiyor. Ben 2019 seçimlerindeki gibi partiler ötesi İstanbul ittifakını kurmak için elimden geleni yapacağım.

Özellikle CHP’li yol arkadaşlarıma da seslenmek istiyorum; mayıs 2023 seçimlerinde yaşadığımız hayal kırıklığı ifade ediyorum ki beni çok derinden üzmüştür. Ben bunu birçok vesile ile de dile getirdim. Halkımızdan bu seçim mağlubiyetinden dolayı özür diledim. Bu hayal kırıklığının nedenlerinden biri de unutmayalım ki yenilginin sorumluluğunu üstlenme, gerçekle yüzleşme konusunda gerekli duyarlılığın gösterilmemesidir, gösterilememesidir. 28 Mayıs gecesinden başlayarak ortaya konan tavır partililerimizi seçmenlerimizi anlamak ve hissetme kaygısından ne yazık ki maalesef ki çok uzaktır.Ben bu mağlubiyetin partimizde köklü ve kapsayıcı bir tazenle sürecinin başlamasına vesile olduğunu da görüyorum.

Artık CHP seçim kaybedemez kaybetmemeli CHP ikinci parti olmakla övünemez övünmemeli asla durum idare edemez etmemeli. CHP önderliğindeki toplumsal ve siyasal muhalefetin aynı zamanda yerel seçimleri kazanması da bir zorunluluktur. CHP’liler bu yüksek kazanma arzusu azmi ve bilinciyle hareket etmek mecburiyetindedir. Bu tarihi bir sorumluluktur. Önümüzdeki seçimlerde sadece belediye başkanlıkları değil belediye meclislerini de hep beraber kazanmalıyız. Bunun için bütün örgütümüz belediye başkanlarıyla birlikte bu değişim ve dönüşüm sürecini en güçlü şekilde tamamlayıp uyum içinde çalışmak zorundadır. Unutmayınız ki dünyada bağımsızlık savaşı örgütlemiş, ülke kurmuş çok az pati vardır. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk aynı zamanda ilk genel başkanımızdır. CHP küçük iktidarların partisi olamaz. CHP küçük iktidarla tatmin asla olamaz. Bu alışkanlık sona ermelidir.

İstanbul’dan Tunceli’ye Edirne’den Diyarbakır’a CHP’nin geçmişi tertemiz kadroları parti emekçileri görevleri almaya hazırdır. CHP tarihini çok iyi bilen bu kadrolar yeniden bir tarih yazmak için önlerinin açılmasını beklemektedirler. Değişim dönüşüm aynı zamanda unutmayalım ki köklü bir kadro harekatıdır. Bu kadro hareketi genel başkandan yönetime, üye yapısından parti seçimlerine kadar pek çok hususu kapsamaktadır. Şunu ifade etmeme müsaade edin. Yenilenme dönüşüm tabii ki kolay değildir ama bunu hep birlikte gerçekleştirmek zorundayız. Bu dönüşümü başaramadığımız takdirde milletimizin seçim sonrası oluşan hayal kırıklığının kalıcı hale gelmesi en önemli risktir. Bu risk önümüzdeki yerel seçimlerin kazanılmasında ne yazık ki çok büyük bir engeldir. Şunu açık seçik ve net olarak görmemiz gerekiyor demokrasimizin esas olarak karşı karşıya bulunduğu en önemli tehlike milletimizin umutsuzluğu ve beklentisizliğinin kökleşmesi ve de yapısallaşmasıdır. Bu çok büyük bir tehdittir. Halbuki bizim yaşanan hayal kırıklığını çok daha büyük bir arzuya çevirmemiz inanın hiç de zor değil. Ben buradan sesleniyorum ben partimin bir evladı olarak bu dönüşüme en içerikli ve en etkin bir şekilde katkı sunmaya var gücümle devam edeceğim.

İstanbul’a hizmet gerçekten dünyaya hizmettir. İstanbul’a ihanet edilemez. Çünkü bu sadece Türkiye’ye değil insanlığa ihanet olur. Ben İBB başkanı olarak ilk yola çıktığımda tüm halkımıza bu mukaddes şehrin en başarılı belediye başkanı olacağıma söz verdim. Bu sözümü tutmaya devam edeceğim. Sözlerime son verirken, İstanbul'u bir kez daha savunmak için bir kez daha yola çıkıyorum. Refah içinde bir şehir oluşturmak için yola çıkıyorum, dünyanın tüm teknolojik yeniliklerine ev sahibi olmak için yola çıkıyorum. 2019'da olduğu gibi CHP'li yol arkadaşlarımla farklı partilere gönül veren kıymetli hemşerilerim İstanbullularla tekrar İstanbul ittifakını en güçlü şeklde kurmaya geliyorum."

Soru: Barış Yarkadaş’ın iddiası

Genel başkanımızdan böyle bir tekil kitle hele hele bir mesajlaşmamız olmadı. Çok saygı ve sevgi çerçevesinde mesajlaşmalarımız oldu. Bu bağlamda böyle bir mesajlaşmamız yoktur. Tabii kaynağınızın güvenilirliğini ve doğruluğunu nasıl test ettiniz bilmiyorum ama böyle bir mesajlaşmanın olmadığının altını çizeyim.

Soru: İstanbul’u kazanmakla birlikte meclis çoğunluğunu kazanmaya değindiniz. İstanbul’da bazı bıçak sırtı görünen ilçeler vardı. Daha önceki seçimlerde o ilçelerde doğru aday çıkarılmadığına dönük eleştiriler vardı. Bu seçimde ilçelerde aday belirleme konusunda nasıl bir ‘rasyonel’ yol  izlenir? Siz bu yol izlemede en başta siz mi olacaksınız, o rasyonel yol nedir?

İstanbul’un parti içi karar alma mekanizmaları süreciyle ilgili tabii ki burada yorum yapmam doğru olmaz. İstanbul’un 39 ilçesinin çok sağlıklı röntgeni, demografik içeriği, hangi ihtiyaçlarının nasıl çözümlerle insanlarını mutlu edeceği noktasında bizim yönetimimizin planlama gruplarımızın elinde tuttuğu veriler ve çalışmaların başka bir kurumda olduğunu düşünmüyorum."

"2024'te Rakibim Kim Biliyorum"

Özel bir İstanbul’u var edebileceğimizi, bu İstanbul’la da temsili en güçlü Türkiye’yi var edebileceğimizi görüyorum. Bu bakış açımızda kişisel olarak nerede olmalıyım sorusu asla yok. Bütün bunlar zaman içerisinde konuşulacak işlerdir. Ama evet risk alıyorum, Çok cesur bir kararın var olması gerektiğini de biliyorum. 2024’te rakibimin kim olduğunu da biliyorum.

Ekrem İmamoğlu İstanbul Adaylık