İki Türk Genci 'Araplaşmayacağız, Çare Türklük' Çıkartmaları Yapıştırdığı İçin Yargılanacak

TAKİP ET

"Araplaşmayacağız, çare Türklük" diye çıkartma yapıştıran iki Türk genci yargılanacak.

Türkiye'nin sığınmacı sorunu her geçen gün büyürken Türk gençleri bu soruna tepki gösteriyor. Sığınmacılarla ilgili haber yaptıkları için tutuklanan Türk milliyetçisi gazeteciler 4 ay tutuklu kaldıktan sonra bu ayın başında tahliye edilmişti. 

Avukat Taha Numan Tekin'in duyurduğuna göre Elçin P. ve Atilla Y. adlı iki Türk genci, "Araplaşmayacağız", "Çare Türklük", "Misafirlik bitti, ülkene dön" gibi çıkartmalar yapıştırdıkları için 1 Şubat'ta yargılanacak. 

 

TamgaTürk'e konuşan Avukat Tekin, şunları söyledi: 

Müvekkil Elçin ve Attilâ; "Araplaşmayacağız, Çare Türklük, Misafirlik bitti, evinize dönün" şeklinde stickerlar yaptıkları için şu an halkı kin ve nefrete sevkten yargılanmaktadırlar. 1 Şubat'ta duruşmaları var.

Oysa; geçici koruma statüsündeki insanların topraklarımızda varlığı politikasına anayasal haklarına uygun olarak tepki göstermektedirler, işledikleri bir suç bulunmamaktır. Yani halkı, halkın başka bir kesimi için kin ve nefret beslemesine teşvik etmemektedirler. Bu bahse konu şüphelilerin tepki duydukları kimseler Türk halkının bir kesimi değildir, hatta halkımızın sıkça yanlış belirttiği şekilde mülteci dahi değillerdir.

Halkın belirli bir kesimini, bir başka kısmına karşı tahrik etme suçlaması için; bu düzensiz göç ile gelenlerin de Türk halkı olarak değerlendirilmesi gerekir. Şayet bu suçtan müvekkillere ceza vermek, mahkeme kararıyla düzensiz göçle gelenleri halkımız olarak kabul edilmesidir. Hukuka aykırıdır, bu düzensiz göçle gelenler Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olmayıp Türk halkı içerisinde değildir, bilinenin aksine mülteci de değillerdir.

Ülkemizce bir yabancıya mülteci statüsünün verilebilmesi için, yabancının Avrupa’da cereyan eden hadiseler sebebiyle dininden, siyasi düşüncesinden, ırkından, belirli bir gruba ait olmasından veya vatandaşlığından dolayı, yani mutlaka bu beş kriterden bir veya birkaçı dolayısıyla zulüm görme riski altında bulunması gerekmekte olup, bu statü yalnızca Avrupa coğrafyasından gelen yabancılara tanınabilecek bir statüdür. (Ülkemizin iç mevzuatında yer alan “mülteci” tanımı, tarafı olduğumuz Cenevre Sözleşmesine uygun olarak yapılmıştır. 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu m. 61)

Arap, Afgan coğrafyaları Avrupa kıtasında olmadığına göre, bahse konu edilen kitlelerin mülteci olmaları mümkün değildir!

Ülkemizde bulunan Suriyelilerin, Afganların vs. sahip oldukları statü "geçici koruma" statüsüdür. Geçici koruma statüsü kavramı Türk Hukuku’na 2014 yılında girmiştir. Geçici koruma statüsü; uluslararası sözleşmelerde yer alan bir koruma türü olmamakla birlikte, yalnızca devletin takdir yetkisine bağlı olarak tanınan bir koruma statüsüdür. Bunun yanı sıra, geçici koruma statüsü; uluslararası herhangi bir sözleşmede yer almadığından, idarenin takdir yetkisine bağlı olarak veriliyor olduğundan, bu statünün tanınması yalnızca Devletin inisiyatifine bağlı olup, verilmesinde herhangi bir bağlayıcılık veya zorunluluk bulunmamaktadır. Yani mevzubahis konu, vatandaş ile devleti arasında olup sadece politiktir.

Hülâsa, şüpheli müvekkillerin tepki gösterdiği kesim Türk halkının bir kesimi içinde olmayıp, işbu kesim insanların Türk toprakları içinde bulunmalarına ve onlarla ilgili geliştirilmiş göç politikalarına gerçek Türk halkının yorumlarından ibarettir. Şüphelilerin yaptığı, halkı halkın başka kesimine kine teşvik kapsamında değerlendirilemez. Bu suçtan Türk vatandaşlarını cezalandırmak, Türk yargısının, geçici koruma statüsünde bulunanları ve kaçakları Türk halkından kabul etmek ve bunu mahkeme kararına bağlamaktır. Bu insanların beraat etmesi gerekir.

Çareyi Türklük olarak görmenin, Araplaşmak istememenin ve güvenli şekilde göçle gelenlerin geri vatanlarına yerleştirilmesine destek olmanın suç oluşturan neyi olabilir?

Kaçak göçmenler ve geçici koruma statüsü bittabi devlet politikaları ile ilgilidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşları demokratik şekilde, oy kullanan ve politikalara katılan insanlarımızdır. Devlet politikalarında söz hakları mevcuttur ve politikaları desteklemek gibi desteklememek hakları vardır. Bu durumda, insanlarımız ifade ve kanaat özgürlükleri kapsamında düşüncelerini anayasal hakları içerisinde gerek söz ile gerek izinsiz eylem hakkı kapsamında ifade etmişlerdir.

Söyleyeceklerim bundan ibaret olup, değerlendirmesini kamu vicdanına bırakıyorum.

 

araplaşmayacağız çare türklük sticker