İstanbulludan İntikam Projesi: Kanal İstanbul

TAKİP ET

Kanal İstanbul'u durdurmaya gücümüz yeter mi, güzel İstanbul'u kağıt parçası gibi ortadan ikiye ayırmalarına mani olunabilir mi; bilmiyorum, mevcut durumda pek mümkün görünmediği de aşikar

Kanal İstanbul’u durdurmaya gücümüz yeter mi, güzel İstanbul’u kağıt parçası gibi ortadan ikiye ayırmalarına mani olunabilir mi; bilmiyorum, mevcut durumda pek mümkün görünmediği de aşikar. Lakin bu ‘intikam operasyonuna’, bu ‘ihanet projesine’ dur diyebilmenin tek yolunun ciddi bir toplumsal mutabakattan geçtiğine kaniyim. Parti, ideoloji, şu bu demeden birlikte itiraz ve hatta isyan etmemiz gereken tarihi bir vahşet söz konusu… Bunun için Kanal İstanbul’da gözden kaçan bir ayrıntıyı, bu projenin neden bir ‘intikam’ projesi olduğunun daha iyi anlaşılmasını sağlayacak bir detayı anlatacağım. Kılavuz yayınlıyorum, madde madde gidelim: 1) 23 Haziran öncesini hatırlayalım, 2) Cumhur İttifakı adayı Binali Yıldırım’ın seçim vaatlerini hatırlayalım, 3) O seçim vaatleri içinden Yeşil Koridor projesini hatırlayalım. [caption id="attachment_6123" align="alignnone" ] Hatırlamamıza yardımcı olacak Yeşil Koridor vaadinin haritası[/caption] 31 Mart veya 23 Haziran gecesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerini kazanan İmamoğlu değil de Yıldırım olsaydı işte İstanbul, bu koridorlara kavuşacaktı. Yıldırım, bu vaadini meydan meydan, televizyon televizyon dolaşarak anlatıyor, övüyor, müjdeliyordu: “Maviyle yeşili buluşturacağız” cümlesi sahiden de cezbedici bir slogandı. Ama İstanbul ve İstanbullu bu kez kanmadı, ‘yeter’ dedi. 23 Haziran’da ciddi bir farkla Başkanlık makamı, İmamoğlu’na teslim edildi. Erdoğan’ın alışkın olmadığı bir durumdu bu… Birçok büyükşehir kaybedilmiş, üstüne de İstanbul tuzu biberi olmuştu. AKP, İstanbulludan yediği bu sert tokattan büyük bir maddi kayıp ve manevi zarar gördü. İşin özü İstanbullu, Erdoğan’ı hem kızdırdı hem üzdü; hem çetin bir siyasi darbe vurdu hem de paracıklar gitti. Erdoğan da intikamı soğutmadan yiyenlerden çıktı ve eski günlere daldı… 9 yıl öncesinde ortaya atılmış bir ‘çılgın proje’: Kanal İstanbul! Yukarıda gördüğünüz güzelim yeşil harita gitti, bu aşağıda gördüğünüz parçalı İstanbul haritası masaya kondu. Evet, bu bir ihanet projesiydi. Birileri “Biz bu şehre ihanet ettik” derken mahcubiyetini değil, memnuniyetini izah ediyormuş; bunu görmüş olduk. Evet, bu bir rant projesiymiş. Arap kanallarında dönen reklamlar, satılan arazilerin haberleri bizlere bunu da gösterdi. Lakin kimse de bu beylere “Siyasetçi, halkından intikam alır mı” diye sormadı. İki harita arasında gözden kaçan ufak detaylara dikkat çekip soralım. Küçükçekmece Gölünden Sazlıdere Barajına uzanan arazi üzerindeki projeleri mukayese ediniz. 23 Haziran’dan önce yeşil, 23 Haziran’dan sonra mavi… Siyasetçi, halkından intikam alır mı? Sayın Erdoğan, seni bugünlere getiren İstanbulludur. Senin siyasi yükselişin bir başka şehirden başlamadı, imkansız görülen bir seçimde seni İBB Başkanlığına taşıyan İstanbulluya çok şey borçlusun. 31 Mart ve 23 Haziran’da sana bir ders verdiyse intikam duygusu beslememeli, teşekkür edip köşene çekilmeliydin. Peki, yegâne gerekçe bu mudur? Bir de Merkez Parti Genel Başkanı Abdurrahim Karslı’nın şu sözlerine kulak vermekte fayda var diye düşünüyorum: “AKP şu anda satacak arsa bulamıyor, satacak kamu kurumu da yok. Dolayısıyla fon üretecek işleri kalmadı. Büyükşehir Belediyeleri de ellerinden gittiği için insanları bir yerde Belediyelerin kaynaklarıyla istihdam edemiyorlar. AKP’nin 17 yıldır elde ettiği komisyonların birkaç mislini elde etme projesidir, Kanal İstanbul! Yapmaktan başka çareleri de yok. Eğer Kanal İstanbul’u yapamazlarsa AKP silinir!” İşte bu yüzden... YA KANAL YA İSTANBUL!

23 haziran 31 Mart binali yıldırım ekrem imamoğlu kanal istanbul recep Tayyip Erdoğan yeşil koridor