Erdoğan'a Oy Vermemek İçin 66 Sebep: 49-CAATSA Yaptırımları ve F-35 Krizi

TAKİP ET

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a oy vermemek için sebepleri sizin için derliyoruz.

Hala Cumhurbaşkanlığı görevini yürüten AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 20 yılı aşkın iktidarında birçok skandal yaşandı. 

Şüphesiz bu skandalların her biri başlı başına AKP Genel Başkanı Erdoğan'a oy vermeme sebebi. 

TamgaTürk, 14 Mayıs'ta yapılması planlanan seçimlere 66 gün kala seçim süreci boyunca her gün AKP Genel Başkanı Erdoğan'a neden oy verilmemesi gerektiğine ilişkin bir seri başlattı.

Erdoğan'a Oy Vermemek İçin 66 Sebep: 47-Satılan Milli Varlığımız

Erdoğan'a Oy Vermemek İçin 66 Sebep: 48-Türk Askerlerinin Başına Çuval Geçirilmesi

Bu sebeplerin arasında en stratejik olanlarından biri de Hava Kuvvetlerimizin F-35'ten mahrum kalması ve Türkiye'nin CAATSA yaptırımlarına dahil edilmesi oldu. AKP ve Erdoğan'ın başarısız dış politikası yüzünden Türkiye'de "stealth" teknolojisinde Batı'daki partnerlerinin gerisinde kaldı ve uluslararası kamuoyunda prestij kaybı yaşadı. 

Peki ne oldu da Türkiye bu duruma düştü?

Türkiye-ABD İlişkilerinde F-35 ve CAATSA Krizinin Kronolojisi

Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ilişkiler, 1952 yılında Türkiye'nin NATO'ya katılmasıyla başladı. İki ülke, Soğuk Savaş döneminde yakın bir askeri işbirliği yaptı. Türkiye, ABD'nin Avrupa, Akdeniz ve Orta Doğu'daki çıkarlarına hizmet eden bölgesel güvenlik mimarisinin temel taşı olarak görüldü.

2002: F-35 Anlaşması İmzalandı

Türkiye, ABD'nin liderliğindeki çok uluslu F-35 savaş uçağı programının ortaklarından biriydi. Türkiye, 2002 yılında programın geliştirme aşamasına katıldı ve 100 adet F-35 siparişi verdi. Türkiye ayrıca F-35'lerin bazı parçalarını üretmek için de anlaşmalar imzaladı. Bu anlaşmayla birlikte Türkiye havadaki üstünlüğünü bölgedeki diğer tehditlere kabull ettirebilecek ve önemli bir teknoloji transferini gerçekleştirmiş olacaktı. 

2003 ve Irak İşgali

Ancak 2000'li yıllarda Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerde çatlaklar oluşmaya başladı. Türkiye, 2003 yılında ABD'nin Irak İşgali''ne katılmayı reddetti. Bu karar, ABD'nin Türkiye'ye güvenini sarsarken, Türkiye'nin de ABD'nin bölgesel politikalarına mesafeli durmasına neden oldu.

AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetiminde alınan Türkiye'nin bu karar, Türkiye'nin bağımsız bir dış politika izlemesi gerektiğini ve Türkiye'nin ilişkilerinin siyasal İslam anlayışıyla benimsediğini ilan etti.

Suriye İç Savaşı

Türkiye ile ABD arasındaki ilişkileri daha da bozan bir diğer faktör ise Suriye İç Savaşı oldu. Bu savaşta Türkiye ve ABD farklı tutumlar sergiledi. Türkiye, Esad rejimine karşı muhalif gruplara destek verdi ve Suriye'de demokratik bir geçiş süreci istedi. ABD ise Esad rejimine karşı sınırlı bir askeri müdahalede bulundu ve IŞİD'e karşı hava saldırıları düzenledi.

Türkiye ile ABD arasındaki en büyük fark ise Suriye'deki Kürtçü teröristlere bakışta ortaya çıktı. Türkiye, Suriye'deki Kürtçü teröristleri PKK'nın uzantısı olarak gördü ve onlara karşı askeri operasyonlar düzenledi. ABD ise, ittifak hukukunu bozarak Suriye'deki Kürtçü teröristleri IŞİD'e karşı en etkili güç olarak gördü ve onlara silah ve eğitim desteği verdi.

Bu farklılıklar, Türkiye ile ABD arasında güven bunalımına neden oldu. Türkiye, haklı olarak, ABD'nin Suriye'deki Kürtçü teröristlere desteğini terörizme destek olarak algıladı ve ABD'yi ikiyüzlülükle suçladı. AKP'nin beceriksiz ve güven vermeyen söylemleri nedeniyle tüm dünya Kürtçüleri "özgürlük gerillaları" olarak gördü ve Türkiye'yi Şeriatçı terör örgütü IŞİD'e destek vermekle suçladı. Kahraman Mehmetçik Şeriatçı teröristlere karşı defalarca kez başarılı operasyon gerçekleştirse de, sahada kazanılan masadas kaybedildi.

 ABD ise Türkiye'nin Suriye'deki Kürtçü teröristlere operasyon düzenlemesini istikrarsızlık yaratmak olarak gördü ve Türkiye'yi NATO müttefikliğine uygun davranmamakla eleştirdi.

Peki bu güven bunalımı neyle sonuçlandı?

CAATSA Yaptırımlarına Dahil Edilen İlk NATO Üyesi: Türkiye

Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerdeki krizin en görünür yansımalarından biri ise F-35 programından çıkarma ve CAATSA yaptırımaları oldu. Bu kriz, şöyle gelişti:

- 2017: Türkiye, Rusya'dan S-400 hava savunma sistemleri satın alma kararı aldı. Bu karar, ABD ile ilişkileri bozdu. ABD, S-400'lerin NATO sistemleriyle uyumsuz olduğunu ve F-35'lerin gizliliğini tehlikeye attığını savundu. ABD, Türkiye'ye S-400'leri iptal etmesi veya başka bir seçenek bulması için baskı yaptı.

Erdoğan'ın Diktatör Putin'le Oynadığı Kirli Oyun

Türkiye ile İşgalci Rusya arasındaki ilişkiler, son yıllarda hem çatışma hem de işbirliği içeren karmaşık bir seyir izledi. İki ülke, Suriye İç Savaşı'nda karşıt tarafları desteklerken, aynı zamanda enerji, ticaret ve savunma alanlarında yakınlaştı. Bu, Türkiye'nin Suriye üzerindeki politikasına derin bir darbe vururken, iki otoriter liderin yakınlaşmasından istifade eden Kürtçü teröristlerin eli giderek güçlenmeye başladı.

Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin dönüm noktalarından biri, 2015 yılında Türk jetlerinin Suriye sınırında bir Rus savaş uçağını düşürmesi oldu. Bu olay, iki ülke arasında diplomatik ve ekonomik krize neden oldu. İşgalci Rusya, Türkiye'ye yaptırımlar uyguladı ve ilişkileri askıya aldı.

Faşist Kremlin Rejiminin yaptırımları sonucunda Türkiye ekonomide çok stresli zamanlar yaşadı. Ülkeye sıcak para girişini yalnızca turizm sektörü üzerinde kurgulayan beceriksiz AKP yönetimi, enerjide de "B Planı" olmayınca iflas etme noktasına geldi. Kur sıçramaları ve ekstra vergilerle AKP'nin hatasını yine Türk milleti ödedi.

AKP, işgalci Rusya ile arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için 2016 yılında bir adım attı. AKP Genel Başkanı Erdoğan, eli kanlı Rus diktatörü Putin'e mektup göndererek özür diledi. Ancak aynı yılın sonunda ise Ankara'da işgalci Rusya'nın Büyükelçisi Andrey Karlov, canlı yayındayken bir suikast sonucu öldürüldü. Bu olay, iki ülke arasındaki ilişkileri daha da gerginleştirdi.

Ancak Türkiye ile işgalci Rusya arasındaki ilişkilerin yeniden canlanması için 2016 yılında bir başka olay da yaşandı. 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye, AKP döneminde ordu içinde palazlanan Fethullahçı teröristlerin darbe girişimine maruz kaldı. Bu girişim, Türkiye'nin ABD ve Batı ile ilişkilerini bozarken, işgalci Rusya ile yakınlaşmasına neden oldu.

Türkiye ile işgalci Rusya arasındaki yakınlaşmanın en önemli alanlarından biri savunma oldu. Türkiye, 2017 yılında Rusya'dan S-400 hava savunma sistemleri satın alma kararı aldı. Bu karar, Türkiye'nin NATO müttefiki olan ABD ile ilişkilerini bozdu. ABD, S-400'lerin NATO sistemleriyle uyumsuz olduğunu ve F-35'lerin gizliliğini tehlikeye attığını savundu. ABD, Türkiye'ye S-400'leri iptal etmesi veya başka bir seçenek bulması için baskı yaptı.

Türkiye ise S-400'leri ihtiyacı olduğunu ve egemenlik hakkını kullandığını belirtti. Türkiye, S-400'lerin F-35'lerle bir sorun yaratmayacağını ve iki sistemin birbirinden bağımsız çalışacağını iddia etti.

2017 ve Sonrası

- 2018: Türkiye, ilk S-400 teslimatını Rusya'dan aldı. ABD, Türkiye'yi uyardı ve F-35 programından çıkarmakla tehdit etti.

- 2019: Türkiye, ikinci S-400 teslimatını Rusya'dan aldı. ABD, Türkiye'yi F-35 programından resmen çıkardığını duyurdu. ABD, Türkiye'ye teslim edilmeyen dört adet F-35'i başka ülkelere sattı. Ayrıca Türkiye'nin F-35 parça üretimine de son verdi.

- 2020: Türkiye, S-400'leri test etti. ABD, CAATSA adlı yasayı devreye soktu. CAATSA, ABD'nin düşman olarak gördüğü ülkelere silah satan veya alan ülkelere yaptırım uygulamasını öngören bir yasa. ABD, CAATSA kapsamında Türkiye'ye yaptırım uygulanacağını açıkladı. Yaptırımların hedefi Savunma Sanayii Başkanlığı oldu. Bu kurumun ABD'deki varlıkları donduruldu ve ABD vatandaşları veya kurumları ile iş yapması yasaklandı.

- 2021: Türkiye, F-35 programından çıkarılmasını haksız ve hukuka aykırı olarak nitelendirdi. Türkiye, ödediği paraların iadesini ve zararlarının tazminini talep etti. Türkiye ayrıca kendi yerli savaş uçağı projesini geliştirmeye başladığını açıkladı.

Yalnızca F-35'leri Kaybetmedik

Türkiye, F-35’lerin sunduğu gelişmiş teknoloji ve gizlilik avantajından mahrum kaldı. Bu da Türkiye’nin hava savunma kabiliyetinin zayıflamasına sebep oldu.

Türkiye, F-35 programından çıkarılması nedeniyle ödediği paraların ve yaptığı yatırımların bir kısmını kaybetti. Ayrıca Türkiye’nin F-35 parça üretimi yapması da durduruldu. Bu da Türkiye’nin savunma sanayisine ekonomik zarar verdi.

Türkiye, F-35 programından çıkarılmasıyla ABD ve NATO müttefikleriyle askeri işbirliğinde bir kopma yaşadı. Bu da Türkiye’nin bölgesel güvenlik mimarisindeki rolünü sorgulattı.

Türkiye, F-35 programından çıkarılması sonrasında kendi yerli savaş uçağı projesini geliştirmeye başladı. Ancak bu proje henüz tamamlanmadı ve ne kadar başarılı olacağı belli değil. Bu da Türkiye’nin hava gücünü belirsizliğe soktu.

Sonuç Yerine

Türkiye-ABD ilişkilerinde F-35 programından çıkarma ve CAATSA yaptırımalarının arka planında Irak ve Suriye savaşları gibi önemli faktörler yer aldı. Bu savaşlar, Türkiye'nin bölgesel güvenlik algısını değiştirerek pek çok kez ABD ile anlaşmazlığa neden oldu.

Türkiye, 1952 yılından bu yana NATO üyesi olan bir ülke olarak ABD ile askeri işbirliği yapmaya alışkındı. Ancak son yıllarda AKP ve Erdoğan yönetiminde Türkiye 

kendi bağımsız dış politikasını izlemeye çalıştı. Bu da Türkiye'yi ABD'nin öncelikleriyle çelişen kararlar almaya itti.

Türkiye'nin F-35 programından çıkarılması ve CAATSA yaptırımlarına tabi tutulması, Türkiye-ABD ilişkilerindeki krizin en görünür yansımalarından biri oldu. Bu kriz, Türkiye'nin savunma sanayisini ve bölgesel güvenliğini etkiledi.

Türkiye ve ABD arasında ilişkileri düzeltmek için yeni bir girişim başladı. Türkiye ve ABD dışişleri bakanlıkları, 4 Nisan 2022 günü yaptıkları ortak açıklamayla ikili ilişkilerde Stratejik Mekanizma döneminin başladığını duyurdu. 

Stratejik Mekanizmanın başarılı olup olmayacağı henüz belli değil. Türkiye ve ABD arasında hala çözümlenmesi gereken pek çok sorun var. Bunların başında S-400'ler, F-35'ler, CAATSA yaptırımları, Suriye'deki Kürt gruplar, Doğu Akdeniz'deki enerji kaynakları ve insan hakları konuları geliyor.

Türkiye ve ABD arasındaki ilişkilerin geleceği, bu sorunların nasıl ele alınacağına bağlı olacak. Türkiye ve ABD, ortak çıkarlarına uygun bir işbirliği bulabilecek mi? Yoksa farklılıkları daha da derinleşecek mi? Bu soruların cevabını zaman gösterecek.

Erdoğana Oy Vermemek İçin 66 Sebep NATO ABD Rusya s 400 s400 f-35 f-35ler CAATSA suriye ırak