Erdoğan'a Oy Vermemek İçin 66 Sebep: 50-AKP Genel Başkanı'nın Faiz İnadı

TAKİP ET

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a oy vermemek için sebepleri sizin için derliyoruz.

Hala Cumhurbaşkanlığı görevini yürüten AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 20 yılı aşkın iktidarında birçok skandal yaşandı. 

Şüphesiz bu skandalların her biri başlı başına AKP Genel Başkanı Erdoğan'a oy vermeme sebebi. 

TamgaTürk, 14 Mayıs'ta yapılması planlanan seçimlere 66 gün kala seçim süreci boyunca her gün AKP Genel Başkanı Erdoğan'a neden oy verilmemesi gerektiğine ilişkin bir seri başlattı.

Erdoğan'a Oy Vermemek İçin 66 Sebep: 48-Türk Askerlerinin Başına Çuval Geçirilmesi

Erdoğan'a Oy Vermemek İçin 66 Sebep: 49-CAATSA Yaptırımları ve F-35 Krizi

Bu sebepler arasında Türk milletine en çok zararı olanlardan biri de AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın faiz inadı oldu. "Faiz sebep, enflasyon sonuç" politikası sebebiyle TCMB faiz indirimine gitti ve Türk Lirası döviz karşısında gün geçtikçe zayıfladı. Tüm bunlara ek olarak bankalar tüketicilere kredi veremez hale geldi ve enflasyon yükselmeye devam etti.

Politika Faizi Nedir?

Politika faizi, Merkez Bankası’nın bankalara kullandırdığı kısa vadeli borçlanma faizidir. Politika faizi, piyasadaki para arzını ve talebini etkileyerek enflasyonu ve kuru belirler. Merkez Bankası, politika faizini artırarak veya azaltarak para politikasını sıkılaştırabilir veya gevşetebilir.

Reel faiz oranı ise politika faizinden enflasyon oranının çıkarılmasıyla hesaplanır. Reel faiz oranı, paranın satın alma gücünü ve yatırım kararlarını etkiler. Reel faiz oranı yüksekse, tasarruf yapmak cazip hale gelir ve yatırım maliyeti artar. Reel faiz oranı düşükse, tasarruf yapmak cazip olmaz ve yatırım maliyeti düşer.

AKP'nin son 5 yılında politika faizi ile reel faiz oranı arasındaki makas iyice açıldı. Bu da piyasalarda dengesizliğe, döviz kurlarının yükselmesine ve cari açığın artmasına sebep oldu.

Peki bugünlere nasıl gelindi?

AKP ve Faiz Oranları Arasındaki Toksik İlişki

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana izlediği faiz politikası, ekonomik krizler, yüksek enflasyon ve TL’nin değer kaybıyla sonuçlandı. AKP’nin ilk yıllarında Kemal Derviş'in programına paralel bir ekonomi politikası izlendi. Bu dönemde Merkez Bankası’na bağımsızlık verildi, kamu maliyesinde reformlara gidildi ve piyasaya yön veren bağımsız kurumlar kuruldu. Bu reformların etkisiyle Türkiye ekonomisinde ciddi bir zıplama oldu ve bu, 2008 yılında yaşanan küresel ekonomik krize dek devam etti.

Ancak 2008 sonrası dönemde gelişmiş ülke merkez bankalarının parasal genişlemeye gitmesi, Türkiye’ye sıcak para akışını artırdı. Bu da Türkiye’nin ulusal tasarruf oranında düşme, kronikleşen işsizlik ve sanayisizleşme gibi sorunlarla karşı karşıya kalmasına yol açtı. Ayrıca bu dönemde AKP’nin faiz politikasında değişimler yaşandı. AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, faizin enflasyonu artırdığını savunarak düşük faiz politikasını savundu. Erdoğan’ın bu görüşüne göre faiz, İslam dininin kuralına göre "nas" olarak tanımlanan bir sömürü aracıydı.

Türkiye'de Son 10 Yılın Politika Faizi Oranları

Erdoğan’ın bu görüşüne karşı çıkanlar ise faizin enflasyonu düşürdüğünü ve TL’nin değerini koruduğunu savundu. Bu görüşe göre Merkez Bankası’nın bağımsızlığı önemliydi ve faiz indirimleri yapılması enflasyonun yükselmesine ve TL’nin değer kaybetmesine neden olacaktı. Son beş yılda TL, gelişmekte olan para birimleri arasında en çok değer kaybedenlerden biri oldu. Bu durum da Türkiye’nin borçlanma maliyetlerini artırarak bütçe açığını büyüttü.

Erdoğan'a Bağlı Merkez Bankası

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanlığının ikinci döneminde sürekli olarak yüksek faizin enflasyonun yükselmesine neden olduğunu ve büyümeyi olumsuz etkileyeceğini iddia etti.

Ekonomist olduğunu iddia eden ancak bu konuda herhangi bir somut adım atamayan Erdoğan, sırf bu inadı yüzünden Merkez Bankası’na faizlerin düşük tutulması konusunda baskı uyguladı.

"Nas" Mevzusu

Erdoğan, faizi İslam dininin kuralına göre "nas" olarak tanımlanan bir sömürü aracı olarak gördü. Ancak nedense 20 Aralık 2021 tarihine kadar bu İslami kuralın uygulanmaması ve şu anda da yüzde 9 olan faiz oranı Erdoğan'ın ekonomi bilimini anlama becerilerini gözler önüne serdi.  Erdoğan'ın inadı sebebiyle Merkez Bankası’nın bağımsızlığına gölge düştü.

Siyasi Kaygılar

Erdoğan’ın Merkez Bankası’na müdahalesinin bir diğer nedeni ise siyasi kaygılar. Erdoğan, seçmen kitlesini kaybetmemek için ekonomik büyümeyi ve kredi genişlemesini destekledi. Bu da faizlerin düşük olmasını gerektirdi. 

Erdoğan, ayrıca döviz kurundaki dalgalanmaları önlemek için de Merkez Bankası’nın rezervlerini kullanarak piyasaya müdahale etmesini istedi. Ancak bu politikaların sonucunda enflasyon yükseldi, TL değer kaybetti ve bütçe açığı büyüdü.

Son 4 Yılda 4 Farklı Merkez Bankası Başkanı

Erdoğan’ın Merkez Bankası’na müdahalesinin bir sonucu da kurum içindeki istikrarsızlık. Erdoğan, 2019 yılından bu yana dört farklı Merkez Bankası başkanı atadı. Bu da piyasalarda güven kaybına ve belirsizliğe yol açtı1. Son olarak Kasım 2020’de Naci Ağbal’ı Merkez Bankası başkanı olarak atayan Erdoğan, Mart 2021’de onu görevden alarak yerine Şahap Kavcıoğlu’nu getirdi. Bu değişiklik, Ağbal’ın faizleri artırarak enflasyonla mücadele etmesinden sonra geldi. 

Politika Faizi'ne Kimse İnanmıyor

Türkiye’de 2023 Mart ayında politika faizi yüzde 8,5 olarak kaydedilieken, aynı ayda enflasyon oranı yüzde 50,1 olarak açıklandı. Bu durumda reel faiz oranı eksi yüzde 41,1 olarak kaydedilirken, Türkiye’nin reel faiz oranının eksi seviyelerde olduğunu gösterdi. 

Reel faiz oranının bu kadar düşük olması, Türkiye’de tasarruf yapmanın cazip olmadığını ve paranın değer kaybettiğinin en açık kanıtı niteliğinde. Ayrıca reel faiz oranının düşük olması, yabancı yatırımcıların Türkiye’ye olan ilgisini azalttı ve döviz talebini artırdı. Bu da TL’nin döviz karşısında değer kaybetmesine ve kurun yükselmesine neden oldu.

Reel faiz oranının düşük olması, bankaların kredi vermelerini de zorlaştırır. Çünkü bankalar, kredi verdikleri zaman enflasyonun etkisiyle geri alacakları paranın değerinin düştüğünü bilirler. Bu nedenle bankalar, kredi vermekten kaçınır veya kredi faizlerini yükseltirler. Bu da ekonomik büyümeyi ve istihdamı olumsuz etkiler.

 

 

Erdoğana Oy Vermemek İçin 66 Sebep politika faizi merkez bankası TCMB reel faiz enflasyon döviz