Gelecek Partili Sema Silkin Ün'den Tamga Türk'e Özel Açıklamalar

TAKİP ET

AKP'den ayrılan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun liderliğinde kurulan Gelecek Partisi'nin kurucular kurulunda dikkat çeken isimlerden Sema Silkin Ün, TamgaTürk yazarlarından Eren Kotil'in moderatörlüğünde gerçekleşen canlı yayına konuk oldu

AKP'den ayrılan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun liderliğinde kurulan Gelecek Partisi'nin kurucular kurulunda dikkat çeken isimlerden Sema Silkin Ün, TamgaTürk yazarlarından Eren Kotil’in moderatörlüğünde gerçekleşen canlı yayına konuk oldu. Emine Erdoğan'ın eski özel kalem müdürü olan ve yeni partisinde Genel Başkan Yardımcılığı görevini üstlenen Ün, Kotil'in programında Davutoğlu'nun tartışmalı 'etnik meclis' çıkışından AKP ile özdeşleştirilmeleri meselesine kadar birçok konuya açıklık getirmeye yönelik önemli açıklamalarda bulundu. Davutoğlu'nun 'Etnik Meclis' Çıkışı Gelecek Partili Ün, eski Başbakan Davutoğlu'nun 'etnik meclis' teklifi içeren ve ulus devlet tartışması yaratan çıkışına dair yanlış bir algı yürütüldüğünü ifade etti. Sema Silkin Ün, Genel Başkan Davutoğlu'nun açıklamalarına ilişkin şöyle konuştu: "Etnik unsurlar meselesi çok yanlış anlaşıldı. Böyle yazılıp çizildiği için etkili oldu. Çok fazla Çerkes arkadaşlarımız var, Kürt arkadaşlarımız var, Genel Başkanımız Yörük mesela… Bunu bir çoğulculuk olarak görüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu meclisine aslında atıf yapıyoruz. Benim de şahsen övündüğüm bir şey. Çoğulculuğun olduğu yerde istişarenin daha geniş olduğunu düşünüyorum. Bunun asla etnik bir ayrışmaya sebep olacak bir durum olduğunu düşünmüyorum. Orada çok yanlış bir algı yürütülmüş, ben de duydum onu. Genel Başkan da çok rahatsız oldu. 'Haşa' diyebilirim bunun karşısında… Asla öyle bir şey söz konusu değil. Çoğulculuk, zenginlik. Bundan istifade etmemiz gerekiyor." Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Karar gazetesine yaptığı bir açıklamada "Biz yeknesak, tek bir kimlikle tanımlanabilecek, tek bir oryantasyonla, kültürel dokuyla tanımlanacak ülke değiliz. Şu anda Boşnak, Gürcü, Çeçen, Arnavut, Arap, Kürt, Uygur vatandaşlarımızın yansıdığı bir Meclis bu ülkenin birliğini temsil edebilir" ifadelerini kullanmıştı. "Davul AKP’nin Elinde ama Tokmak Kimin Elinde Belli Değil" Sema Silkin Ün, programda 'muhafazakar demokrat' şeklinde tanımlanan AKP'nin içinden çıkmış bir parti olarak farklı hangi politikaları uygulamaya koyacaklarına yönelik bir soruya şöyle yanıt verdi: "Toplum muhafazakar demokrat olarak bizi kimlikliyor olabilir ama biz kendimizi özgürlükçü demokrat olarak adlandırıyoruz. Orada öyle bir fark var. Bize gelen arkadaşların yüzde 40’ı AK Parti’de aktif siyaset yapmış arkadaşlar. Dolayısıyla AK Parti ile bir özdeşleşme oluşabiliyor. Ama ne Gelecek Partisi, AK Parti’nin devamıdır ne de bundan önceki partiler, içlerinden çıktıkları partilerin devamıdır. Adnan Menderes de CHP’den ayrılarak Demokrat Parti’yi kurdu. AK Parti, Fazilet Partisi’nden çıktı. Bunların hiçbirisi eski partinin devamı değillerdi. Gelecek Partisi de AK Parti’nin devamı değil. AK Parti’de ne oldu da Gelecek Partisi kuruldu? Bir kere siyasi partiler bir ihtiyaçtan kurulur. Gelecek Partisi de bir ihtiyaçtan ve mecburiyetten kuruldu. Ben şunu reddetmiyorum; aktif siyaset yapmadım ama bir seçmen olarak AK Parti’ye oy verdim. AK Parti kadrolarının askeri vesayete karşı durduğu zamanlarda, atanmışların seçilmişlere egemen olduğu, bürokratik oligarşiye karşı durduğu zamanlarda, istikrarlı bir yönetim anlayışının olduğu zamanlarda, özgürlükleri demokratik değerleri savundukları zamanlarda, 367 krizine karşı durduğu zamanlarda ben AK Parti’yi savundum. Ama şimdi bu vesayetlerin yerine başka vesayetler geldi. Görüyorsunuz, seçilmişler atanmışların kararıyla Meclis’ten gönderiliyor. Her gün erken seçim muhabbetleri yapılıyor, bir seçim üzerinden bir yıl geçmeden yeni seçim konuşuluyor. Dolayısıyla istikrar diye bir şey kalmamış oluyor. AK Parti’nin belli belirsiz ortakları var ve bu ortaklar hesap vermiyor. Anadolu’da bir laf var ya, davul birinin boynunda tokmak başkasında diye… Davul gerçekten AK Parti’nin elinde ama tokmağın kimin elinde olduğunun belli olmadığı çok irrasyonel bir yönetim var. AK Parti kuruluşunda karşı çıktığı, mücadele ettiği hemen hemen ne varsa hepsine bir geri dönüş yaşıyor. Bizim aslında fikrimizde, mücadele ettiğimiz şeylerde, yanında durduğumuz ilkelerde çok fazla değişiklik yok. Biz yine demokrasinin, yine özgürlüğün, yine istişarenin, yine seçilmişlerin, yine sandığın meşruiyetinin yanında duruyoruz ama orada bir değişiklik var. Türkiye’de siyaset iki kutba sıkıştırılmaya çalışılıyor. Sağda AK Parti, solda CHP. Biz bu iki kutuplu siyasetten bir şekilde kurtarmak istiyoruz, bir üçüncü yol arayışındayız. Üçüncü yolun da merkezine oturmak istiyoruz açıkçası." Kadın Cinayetleri Sorunu "İstanbul Sözleşmesi kadın cinayetlerinin ne sebebi ne sonucu… Bizim bu kadın cinayetlerinin önüne geçecek bir düzenleme yapmamız lazım. Ama günlerdir, haftalardır bunlar yaşanıyor ve bunun en önemli iki bakanlığından ses gelmiyor: Aile Bakanlığı, Adalet Bakanlığı. Sessizliğe bürünmüşler. Hukuk devrimi yapılması lazım, hukukla olmuyorsa sosyal devrim, sosyal devrimle olmuyorsa eğitim devrimi… Ne gerekiyorsa herkesin taşın altına elini koyması gerekiyor. Vahşice öldürülen kadınlar varken bir sebep sonuç ilişkisi arayamayız. Birinci adım, bunu Türkiye gündeminden düşürmemek. Bunu her gün Sayın Cumhurbaşkanının, sayın bakanların, sayın vekillerin Türkiye’nin gündeminde tutması lazım ki, enselerinde hissedecekler." Netflix'e Sansürle Başlayan Tartışmalar "Bu tartışmaları ben biraz yersiz buluyorum. Bir de bence biz olması gerekenden, yapmamız gerekenden uzaklaşıyoruz. 'Yasak mı olsun, serbest mi olsun' ikilemi arasında bir yerde duracaksak oradan bir çözüm üretemeyiz. Netflix’in 183 milyon civarı abonesi var galiba, Türkiye’de de en fazla abonesi olan platform. Benim bu konularda, genel olarak siyasetin başka alanlarında da - bakış açımı şöyle izah edeyim, bunu bu alanda da uygulayabiliriz - bir defa bu konuşmanın sebebi, bizim aslında oturmamış kültür politikamız. Bizim eğer bir kültür politikamız olmuş olsaydı bu mecralara alternatif güçlü mecralar üretmiş olurduk. Bir şeye karşı olmak, onu yasaklamak sorumluluğumuzu üstümüzden atmıyor, yok saymak bir politika değil. Bence olması gereken – eğer rahatsızlık varsa, elbette beni de rahatsız eden şeyler var, birtakım lobilerin orada yürüttüğü çalışmalar vs. – farklı bir platform ortaya koyabilmek ve o platformu bir şekilde sübvanse edebilmek, ona bir para kaynağı oluşturabilmek. Bu Netflix’te kendi kendine kurulmadı muhtemelen, onun da çok ciddi destekleri vardı. Önemli olan ağlamak sızlamak değil, alternatif üretebilmek."

Ahmet Davutoğlu ak parti Blu TV chp eren kotil Etnik Meclis gelecek partisi GP İstanbul Sözleşmesi Kadın cinayetleri netflix sansür Üçüncü yol