Ergene Nehri'ndeki Kirliliğin Araştırılmasına AKP ve MHP'den Ret
CHP Ergene Nehri'ndeki kirliliğin nedenleri ve canlı yaşamına etkilerinin araştırılmasını önerdi. Ancak önerge AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.
CHP, sanayi atıkları ve gübreleme gibi sebeplerle halk sağlığını tehdit edecek duruma gelen Ergene Nehri'ndeki kirliliğin araştırılması için önerge verdi ancak önerge AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.
Nehirden su değil zehir aktığını söyleyen TBMM Çevre Komisyonu Üyesi ve CHP Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu, “Sanayi atıklarının yanında zirai ilaçlama, gübreleme ve evsel atıkların da karıştığı Ergene Nehri artık halk sağlığı ve gıda güvenliği sorunu hâline gelmiştir. Bir zamanlar havası ve bereketiyle ünlü Ergene Ovası artık sürekli kirlilik ve çaresi olmayan hastalıklarla gündeme gelmektedir. Yirmi yıllık AKP hükûmetlerinin 8 çevre bakanının temizlemeyi başaramadığı, Trakya'nın hayat damarları olan Ergene Nehri'ne neden hâlâ zehir akmaya devam ediyor” diyerek AKP'ye tepki gösterdi.
Suyun görünümüne rağmen AKP'li yöneticilerin 'içilebilir' dediğini hatırlatan Gündoğdu, “Ergene'ye zehir akmaya devam ediyor, balık adamlar dahi giremiyor, bölgede kanser vakaları rekor düzeyde artmış ve siz ‘Artık Ergene içilebilir’ diyorsunuz. Temizlediğiniz Ergene'nin suyu bu. Bir bakın bakalım şöyle, bir bakın, içilebilir nitelikte olduğunu gösteren bir kanıt var mı burada? Maalesef, yok” dedi.
Yeni Bir Anlayışı Yaşama Geçirmek Zorundayız
Gündoğdu şu anda yapıldığı gibi bir durumu önce kötüleştirip sonra iyileştirmenin yanlış bir anlayış olduğunu, artık durumları kötüleştirmek yerine en başından kontrollü olunması gerektiğini söyledi.
''Bir nefesin kıymeti parayla ölçülmüyor'' diyerek sahip olunan varlıkların kıymetinin bilinmesi gerektiğine vurgu yapan Gündoğdu'nun açıklamaları şu şekilde:
“Ergene'den akan kara sular, AKP'nin yüzünün karası, 8 bakanın da aynı zamanda yüzünün karasıdır; bunu da unutmayın. Yeni bir anlayışı yaşama geçirmek zorundayız. Artık kirleneni temizlemek yerine, kirletmemeyi hedef almalıyız, yıkılanı yapmak yerine, yıkılmayanı yapmayı başarmak zorundayız. Yaşadığımız salgın bir kez daha göstermiştir ki, bir karış temiz toprağın, bir yudum temiz suyun kıymeti inanın parayla ölçülmüyor. Varlıklarımızı, vatanın her bir karış toprağını, suyunu, havasını olağanüstü çabayla koruyup gelecek nesillere, yani doğmamış torunlarımıza tertemiz bir miras bırakmak zorundayız.”