Katledilen Emirhan'ın Kuzeni: Suriyelileri Artık Burada İstemiyoruz, Onlar Gönderemezse Biz Göndereceğiz
Suriyelilerin 2 Türk gencini katlettiği Altındağ Battalgazi Mahallesi'nde vatandaşların tepkisi çığ gibi büyüyor.
Ankara'nın Altındağ ilçesinin Battalgazi Mahallesi'nde dün meydana gelen olayda Suriyeli bir grup 2 Türk gencini bıçaklamış, Ali Yasin Güler adlı gencimiz yaralanırken 18 yaşındaki Emirhan Yalçın adlı Türk genci yaşamını yitirmişti.
Saldırının ardından Battalgazi Mahallesi'nde Türk vatandaşları ayağa kalkmış ve Suriyelilerin bulunduğu sokaklara yürümek istemişti.
Emirhan Yalçın'ın ölüm haberinin alınmasının ardından Battalgazi Mahallesi'nde Türkler yeniden toplandı. Polis vatandaşlara dağılmasına yönelik uyarılar yapmasına rağmen vatandaşlar dağılmadı. Suriyelilere ait bazı dükkanlara saldırıldığı ve bu dükkanların kulanılamaz hale getirildiği bildirildi.
Olaya ilişkin BBC News Türkçe'ye açıklama yapan Emirhan Yalçın'ın bir kadın kuzeni, "Ben Emirhan'la birlikte büyüdüm. Suriyelileri artık burada istemiyoruz. Onlar gönderemezse biz göndereceğiz. Bizim binamızda da Suriyeliler yaşıyor ama biz artık onları bile istemiyoruz" dedi.
Mahalle sakinleri ise Suriyelilerin vergi vermemesi, açtıkları dükkanların hiçbir denetime tabi olmaması ve ruhsat dahi almaması nedeniyle Türklere karşı haksız kazanç elde ettiğini düşünüyor.
Bir mahalle sakini, 7-8 senedir komşuluk yaptığım Suriyeliler var. İçlerinde çok iyi olanlar olduğu gibi çok kötü olanlar da var ama Suriyeliler geldikten sonra buradaki esnaf nüfusunu Suriyeliler oluşturmaya başladı. Dükkan açıp kapatırken çok rahatlar. Tek dükkanı üçe bölüp, üç farklı dükkan diye kiralıyorlar. Belediye ya da kaymakamlık bunun önüne geçmiyor, aksine göz yumuyor. Vergi vermiyorlar, ruhsat almıyorlar ama bu dükkanlarda her türlü şeyi satıyorlar" ifadelerini kullandı.
"Ya bunları buradan götürecekler ya da bizim başımızı belaya sokacaklar" diyen bir mahalleli ise "Bugün yarın toplanıp, mecbur bir şeyler yapacağız. Ya onlar bize bir şey yapacak ya biz onlara" şeklinde konuştu.
Bir başka mahalleli ise "Birkaç yıl önce burada bir bıçaklama daha oldu ve o kişi de öldü. O zamanlar da olaylar karıştı, dükkanlar kapatıldı" dedi.
Suriyeliler ve Türkler Arasındaki İlk Gerginlik Değil
Mahalledeki taksi durağında yapılan röportajda bir taksici, "Geçenlerde bizim taksi durağımızda bir taksici arkadaşımız yolcu almak üzere duraktan ayrılırken yanlışlıkla Suriyeli bir gence çarptı. Çocuk yaralanmadı, hemen ayağa kalktı. Taksici de zaten çocuğu görmemişti, tamamen görünmez kazaydı.
Çocuğun yakını Suriyeliler anında 100 kişi toplanıp arabayı kırdılar, şoförü dövdüler. Çocuğun Suriyeli babası bile halkını durdurabilmek için 'Bir şey olmadı' dedi ama durmadılar. Kendi mahallemizde 'Suriyeliden kaçalım' der olduk. Arkadaşımızı zor kurtardık. Herhangi bir olayda anında Whatsapp gruplarından birleşip 50-100 kişi olabiliyorlar" diye konuştu.
Mahalle sakini Adem Şanlı ise "İki sene önce 15 yaşında bir erkek çocuğu annesiyle yanmış bir binanın önünden geçiyordu. O binada kalan Suriyeliler çocuğun annesine laf attılar. Karşılık veren çocuğun kolunu kırdılar. Türkler de gelip müdahale ettiğinde hepsi çatıya çıkıp aşağı kiremit atmaya başladı.
Daha dün mahalle kahvesinde dört kişi otururken, karşı apartmanın önünde bir Suriyeli ve Türk'ün kavga ettiğini gördük. Gidip müdahale bile edemedik çünkü bir anda 30 kişi oldular. Herkesin ailesi, çoluğu çocuğu var" ifadelerini kullandı.
Adem Şanlı'nın ifadeleri şu şekilde:
Buraya uyum sağlayamıyorlar, kendi kültürlerini yaşıyorlar. Burayı Halep'e, Şam'a çevirdiler. Biz mülteci durumuna düştük. Mahallede selam verecek Türk kalmadı. Benim bu saatten sonra bunlara empati yapmak, hoşgörülü davranmak içimden gelmez.
Benim kızım ölen çocuğun çok samimi arkadaşı. Dün gece olay olmadan yarım saat önce yanlarından ayrılmış. Dün gece ölen benim kızım da olabilirdi. Kızım milli jimnastikçi, evde hüngür hüngür ağlıyor, bugün antrenmana gidemedi.
Çocuklarımız sokağa çıkıp da rahatça gezemiyorlar. Ailelerimiz, çoluğumuz çocuğumuz şu parkta rahatça oturamıyor. Geliyorlar nargileleriyle, kalabalık gruplarla oturuyorlar. Bir şey de diyemiyorsun, yanındaki ailenden çekiniyorsun. Nitekim başımıza geldi, bıçaksız gezmiyorlar.