Everyday I'm Trolling

TAKİP ET

Sosyal medyanın güncel durumu konusunda COVID-19'un bizi evlere hapsetmesini ve sosyal medyada eskisinin birkaç katı zaman geçirmemizi suçlamak, kolaycılık olur

Sosyal medyanın güncel durumu konusunda COVID-19’un bizi evlere hapsetmesini ve sosyal medyada eskisinin birkaç katı zaman geçirmemizi suçlamak, kolaycılık olur. Son birkaç yıldır gitgide artan bir biçimde sosyal medya ucuz kahramanlık, öfke kusma, hıncını çıkarma fırsatı, bir nevi sanal arena oldu. Canı sıkılan, bir şeylere kızan ve sosyal medyaya kavga aramak için girenlerin sayısı az değil. Aslında herkes kendi cemaatinin paylaşımlarını takip ederek, birbirini onaylayarak ve olumlayarak zaman geçiriyor artık sosyal medyada. AKP’liler bir yanda oynuyor, diğerleri bir yanda. Pek birbirlerinin bahçelerine taş atmıyor, artık sinirleri daha fazla bozulmasın diye birbirilerini bile takip etmiyorlar. Ama kendi ekranlarına yanlışlıkla karşı taraftan bir paylaşım düşerse iki taraf da kendisini tutmayı, boş vermeyi beceremiyor ya da kasıtlı olarak bulaşıyorlar arada karşı tarafa, laf “sokup” rahatlıyorlar. Bunu niye anlatıyorum: 10 yıldır Twitter kullanıcısıyım, paylaşımlarım genelde ondan az beğeni alır (bir kere 600 beğeni almıştı birilerine “laf” sokarak, en büyük başarım o), 300 civarı takipçimle ve 300 civarı kişiyi takip ederek mutlu mesut yaşıyorum. Takip ettiğim kullanıcılar ya şahsen tanıdığım kişilerdir, ya tweet’lerini çok beğenip takibe aldığım “gerçek” insanlardır, ya da doğru düzgün bir haber ajansı kalmadığı için takip ettiğim haber kaynaklarıdır. Anonim kullanıcıları ya takip etmem, ya da eğlencesine takip eder, ciddiye almam. Çok fazla diyecek şey de bulamam, bol bol beğen tuşuna basarım, hele son bir yıldır falan haberlerin altına yorum yazmayı bıraktığım için (asla haberde bahsedilen kişi okumaz çünkü) iyice aktivitem azaldı âlemde. Okuyucu olarak oradayım. Gerçek adımla, gerçek fotoğrafımla. Sonra 1 Mayıs günü bir paylaşım yaptım ve birden hiç yaşamadığım bir şey yaşamaya başladım, tweet kendi kendine yürümeye, sonra da koşmaya başladı. Şöyleydi metin: “İslami kuralları kendisine uygulamaya çalışana müslüman, başkasına uygulamaya çalışana İslamcı denir. Aslında bu kadar basit.” Kendimce bir tespit yapmıştım, kimseye hakaret eden bir yanı yoktu. Bu tespit çok doğru veya tamamen yanlış olabilirdi, ama insanları coşturacak, özellikle beğenmeyenleri kızdıracak bir laf değildi bence. Ama başlarda sadece beğeniler gelirken, beğeni sayısı 1.000’i geçince troller için bir fırsat yaratmış oldum. Neredeyse tamamı takma adlar arkasında saklanan kullanıcılar harekete geçti. Hemen orta şiddette bir saldırı başladı: Kesinlikle çok cahil biriydim. Bunda bütün troller hemfikirdi, en nazik ifade “…İslamiyet ehliyet işidir. Ameliyata giremeyen öğretmen misali…” diyerek beni bu konulara “girmemem” konusunda uyardı. Hakemli dergiye yazı yazmadığımızı, sosyal medyada fikir serdettiğimi anlamadıkları gibi, beni tanımadan cahil olduğuma hemen hüküm veriyorlardı. Cevap verdiğim tek yorum bu oldu: İslam'da ehliyet de ruhban da yoktur. Hepimize inen dini "sen anlamazsın, sen ne bilirsin" diye insanın elinden de alamazsınız. Herkes kısmeti veya zekâsı kadar alır, günü gelince hesabını verir. Mesela “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak ne kötü bir şey. Önce bir islamı öğreneydin be kardesim. Tamam yani müslüman olma ama en azindan saçmalamazdın” dedi biri, tespitim onun bilgilerine ters olduğuna göre kesinlikle ben bilgisizdim, o değil (yazım hataları o kullanıcının marifetidir). Trollerin bir kısmı ne dediğimi hiç anlamadı. Dinin kuralları vardır ve herkes bunu uygulamak zorundadır diye itiraz eden mi ararsınız (ben de onu diyorum tam, sen neye kızıyorsun kardeş?), “uygulamak” lafını anlamayıp “tebliğ” vazifesini gözüme sokanları mı ararsınız… Hepsi vardı. Konu dışına çıktılar. Biri profilimdeki “40 yaşımı geçtim” lafına takıp oradan yürüdü, bir diğeri konum bilgisi olarak “Konstantiniyye” yazmama bakarak beni Bizans artığı sandı. Beni bir paranteze alıp rahatladılar. Bunların en net olanı “özgürlük adında diktatörlük yapıp senelerce milletin dinine kılık kıyafetine takanlara da cumhuriyet ve halk partili denir” diye beni aklınca CHP’li yapıp rahatlayan abiydi. Onlarla aynı fikirde olmadığıma göre onlarla aynı küme içinde olmam mümkün değildi. Bir kısmı dinsiz olduğuma, bir kısmı karşı partiden olduğuma hükmedip rahatladı. Paylaşım altında kapıştılar. Geçmişte bunu ben de yapıyordum, şimdi iyice azalttım. Dini bilgilerini kapıştırdılar, konuyu siyasete getirdiler, cihat ayetlerini hatırlattılar. Ama en sevdiğim paylaşımlar “Konstantiniyye” saldırısına karşı beni canla başla savunan arkadaş oldu, Osmanlı tarihinin büyük bölümü boyunca hiç gocunmadan şehrin bu adla anıldığını söyledi. Hiçbirine cevap vermedim. Bulaşmadım. Bunu da burnu büyüklükten, kibirden, muhataplarımı küçümsediğim için değil, tamamen Trolleri kızdırmak için yaptım. Onlara yapılacak en büyük kötülük onları bozmak, onları haksız çıkarmak değildir (zaten asla kabul etmezler), onları yok saymaktır. Ben bu satırları yazarken paylaşımın beğeni sayısı 25 bini geçmişti. Belki siz okurken çoktan Twitter tarihinin tozlu sayfalarında yerimi alacağım, birkaç haftaya yeni takipçilerim aslında ne kadar sıkıcı olduğumu keşfedip kaçacaklar. Çok beğeni almayı sevdim, yalan yok, ama bunu sürdürmek için tribünlere oynayacak gücüm yok, kendi 15 dakikalık meşhurluk hakkımı kullanabildiğim için mesudum. BONUS: Trollerden bu kadar uzak durmaya çalışan biri olarak troll olmamak için kendime koyduğum kuralları sizinle de paylaşmak isterim: Sürekli başkalarına laf atma, yorum yapma odaklı bir sosyal medya tutumundan vazgeçin. Sosyal medyayı ister benim gibi haber almak için kullanıyor olun, ister sadece zevk ve vakit geçirmek için, paylaşım yaparken kendinizi ifade etmeye odaklanın, birilerine laf yetiştirmeye değil. Arada yorum yapmak serbest, ama tek aktiviteniz bu olmasın. Emin değilseniz paylaşmayın. Bilginizden ve hatta kaynağınızdan emin değilseniz vazgeçin. Yazım ve imla kontrolü yapın. Sosyal hayatta birinin yüzüne söyleyemeyeceklerinizi sosyal medyada söylemeyin. Hiç tanımadığınız insanlara uzun uzun dert anlatmaya çalışmayın. Baktınız tek derdi tartışmak, hemen kesin konuşmayı ve gidin. Sizi korkaklıkla, cahillikle veya aptallıkla suçlasa bile. Ünlülerin yaptığı veya çok “yürüyen” paylaşımların altındaki yorum alanları, trollerin doğal ortamıdır. Oralara girerken zırhınızın güçlü, silahınızın keskin, derinizin kalın olduğunu düşünseniz bile orada arenaya çıkarsanız illa yara alırsınız. Okuyun, gülün, geçin. Mizahı yazılı olarak yapmak, sözlü olarak yapmaktan daha zordur. Sosyal paylaşımınıza bir iki saniye bakan kişiyi ironiyi, kinayeyi veya şakayı anlayamaz belki. Komiklik yapayım derken komik olmayın. İlla tartışacaksanız ana konuda kalın. Ana konuya dönün gerektikçe. Uzaklaşmaya, cıvımaya izin vermeyin. Erkin Çam

1 mayıs akp Beğeni Facebook Like paylaşım trol tweet Twitter