Emniyette Menzil Kavgası

TAKİP ET

Kolluk kuvveti denilince akla gelen ve kentlerimizin büyük çoğunluğunun güvenliğini sağlayan Emniyet teşkilatımız son dönemde büyük bir 'çete' kavgasının içine girdi

Kolluk kuvveti denilince akla gelen ve kentlerimizin büyük çoğunluğunun güvenliğini sağlayan Emniyet teşkilatımız son dönemde büyük bir “çete” kavgasının içine girdi.

FETÖ’den sonra Menzil

Kuruluş felsefesi bakımından memurları; herhangi grup, örgüt, parti, dernek gibi topluluklarının içinden bizatihi oluşmaması gereken Emniyet müdürlüğü personeli, maalesef son yıllarda bu durumdan uzaklaştı. 17-25 Aralık sürecine kadar AKP hükümetinin açıktan kadro verdiği FETÖ üyeleri, emniyete bir bir yerleştirildi. 

Gerek 17-25 Aralık olayları gerekse 15 Temmuz gecesinden sonra emniyet başta olmak üzere bütün devlet kurumlarından sıkı bir temizlik hareketi başladı. Temizlik devam ederken daha önceden çok az sayıda olmasına rağmen özellikle 15 Temmuzdan itibaren sayı bakımından anormal artış gösteren tarikatlar oluşmaya başladı. Kuşkusuz en büyük hedefleri FETÖ’den boşalan koltuklara oturmaktı. Nihayet öyle de oldu. Şu an ki EGM yapısına baktığımızda en büyük oluşumun “Menzil Tarikatı” olduğunu görüyoruz. 

Çete İçinde Kavga

Sayısı son yıllarca iyice artan tarikat, Adıyaman’da Semerkand, Eskişehir’de ise Buhara adıyla iki kola ayrılmış durumda. Geçtiğimiz Temmuz ayında, Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya’nın görevden alınıp yerine Mehmet Aktaş’ın getirilmesi, bu durumu iyice ayyuka çıkardı. Aktaş’ın göreve gelmesinden itibaren en büyük belirti ise, 50’ye yakın ilde emniyet müdürlerinin değişmesiydi. 

Geçtiğimiz hafta itibariyle de 123 tane 1.Sınıf Emniyet müdürünün terfisi ve 20 tane polis okulu müdürünün değişmesi işi kırılma noktasına getirdi. Bu üç atamanın sonuçlarına baktığımızda ise “Menzil tarikatı” referansının çoğunlukta olduğunu görüyoruz. Sorun ise bundan sonra başlıyor. 

İki kola ayrılan tarikatta, atamaların yapılırken Semerkand grubunun taleplerinin kabul edilip, Buhara grubunun taleplerine dönülmemesi bu iki grubu karşı karşıya getirdi. Bunun sonucunda ise sözde dini cemaatlerin sadece birbirleriyle değil, kendi içlerinde dahi kavgaya tutuşmasın sağladı. 

Bu kanser benzeri oluşum ise, sadece emniyette değil, devletin tüm kadrolarında herhangi bir cemiyetten uzak, görevini anayasal düzenden alan, Atatürkçü, liyakatlı memurlara ihtiyacımız olduğunu gözler önüne seriyor. Şu anki durum ise devlet kadroların güvenliği ve milletimizin bekasına ağır tehdit oluşturmaya devam ediyor.