"Hukuk Muhalifleri Cezalandırma Aracı Oldu"
Eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Yargıcı Rıza Türmen, Amiraller Bildirisi hakkında yaptığı açıklamada "Türkiye'de hukuk, muhalifleri cezalandırmak için kullanılan bir araç haline gelmiştir" ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet’ten Zehra Özdilek’in haberine göre, amiraller tarafından yayımlanan bildiri ve suçlamalar hakkında konuşan Türmen, “Burada Montrö ve Kanal İstanbul ile ilgili bir tartışma var. Çeşitli gruplar da büyükelçiler olsun amiraller olsun, eski vekiller olsun kendi görüşlerini bu konularda açıklıyorlar. Amiraller kendi görüşünü açıklamış ne var bunda? Kamuoyunda serbest bir tartışma ortamı olmadığı için açıklamalar bildiriler ile oluyor. Serbest bir tartışma ortamı olsaydı, her türlü fikir serbestçe söylenebilseydi, iktidar böyle bir ortam yaratsaydı, böyle bildirilere gerek kalmazdı” dedi.
“Türkiye’de insanların düşüncelerini serbestçe açıklama hakkı var mıdır yok mudur? Mesele budur” diyen Türmen AİHM’nin bu konu hakkında sayısız kararı olduğunu söyledi.
Türmen, Türkiye’de ifade özgürlüğünün endişe verici boyutlarda engellendiğini dile getirerek şöyle devam etti:
“İfade özgürlüğünün tek sınırı şiddet unsurudur. Soruşturma açılması için anayasayı değiştirme ya da hükümeti devirme gibi suçlardan birini işleme kastının bulunması lazım. Böyle bir kast mı var? Bildiriyi okuduğunuzda ‘bu hükümeti devirmek için yazılmış bir bildiri’ mi diyorsunuz? İkincisi de bu amacı gerçekleştirecek elverişli vasıtalara sahip olmanız lazım. Nerede bu elverişli vasıtalar? Amirallerin elinde elverişli vasıtalar mı var? Suçun unsurları oluşmamış durumda.
Zaten hükümeti devirmek, yok ihtilal yok darbe bu bildiriyi okuyan kimsenin aklına gelmez. Bu darbe meselesi nerden çıktı? AKP’lilerin kendi önde gelen silahşörlerini sıraya dizip teker teker hepsinin ‘darbe var’ ‘darbe var’ diye bağırmalarından çıktı.
Halkın aklına darbe meselesini getiren iktidarın kendisidir. Türkiye de hukuk muhalifleri cezalandırmak için kullanılar bir araç haline gelmiştir. Türkiye’de geldiğimiz nokta budur maalesef.”