İntihar Mı İsyan Mı

TAKİP ET

Türkiye kamuoyu bu sıralar farklı illerde ekonomik sıkıntılarını sebep göstererek intihar eden insanlarımızı tartışıyor

Türkiye kamuoyu bu sıralar farklı illerde ekonomik sıkıntılarını sebep göstererek intihar eden insanlarımızı tartışıyor. Kimilerine göre intiharın sebebi kolay satın alınabilen siyanür, kimilerine göre maneviyat eksikliği çeken modern toplumun krizi, kimilerine ve özellikle intihar edenlere göreyse boğaza kadar gelen borçlar, umutsuzluk, yoksulluk ve yoksunluk. İntihar, kişinin bilerek ve isteyerek ölümle sonuçlandırmak üzere giriştiği eylemlerin ölümle sonuçlanması olarak tanımlanabilir. İntihar girişimi ise bu eylemlerin hedefe ulaşamamış halidir. Toplumbilimci Emile Durkheim, intihar olgusunu bencil, elcil, anomik ve fatalist olmak üzere dört gruba ayırır. Genel olarak; bencil intihar bireyin toplumsal bağlarının zayıflamasından, elcil intihar bireyin toplum ile aşırı güçlü bağlara sahip olmasından, anomik intihar toplumsal norm ve değerlerin çözülmesinden, fatalist intihar ise aşırı baskı altındaki bireyin toplumsal norm ve değerler ile çatışmasından kaynaklanır. İntiharın, günümüz Türkiye’sinde sosyal bir problem olması yanı sıra yapılan araştırmalara bakıldığında da özellikle ekonomik, siyasal kriz dönemlerinde artışa geçtiği gözlenir. İntihar ve intihar girişimlerinin sebepleri arasında üst sıralara bakıldığında hastalıklardan sonra geçim sıkıntısı ve aile geçimsizliği görülür. Ülkemizde intihar araştırmalarına 1960’lı yıllarda başlanmıştır. Bu araştırmalarda yine göze çarpan 3 dönüm noktası vardır. Veriler 80’li yıllarda artan intiharların 80 darbesi ile gerilediğini, 2001 krizi ile artan intiharların 2002’de AKP’nin başa gelmesiyle gerilediğini fakat devamında günümüze kadar hiç olmadığı kadar büyük bir ivme kazandığını bize gösterir. Eldeki verilerle beraber günümüzde Türk toplumu ekonomik krizin pençesinde yoksullukla mücadele ederken ve insanların birincil problemi bu iken intiharların ekonomik sebeplere dayandığını da açıkça belirtmemek için ya aptal ya da kurnaz olmak gerekir. Bu durumda daha önce tanımladığımız dört intihar türünden bencil, anomik ve fatalist türler özellikle öne çıkmaktadırlar. Yine dört intihar türünden üçünün açık şekilde yaşandığı toplumda intiharın bireyselliğinden de söz edilemez. Türkiye 2019 yılı biterken hem siyasal hem ekonomik toplumsal bir sıkışma yaşamaktadır. Birbirini besleyen iki karar alıcı unsur siyaset ve piyasadır. Bunlarla beraber kararların sonucunu yaşayan ise sivil toplumdur. Siyaset ve piyasa alanındaki kriz doğrudan sivil toplumu yani halkı etkiler. Ülkemiz özelinde AKP’nin çıkmaza giren politika anlayışı, devlet yönetimi ile ekonomik sıkıntıların birleşmesiyle insanlar sorunlarına artık bir çözüm yolu aramaktan kaçınmaktadırlar. Sorunlarına çözüm yolu arayanlar ise baskılarla susturulmakta ve hakları ihlal edilmektedir. Devletin sivil toplumdan yani milletten koptuğu bu dönemde bireylerin de toplumdan kopması kaçınılmazdır. Aynı zamanda devletin görevini yerine getirmemesinden kaynaklı farklı grupların birbirine baskısından kaynaklanan çözülmeler de derinleşir. Bu bağlamda bencil intiharlar ile birlikte; bir yanda kuralların devlet gözetiminde çiğnenmesi bir yanda halkın bu kurallara uyması için hayata geçirilen baskı rejiminin sonucu olarak biribirine zıt anomik ve fatalist intiharlar da önüne geçilemez artış gösterir. Sonuç olarak Türk sivil toplumu siyasal ve ekonomik krizlerin faturasını kendisine kesmektedir. İntihar vakaları çözümsüzlerin çözümü olarak kodlanmakta yeni vakalara da davetiye çıkarmaktadır. Toplum olarak sesi kısılan bir millet haline gelmemiz bizi tek tek yok oluşa götürmektedir, fakat her çözümsüzün kendi başına bu düzen içinde kaybolması imkansızdır ve her toplumsal kriz toplumun topyekun ses yükseltmesi ile son bulur. Ses yükseltme ise farklı şekillerde gerçekleşebilir. Hüseyin Dönmez