Kemal Kılıçdaroğlu'ndan Kurultayda 'İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi'

TAKİP ET

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), "Hedef İktidar" sloganıyla Ankara Bilkent Odeon Gösteri ve Kültür Merkezi'nde 37

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), "Hedef İktidar" sloganıyla Ankara Bilkent Odeon Gösteri ve Kültür Merkezi'nde 37. Olağan Kurultayı'nı gerçekleştiriyor. Kurultayın ilk gününde çarpıcı bir konuşma gerçekleştiren Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, tespit ettikleri Türkiye'nin 5 temel sorununa değindikten sonra iktidar manifestosu mahiyetindeki 13 maddelik 'İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi' adı verilen çözüm yolunu paylaştı. CHP liderinin sorunları ve çözüm önerilerini sıraladığı etkili konuşmasının metni şöyle: "Bütün vatandaşlarımızı kucaklıyor, hepsinin sorunlarına çözüm üreteceğimizi buradan açıkça ilan ediyorum. Bu kurultay TBMM'nin açılışının 100. yılında yaptığımız tarihi bir kurultaydır. 100 yılı geride bırakan, önümüzdeki 100 yıla açılan bir kurultaydır. Bu kurultay bizi 2023'e taşıyacak kurultaydır. Bu kurultay 2023'te cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmamızı sağlayacak kurultaydır. On binlerin, yüz binlerin, milyonların gözü ve yüreği bu kurultaydadır. Bu kurultay sadece vatandaşlarımızın değil, Ortadoğu'dan Afrika'ya, Avrupa'dan Rusya'ya tüm dünyanın gözünün üzerinde olduğu kurultaydır. Bu kurultay sosyal ve ekonomik buhrandan nasıl çıkacağımızı tüm dünyaya anlatacağımız kurultaydır. Bu kurultayda alacağımız her kararın yankısının yüksek olacağını biliyoruz. Bu kurultay alçak gönüllü bir uygarlığın inşasına çağrı kurultayıdır. Bu kurultay işsizliği, yoksulluğu, adaletsizliği, liyakatsizliği, umutsuzluğu nasıl ortadan kaldıracağımızı açıklayan bir kurultaydır. Türkiye, cumhuriyet tarihinin en ağır buhranını yaşıyor. Abarttığımı kimse sanmasın. Bu buhran yönetim buhranıdır, demokrasi buhranıdır, ekonomi buhranıdır. Bu buhran toplumsal sağlığımızı ve birlik, beraberliğimizi dibinden dinamitleyen bir buhrandır. Bu kadar ağır bir buhranda, hiçbir vatanseverin, özellikle hiçbir CHP'linin umutsuzluğa kapılma hakkı ve yetkisi yoktur. Biz Türkiye'yi bu buhrandan çekip çıkaracağız. Adalet Yürüyüşü'nü hiç kimse unutmasın. Bu bir son değil, bu bir yeni başlangıçtır demiştim. 31 Mart Yerel Seçimlerinde duvarın arkasına geçtik. O duvarı şimdi dostlarımızla birlikte ve milletimizin ferasetiyle parça parça yıkacağız. Birinci yüzyılı madem bitirdik, ikinci yüzyıla bir çağrı beyannamesi hazırlamak, millet olarak hazırlanmak zorundayız. Türkiye'nin önündeki 5 temel sorundan kısaca söz etmek istiyoruz. Neden buhran diyoruz, neden çözüm beyannemesi? İçinde yaşadığımız 5 temel sorun elimizi kolumuzu bağlıyor. Birinci sorun, demokrasi sorunu. Yasama, yargı ve medya bir kişinin vesayeti altındadır. Demokrasi sadece kağıt üzerindeki bir sözcük haline gelmiştir. Saray ne diyorsa yargı onu yapıyor. Egemen güçler ne diyorsa saray aynısını yapıyor. İlliyet bağına bakınız lütfen. Örneğin Saray talimat veriyor; 'Osman Kavala içeride kalacak' diyor, yargı öyle karar veriyor. 'Demirtaş içeride kalacak' diyor Saray, yargı ona göre ayarlama yapıyor. Saray talimat veriyor, yargı gereğini yapıyor. Ama egemen güçler talimat verince Saray da gereğini yapıyor. Örneğin Trump, Saraya talimat verdi; 'Brunson'ı serbest bırakın' dedi, hemen serbest kaldı. Yargı falan hikaye. 20 Temmuz sivil darbe sürecinde TBMM'nin yetkileri kısıtlanmıştır. Denge ve denetleme mekanizmaları felç edilmiştir. Böyle bir ortamda demokrasiden söz etmek mümkün değildir. İkinci sorunumuz ekonomi. Mutfağımızda yangın var mı var? Sizin veya bir akrabanızın veya komşunuzun çocukları işsizse bunu sorgulamak zorundasınız. Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığı tehlike altındadır. Her gün güzel hikayeler anlatıyorlar. Şu rakamları her bir delege arkadaşımın ezberlemesini istiyorum. Bu rakamlara en ücra köşelere kadar ulaştırmamız gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti savaş meydanlarından kuruldu. Osmanlı'nın gelirlerine egemenler el koymuştu. Cumhuriyeti kuranlar 1923'ten, 2002'ye kadar tam 57 hükumet kuruldu. Bu 79 yıl içerisinde 714 milyar dolarlık bir kaynak kullanıldı. Bunlarla Sümerbanklar, Eti Banklar, Tüpraş, Telekom, şeker fabrikaları, demir çelik fabrikaları yapıldı. Kıbrıs Barış Harekatı yapıldı, Kore'ye asker gönderildi. Büyük depremler ve felaketler yaşandı. Harcadıkları para 714 milyar dolar. Şimdi 2003-2020 arasında, 18 yılda harcanan para, AK Parti iktidarlarının harcadığı para 2 trilyon 400 milyar dolar para harcadılar. Keban Barajı mı yaptılar, PETKİM mi yaptılar, yeni büyük Telekom mu yaptılar? Bu rakamlara havaalanları, şehir hastaneleri dahil değil. Bunların bedelini bizim çocuklar, torunlar ödeyecek. 79 yılda yapılan her şeyi sattılar, parayı ne yaptıklarını kimse bilmiyor. Topraklarımızı sattılar, 250 bin dolara istediğiniz yerden istediğini daireyi alın dediler. Elinizi vicdanınıza koyun. 18 yılda 2.4 trilyon dolar para harcanacak, bu paranın nereye gittiğini kimse bilmeyecek, ondan sonra bana ekonomiden bahsedeceksiniz. Kardeşim bu kadar para harcadınız o zaman bu işsizlik ne, bu sefalet ne? Lale Devri'nin yaşayanlarla sokakta vatandaşın alakası yoktur. 2.4 trilyon dolar para harcıyorlar ama Türkiye şu an borç batağında. Nasıl Osmanlı'da Duyun-i Umumiye kurulduysa, 2019'da Borçlar Genel Müdürlüğü kuruldu. 83 milyon vatandaş Londra'daki bir avuç tefeciye çalışıyor. Bugün akşama kadar Londra'daki bir avuç tefeciye 48 milyon dolar faiz ödenecek. Bunların 18 yılda Londra'daki tefecilere ödedikleri faiz 178 milyar dolar. Üçüncü sorunumuz dış politika. Türkiye bugün egemen güçlerin taleplerini yerine getiren bir devlet konumuna düşürülmüştür. Bugün Türkiye ekonomik ve siyasi bağımsızlığı büyük ölçüde yitirmiştir. Cumhuriyet tarihinde hiçbir zaman Süleyman Şah Türbesi'nde bayrağını indirip toprak bırakılmamıştır. Süleyman Şah türbesi bu ülkenin namusudur. O topraklar da bu ülkenin namusudur. Oradan bayrağı indirenler vatan hainleridir. 27 Şubat 2020. Ne oldu? Suriye'de 36 askerimiz şehit oldu. Sorumlusu kim? Sorduk mu? 36 askerimizin kanı yerde duruyor. Şehidin de, gazinin de, şehit yakınlarının da hakkını biz savunuyoruz. Kendi toprağını terk edeceksin, şehide sahip çıkamayacaksın. Askerleri şehit edenlerin özür dilemesini beklerken, siz koşa koşa Moskova'ya gideceksiniz. Onur sahibi insanlar böyle bir dış politika gütmezler. 9 Ekim 2019. Nedir bu tarih? Trump'ın gönderdiği mektup. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde alınan en ağır mektuba cevap verilememiştir. Acı ama gerçek bir olayı daha sizinle paylaşmak isterim. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir devlet başkanı, aldatıldım dememiştir ve aldatılmamıştır. Ama ilk kez 18 yıllık iktidarında bir kişi herkes tarafından aldatılmıştır. 18 Şubat 2018'de konuşma yapıyor ve şunu söylüyor: "Sayın Obama ile görüştük ama hep aldatıldık. Bir değil, iki değil, üç değil hep aldatıldık". Görkemli Türkiye Cumhuriyeti'nin yapısını tahrip ediyorsun. Eğitim sorunumuz dördüncü sorun. 18 yılda 2.4 trilyon dolar para harcadılar. Hala birleşik sınıflar var. Birleşik sınıflar şu, birinci ,ikinci, üçüncü sınıf öğrencileri aynı odada ders görüyor. Sürekli değişen eğitim politikalarıyla Türkiye, bilgi çağından koparılmıştır. Geçmişte bizim gerimizde olan, İran, Suudi Arabistan ve Malezya üniversitelerinin ürettiği bilgi bizim üniversitelerimizi geçmiştir. Bir ülkeyi geriletmek için işgal etmenize gerek yok, eğitimi bozmanız yeterlidir. Beşinci sorunumuz toplumsal yapımız. Toplumsal barışımız dinamitlenmiştir. Kimsenin yaşam tarzını, etnik kökenini, inancını sorgulamak bizim hakkımız mı? Bizim soracağımız şey vatandaşın karnı aç mı tok mu? Başta Kürt sorunu olmak üzere, iktidar tüm sorunlarda toplumu kamplaştırmaya devam etmektedir. Değerli arkadaşları, asıl soru şu. Biz bu sorunları kimlerle, nasıl çözeceğiz? Bunu sizlerle çözeceğiz, çalışma arkadaşlarımızla. Bunu Millet İttifakı'ndaki dostlarımızla çözeceğiz. Özgürlüğünden asla vazgeçmeyen gençlerimizle çözeceğiz, kalemini satmayan gazetecilerle, aydınlarla, sanatçılarla, zeki, çevik sporcularla çözeceğiz. Hakları elinden alınmak istenen kadınlarla çözeceğiz. Siftahsız kepenk kapayan esnafla çözeceğiz. Hakkını ve hukukunu her zaman savunduğumuz emeklilerle çözeceğiz. Özet olarak birlikte halkımızla çözeceğiz. Şimdi geldik, nasıl çözeceğiz? Önce şunu hiç kimse unutmasın. Önümüzdeki ilk seçimlerde dostlarımızla birlikte iktidar olacağız. Maltepe'nin izdüşümü. Önümüzdeki ilk seçimlerde dostlarımızla birlikte iktidar olacağız. Firavunların iktidarını yıkıp, halkın iktidarını kuracağız. Her Firavun'un bir Musa'sı, her Nemrut'un bir İbrahim'i vardır. Hiçbir zaman, hiçbir yerde, hiç kimseye kibir ve öfkeyle bakmayacağız. Hangi partiye oy verdin sorusunu sormayacağız, ne derdin var sorusunu soracağız. Yeni bir siyaset anlayışını Türkiye Cumhuriyeti'ne getireceğiz. Bu sorunları akılla, bilgiyle, deneyimle, istişareyle çözeceğiz. Adalet duygusuyla çözeceğiz. Birinci yüzyılı bitirdik, ikinci yüzyıla geçeceğiz. 2023'te ikinci yüzyıla geçeceğiz. İkinci yüzyılda ne yapmalıyız, işsizliği, yoksulluğu nasıl bitirebiliriz? İkinci yüzyılda Türkiye nasıl bölgesinin ve dünyanın saygın ülkelerinden biri haline gelir? İkinci yüzyılda neden farklı düşünüyorsun, sorusunun sorulmayacağı bir Türkiye'yi nasıl inşa edebiliriz? Bunun için İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi'ni hazırladık. Bu beyannamenin detaylarını paylaşarak sonrasında da bu beyannameyi oylarınıza sunacağım." İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi "Birinci hedefimiz, yeni bir anayasa ile güçlendirmiş demokratik parlamenter sisteme geçilecektir. Güçlü demokratik parlamenter sistem için öncelikle geniş bir toplumsal mutabakat sağlanacak, her türlü vesayetten uzak, darbe hukukundan arındırılmış, gücünü milletten alan bir anayasa oluşturulacaktır. Herkesin, Mısır'daki sağır sultanında bilmesini istiyorum. Bu ülkeye bugüne kadar anayasalar hep vesayetçi kurumların baskısıyla geldi ve oluşturuldu. En son değişiklikler 20 Temmuz sivil darbesinde ve OHAL koşullarında yapılmıştır. Biz bütün tarafların katılımıyla, vesayetten uzak, darbe hukukundan arındırılmış yeni bir anayasa yapacağız. Bu anayasada cumhurbaşkanının tarafsız olması sağlanacak, partili ve yanlı cumhurbaşkanlığı uygulamasına son verilecektir. Cumhurbaşkanı tarafsız olacak, ahlaklı olacak, kandırılmayacak, namuslu, pür bu toprakların evladı olacak. Kuvvetler ayrılığı esas alınacak, gerekli denge ve denetim mekanizmaları kurulacak. Yargı bağımsızlığı kesin olarak sağlanacak. HSK, AYM, Yüksek yargı organları ve mahkemeler üzerinde yasama ve yürütmenin doğrudan veya dolaylı vesayeti sonlanacak. Yasa tasarı ve teklifleri TBMM komisyonlarında görüşülürken, ilgili meslek kuruluşları, sivil toplumları ve uzmanların görüşü zorunlu olarak alınacak. Kaptı-kaçtı kanunu olmaz. Baro ile ilgili kanun çıkarıyorsan baroları çağıracaksın, uzmanlarla oturup konuşacaksın. Bir diğer ilke; düşünceyi ifade, örgütlenme ve basın özgürlüğü koşulsuz güven altına alınacak. Meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşları üzerindeki her türlü baskıya son verilecek, medya özgürlüğü evrensel ölçülerde güvence altına alınacaktır. Bunu da yapacağız. Değerli arkadaşlarım, hiç kimse unutmasın; bir devlet hukukun üstünlüğünden ve adaletten vazgeçerse o devlet bir süre sonra organize suç örgütü haline dönüşebilir. Bir devletin organize suç örgütü haline dönüşmemesinin temel nedeni zaten anayasadır. Bir kişinin talepleriyle bir devlet yönetilemez. Bütün insanların bu devletin yönetiminde hakkı ve hukuku vardır. İkinci ilkemiz, ikinci yüzyıla hazırlanırken; Türkiye'nin toplumsal barışı ve huzuru sağlanacaktır. Başta Kürt sorunu olmak üzere, tüm toplumsal sorunlarımız demokrasi temelinde ve TBMM'nin öncülüğünde çözülecek. Türkiye'nin tam bağımsızlığı, demokrasisi ve üniter yapısı güçlendirilecektir. Kürt sorununu egemen güçlerin bir manivela olarak kullanmasına asla izin vermeyeceğiz. Kadın erkek fırsat eşitliği sağlanacak. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi öncelikli bir devlet politikası haline getirilecektir. Toplumsal barışın kalıcı hale getirilmesi için tüm terör örgütleri ve yeraltı suç örgütleriyle mücadele ödün verilmeksizin sürdürülecek. Terörden çok çektik, terörle mücadele. Yer altı dünyasında hala suç örgütleri var ve bunlar büyük ölçüde güçlerini meclisteki bazı siyasi otoriterlerden almaktadır. Biz bu ülkeye demokrasiyi sonuna kadar getireceğiz. Üç, devlet yönetiminde ve toplumsal düzende liyakat sistemi hakim kılınacaktır. Kamusal alandaki bütün atama ve işlemlerde liyakat sistemi esas alınacak, devlet hizmetlerinin partizanca, çıkar amaçlı yapılmasına engel olunacaktır. Hizmet yandaşa değil, vatandaşa verilecektir. Bunun kurallarını koyacağız. Böylece işi ehline vermek bir devlet politikası olacaktır. Bu anlayışla yola çıktığımızda ne olacak? Güreşçiden banka yönetim kurulu üyesi olmayacak, akademik hırsızdan rektör olmayacak. Rüşvetçiden de Büyükelçi olmayacak. Dört, seçim yasası değişecek, milletin vekilini millet seçecek. Demokrasilerde aslolan milletin iradesinin olduğu gibi parlamentoya yansımasıdır. 12 Eylül eseri olan seçim barajı kaldırılacak. Milletin iradesinin Meclise tam olarak yansıması sağlanacaktır. Milletin vekilini genel başkanlar değil, milletin kendisi seçecektir. Önemli bir ilke daha, özellikle kadın kardeşlerimin dikkatle dinlemesini isterim. Hangi partiden olursa olsun, bütün kadın kardeşlerimin dinlemesini isterim. Seçim yasası değişikliği ile cinsiyet kotası getirilecek, kadınların parlamentoda temsili yasal güvence altına alınacaktır. CHP'li kadın milletvekilleri bu yasa teklifini imzalayarak TBMM Başkanlığına verecekler. Seçim yasasında cinsiyet kotası getirilecek, yasal bir zorunluluk olarak bütün partiler o kotaya uymak zorunda kalacaklardır. Parlamentoda da kadınlar hak ettiği yeri alacaktır. Beş, siyasi ahlak yasası çıkartacağız. Siyasi ahlak yasası ile siyaset kirlilikten arındırılacak, vatandaşla siyasetçi arasındaki güven yeniden inşa edilecektir. Böylece milletin seçtiği vekillere ve gazi meclisimize itibarı iade edilmiş olacaktır. İş takipçisinden, yolsuzluk yapandan, kul hakkı yiyenden, adaletsizliği ilke edinmiş adamdan milletvekili mi olur? Kendisi Hacdayken sahte pusula gönderip ben Meclis'teyim diyen adamdan milletvekili mi olur? Altı, kamu ihale kanunu, rekabet ve şeffaflığı sağlayacak şekilde yeniden düzenlenecektir. Kamuda israf ve kayırmacılığı önlemek amacıyla kamu ihale kanunu ivedilikle değiştirilecek, tüm kamu ihalelerinin şeffaf ve kamuya açık, kayırmacılıktan uzak bir anlayışla yapılması sağlanacaktır. Eğer israf haramdır diyorsak, inancımızda da israfın haram olduğu temel bir değer olarak önümüzde duruyorsa nasıl oluyor da israfı 21. yüzyılın Türkiye'sinde itibar olarak kabul ediyoruz. Devlette itibar israfı önlediğimiz ölçüde artar. Vatandaş, devlete ve devleti yönetenlere saygı duyar. Har vurup, harman savurma anlayışıyla devlet yönetilemez. Her kuruşun hesabını vermek her namuslu siyasetçinin görevidir. Kul hakkı yemek en büyük günahtır, diyoruz. Gayet güzel, kul hakkı yemek en büyük günahsa vatandaşın ekmek, süt alırken ödediği verginin nerelere gittiğinin hesabını bir siyasetçi vermiyorsa kul hakkı yiyerek karnını diyor demektir. 'Hastaneyi yaptık'! Kaça yaptın kardeşim? Bileceksiniz. Halkın iktidarında bir hastane kaça yapıldıysa vatandaş bilecek.  Kamu-özel işbirliğiyle yapılan ve 83 milyon vatandaşın sömürüsüne yol açan işler var. Buradan 83 milyon vatandaşıma hitap ediyorum. Bu kamu-özel işbirliğiyle sizin alın terinizi sömüren bütün yatırımları devletleştireceğiz. Bu bağlamda bizi dinleyen bütün vatandaşlarıma seslenmek isterim. Avrupa'nın en büyük entegre tesisi, tank palet fabrikası 1 kuruş, 1 dolar, 1 euro ödenmeden Katar Ordusu'na peşkeş çekildi. Bizim subaylarımız, işçilerimiz Katar Ordusu'nun emrinde çalışıyor. Fabrikaları işçilerimiz yapıyor, ürünü biz üretiyoruz, parayı Katar Ordusu alıyor. Fabrika bizim, çalışan işçi de bizim, oradaki asker de bizim, orada üretimi de biz yapıyoruz. Parayı niye Katar alıyor? Bunu da her vatandaşın sorgulaması lazım. Yedi, Sayıştay gerçek işlevine kavuşturulacak, Ulusal Vergi Konseyi ve TBMM'de Kesin Hesap Komisyonu kurulacaktır. Ne demek? TBMM adına ödenen bütün vergilerin denetimini Sayıştay yapıyor. Onların bütün raporları gizleniyor. Biz getireceğiz, milletin önüne getireceğiz. Her kuruşun hesabını vereceğiz. Ulusal Vergi Konseyi... Vergide adaletsizlik var, asgari ücretliden vergi alıyorsun köşeyi dönenden, yolsuzluk yapandan hiçbir şey almıyorsun. Bunlara son vereceğiz. Ulusal Vergi Konseyi kurulacak, raporları her yıl Resmi Gazete'de yayımlanacak. Adaletsizliklerin tamamını veya adaleti vatandaş oradan görecek. Ayrıca TBMM'de Kesin Hesap Komisyonu kurulacak. Yani bir hükumetin vatandaştan aldığı vergi, yaptığı borçlanmalar, sattığı mal karşılığında aldığı parayı nereye harcadığı... Kesin Hesap Komisyonu'nun başkanı iktidar partisinden değil, muhalefet partisinden olacak. İktidar, muhalefete gidecek, hesap verecek orada. Dünyada örneği çok az olan bir uygulamayı Türkiye'ye getiriyoruz. Biz iktidar olacağız, iktidar olmak için her şeyimiz hazır ve biz muhalefete hesap vermeyi ilke olarak kendimiz yasal düzenleme olarak Meclise getirmek istiyoruz. Kendisini denetletmekten korkmayan bir iktidar olacağız. Çünkü kul hakkı yemeyen, israf yapmayan bir iktidar. Hedefimiz budur. Sekiz, güçlü bir stratejik planlama teşkilatı kurulacaktır. Ekonomide ihracat odaklı ve katma değeri yüksek üretime öncelik veren bir planlama ve teşvik politikası yaşama geçirilecek. Bunun için güçlü bir stratejik planlama teşkilatı kurulacaktır. Üretim ve hakça paylaşım stratejik planlamanın ana hedefi olacaktır. Üreteceğiz ve hakça bölüşeceğiz. Bu planlama örgütü, tarımı stratejik sektör olarak görecek. Bu ülkenin karnını yabancı çiftçilerin ürettiği ürünlerle değil, kendi alın terimizle ürettiğimiz ürünlerimizle doyurmalıyız. Elin oğlu 20 yılını, 30 yılını, 50 yılını planlıyor. Biz yarın ne olacağını bilmiyoruz. Demek ki devleti yönetiyorsanız planlama yapacaksınız. İşsizlik var, niye işsizlik var, nasıl önleyeceğiz? Kim? Planlama örgütü oturacak. Hangi bölgedeki yatırımlarla işsizliği önleyebiliriz? Anadolu'nun içi boşalıyor, buna izin vermeyeceğiz. Her toprağımızda fabrika olacak. Her toprağımızda çalışan işçimiz olacak. Dokuz, eğitim sistemi tüm bileşenlerinin ortak çabasıyla yeniden yapılandırılacaktır. Eğitim, Türkiye'nin kalkınma stratejisinin en önemli, en temel parçası olarak yeniden yapılandırılacaktır. Eğitim politikalarının tek hedefi fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmek olacaktır. Üniversitelerimizde her türlü düşünce özgürce tartışılabilecek, her türlü bilimsel çalışma özgürce yapılabilecek, darbecilerin getirdiği YÖK kaldırılacaktır. Tüm organize sanayi bölgelerinde iş garantili yatılı teknoloji liseleri kurulacak, sanayicinin ihtiyaç duyduğu eleman sorunu çözülecektir. Böylece gençlerimizin de işsiz kalmalarının önüne büyük ölçüde geçilecektir. On, gelecek nesiller için ekosistem hakkı korunacaktır. Bunu da Türkiye'de ilk kez bir siyasal parti olarak biz seslendiriyoruz. Gelecek nesillere, doğmamış çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya teslim etmek için üzerimize düşen sorumluluğun bilincindeyiz. Canlı ve cansız varlıklar olarak bir ekosistemin parçasıyız. Sağlıklı işleyen bir ekosisteme sahip dünyaya doğma hakkı henüz doğmamış nesillerin de hakkıdır. Sürdürülebilir yaşam anlayışı ışığında bu hak, anayasal güvence altına alınacaktır. Böylece çevremizi koruyacağız. Bizim de kuş görme, orman görme, deniz görme, güneşi görme hakkımız var, gelecek kuşaklara da bu hakkı devretmek bizim de görevimizdir. On bir, güçlü sosyal devletin ilk adımı olarak Aile Destekleri Sigortası Kurumu kurulacaktır. Vatandaşlarımıza asgari bir gelir düzeyi mutlaka sağlanacaktır. Bu bağlamda Aile Destekleri Sigortası uygulamaya konulacak, bu topraklarda hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecektir. Vatandaş devlet yardımlarını lütuf olarak değil, hakkı olarak görecek. 'Bu devlette yaşıyorsam, devletin adı sosyal devletse benim işsizlik sorunumu çözeceksin ve benim karnımı doyuracaksın' diyecek. Aile Destekleri Sigortasının hedefi budur. Bu ülkede huzur istiyorsak, beraber yaşamak istiyorsak hiçbir çocuğun yatağa aç girmemesi lazım. Hiçbir babanın çocuğuma pantolon alamadım diye intihar etmemesi lazım. Hiçbir anne, Kübra bebek açlıktan öldü, onun acısını duymaması lazım. 18 yıldır yapamadılar, bir yılda yapacağız, hayata geçireceğiz. On iki, yeni bir merkez-yerel dengesi kurulacaktır. Reformların başarısı için devletin tüm kapasitesi en verimli şekilde kullanılacak, yeni bir merkez-yerel dengesi oluşturulacaktır. Merkezi yönetim kapasitesiyle yerel yönetimlerin halka doğrudan ulaşabilme kapasitesi birleştirilerek hizmetin vatandaşa daha etkin ve verimli bir şekilde ulaştırılması sağlanacaktır. Bu bağlamda yerel yönetimlerin gelirleri artırılacak, Kayyum uygulaması sonlanacak, seçimle gelen belediye başkanlarının seçimle gitmesi güvence altına alınacaktır. Bir parantez açayım, bütün engellemelere rağmen en küçük beldeden en büyük büyükşehir belediye başkanımıza kadar bütün belediye başkanlarımız pandemi sürecinde bir tarih yazdılar. Hepinizin huzurunda belediye başkanı arkadaşlarımı yürekten kutluyorum. Baskıya kulak asmadılar, hiçbirisi şikayet etmedi. Engelleri aştılar ve bu süreç içerisinde bir şey daha yaptı bütün belediye başkanlarımız. Kimin ihtiyacı varsa hangi partidensin, hangi kimliktensin, inancın nedir diye sormadılar. Varsa sorunun gel kardeşim, ben sorununa çözüm üreteceğim dediler. Belediye başkanlarımız bütün engellemelere rağmen bir tarih yazdılar. On üç, Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı kurulacak. Akılcı, barışçıl ve gerçekçilikten sapmayan, uluslararası hukuka ve meşruiyete önem veren bir dış politika izlenecektir. Rahmetli Atatürk buna 'Yurtta barış, dünyada barış' diyordu. Ayrıca bölge merkezli dış politika anlayışından yola çıkarak kurucu üyelerinin İran, Irak, Suriye ve Türkiye olacağı ve bölgemize huzur, barış ve istikrar oluşturmayı hedefleyen Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı (OBİT) kurulacaktır. Ortadoğu'da egemen güçlerin vekalet savaşı var. Altındaki petrol, üstte yaşayan vatandaşların kaderini değiştirdi, bedel ödüyorlar. Öyle bir açmaz yaratıldı ki, iki tarafta birbirini Allah Allah diyerek öldürüyor. Komşuda yangın varsa sizde huzur olmaz. Biz OBİT'i kurarak Ortadoğu'ya huzuru, barışı getireceğiz. Ortadoğu'yu bir kavga, savaş, çekişme alanı değil; huzur, barış alanına dönüştüreceğiz. Bütün Ortadoğu'yu kucaklayacağız. Ortadoğu halkları ile birlikte barışı ve huzuru sağlayacağız. Ortadoğu'da egemen güçlerin değil, Ortadoğu'da yaşayanların kendi iradeleriyle yaşamalarının yolunu açacağız. 13 madde saydım değerli arkadaşlar. İkinci yüzyıla çağrının 13 maddesi. Her bir delegemiz, 13 maddeyi ezberleyeceksiniz. Nereye gidiyorsa, hangi sorun varsa çözülecek burada, hepsinin çözümü var. 5 temel sorunun hepsinin çözümü var. Huzurlu bir toplum var. Birlikte yaşama iradesi var. Ayrıştırma, bölme, kin yok, öfke yok. Herkesi kucaklama var. Cumhuriyetimizi Mustafa Kemal ve arkadaşları 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' ilkesinden yola çıkarak kurdu. TBMM'nin açılışının 100. yılına tanıklık eden CHP delegeleri olarak önümüzdeki dönemin en önemli görevin cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmak olduğunun bilincindeyiz. Bunu Cumhuriyetimizin 100. yılında, yani 2023'te gerçekleştirme azim ve kararlılığındayız."

37. olağan kurultay chp İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi iktidar manifestosu kemal kılıçdaroğlu