Erkeklerin Aşk Acısı ve Bir Kadın Olarak Milliyetçilik

TAKİP ET

Notre Dame de Paris müzikalini bilirsiniz

Notre Dame de Paris müzikalini bilirsiniz. Üzerine kurulduğu romanın ötesine geçmiş müthiş bir sanat eseridir. Bu eserin en bilindik parçası da, Belle. (Ben Tu vas me détruire tercih ederim) Belle, üç tip erkeğin portresidir aynı zamanda: Quasimodo, Frollo ve Phoebus. Quasimodo "güzel sözcüğü onun için icat edilmiş olmalı" diye naifçe ve uzaktan övgüler düzen, romantik bir liseli aşık tipi. Liseli dedim, özellikle ergenlik döneminde erkekler hayatlarındaki bütün hayal kırıklıklarını, yetmezlikleri, eksiklikleri bir dişiye büyük anlamlar yükleyerek, onu severek ve hayal kurarak bertaraf ederler. Kadına ulaşmak önemli değildir, hatta ulaşmamak daha iyidir; platonik. Platonik "karşılıksız aşk" anlamına gelmez, ideal bir aşk anlamına gelir, yalnızca idea olan ve idea olduğu için sevilen. Mistik, tek kişilik. Quasimodo'nun "bana su verdi" diye içlenişini hatırlayın, küçücük bir kesit onun zihninde ne şehrayinler çaktırır. Esmeralda'ya taş atacak olan yaşamayı hak etmiyordur bu yüzden Quasimodo için. Frollo büyümüş, ama eksik büyümüş bir erkektir. Bir defa entelektüeldir, simya ile ilgilenir, sürekli bilginin, keşfetmenin peşindedir. Ancak o, nasıl desek, rasyonel, kurallı, bilimsel hayatında Esmeralda'ya duyduğu çekim bir istisnadır. Bu istisnayı hem keşfetmek ister, o yüzden Meryem'e bir defacık o bahçeye girme lütfu için yalvarır; ama aynı zamanda bu istisnadan nefret eder. O şekil vermeye, biçim vermeye, tespit yapmaya alışmıştır, bu denli etki altında kalmaya değil. O yüzden Esmeralda onu tanrıdan alıkoyan, şeytanın cisimleşmiş halidir. İçinde yaşadığı entelektüel tecridin duvarlarını sarsan Esmeralda, ruhunda birikmiş bütün eksiklikleri de ortaya çıkarmıştır, o yüzden Frollo'nun aşkı hastalıklıdır, Quasimodo gibi saf, çocuksu bir platoniklik değil, saplantı ve hırsla dolu. Belki bu yüzden esmeralda'ya günah çıkarır: Beni yok edeceksin. Phoebus Ekşi Sözlük’teki meşhur “hatunların efendi adam yerine piç tercihi” başlığındaki piç. Ama tamamlanmış bir erkektir, artık tamamen "ekstrovert"tir, tesir altında kalmaz. Erkek simgesini düşünün; her şeyiyle dışadönük, asla "maruz kalmayan". O yüzden nişanlısı Fleur-de-Lys'ten özür diler: Esmeralda'nın tadına bakmak zorundadır. Zira yalnızca arzuları ve mantığıyla hareket eder, yakalanma, bedel ödeme derdi yoksa, Esmeralda'nın da gönlü varsa neden olmasın? Yine de parçalanmıştır biraz, parçalanmışlığında da introvert hiçbir şey yoktur, vicdanı sızladığından değil, "elin" ne diyeceği kaygısından derdini anlatmaya çalışır. Öyle ya, biri gündüz için, diğeri gece. Biri sevmek için, öteki yaşamak. Biriyle sonsuza dek, diğeriyle biraz daha kısa bir süre için. Fakat acı çeken kendisi değildir. Üçlü arasında en az derini, ama en şatafatlısı odur. Milliyetçilik basitçe, görmeden sevebilmek demek. Mutasavver bir cemaati sevmek. Ölmüş Çolpan’ı, hiç yaşamamış Yamtar’ı, hiç buluşamayacağımız Altaylı çobanı, asla görmediğimiz meçhul ve muhayyel Türkleri sevebilme yetisi... Laf olsun diye demiyorum, mutasavver cemaat budur. Ozan Arif’in dediği gibi: Çünkü temelinde sevgi yatıyor. Yalnız tam olarak bu hasletleri sebebiyle bizim çocuklar hep platonik aşık oluyorlar. Uzaktan sevme, tasavvur ederek sevme yeteneği sosyal düzlemde iyi, kişisel düzlemde kötüdür. Türk milliyetçisi gençlerin ekserisi tipik birer Quasimodo’dur. İdeali sevme, ideale bağlanma hasletleri sebebiyle, hakikate körleşirler. Evet, millet doğrudan mutasavverdir ama, tasavvurumuz hakikat parçalarından (etno-sembollerden) beslenmelidir. Tasavvuru kendi eksiklerimizi, acılarımızı unutmak için yapıyorsak… Elde edeceğimiz bir hayal kırıklığından başka bir şey değil. “Öyle bir nehr-i muazzam gibi cûş etmişsin / Fakat, eyvah, çorak yerde akıp gitmişsin!” Eh biraz olsun bu tecridin, kendi kendini hayal alemine hapsedişin farkına varan çocuklarımız birer Frollo olurlar. Frollo, en çok Ruh Adam’ın Selim Pusat’ına benzer. Arzu nesnesine yaklaşımı Quasimodo kadar çocuksu ve edilgen değildir, ancak hakikati algılayışı hala çarpık olduğundan, kendi duvarları, kendi travmaları ile henüz baş edemediğinden, suçlayıcı bir tavır takınır. Türk milliyetçisi gençlerde bu tipi iki halde görüyorum: Milliyetçiliğin eksikliklerini, kendi eksikliklerini gizlemek için suçlayanlar ve nefretle, öfkeyle harmanlanmış bir milliyetçilik kurgusu yapanlar. Yarı-entelektüellerimiz hep bu cinstendir. Davranışlarını tahlil edin, Frollo’nun cübbesi ve kukuletası içinden somurtarak baktığını görürsünüz. Phoebus’a gelince… Elbette genç kardeşlerime Phoebus olmalarını salık vermiyorum. Ancak müteşabih manada, Phoebus arzu ettiği kadar, arzu edilendir. Hayatına hakimdir, bugün onu, yarın başkasını sevebilir, ne olursa olsun kişisel bütünlüğü bozulmaz. Tam adamdır, yaşadıklarının üzerindeki tesiri zayıftır, güçlüdür, hakimdir. Batıda, özellikle kelime cinsiyeti içeren dillerde bilirsiniz, kavramlara kişilik ve cinsiyet atfedilir. Mesela bazılarında ölüm kadındır, vatan kadındır. Zafer kadındır. Benim de zihnimde millet ve milliyetçilik kadındır. Hele, meşhur marştaki “yol gösterir avn-i zafer…” ifadesini her dinlediğimde, keşke ressam olsaydım, “Avn-i zafer”i bir tanrıça gibi kişileştirsem, “avn-i zafer millettir, milliyetçiliktir” deseydim diye iç geçiririm. Fakat o kadınla ilişkimiz sağlıklı değilse, milliyetçilik avn-i zafer olamıyor. Hatta bir prangaya dönüşebiliyor. Gençlerimizin kadın-erkek ilişkileri sorunludur. Erkeklerimiz hep aşk acısı çekiyor, kızlarımız ya erkekleşiyor, ya doğru düzgün erkek bulamamaktan şikayetçi. Bu milliyetçi cemiyetin psikolojisine dair işaretler barındırıyor; bu ilişkilerdeki sorunları doğuran maya yahut karakter, hayatın başka alanlarına da sirayet ediyor elbette.  Kadın-erkek ilişkilerindeki sorunları çözemem, ancak milliyetçiliğimizle kurduğumuz ilişkinin hastalıklı olduğunu ifadeyle yetineyim. Ülkü denen nazlı gelin erde şan istiyor kardeşler, arabesk bir aşk acısı ve ezilmiş bir ruh değil. Öyle ya, “Bahtiyarlık bir kız olsa / Silah çekip alamam mı?”

Aşk Acısı Bahadırhan Dinçaslan Frollo Kadın erkek ilişkileri Köşe Yazısı M. Bahadıırhan Dinçaslan M. Bahadırhan Dinçaslan Milliyetçilik ve Aşk muhammed bahadırhan dinçaslan Notre Dame de Paris Phoebus Quasimodo Ta