Kime Hitap Eder Bu Hutbeler

TAKİP ET

Benedict Anderson, Hayali Cemaatler kitabında milletlerin oluşumunda basının nasıl etkili olduğunu anlatır

Benedict Anderson, Hayali Cemaatler kitabında milletlerin oluşumunda basının nasıl etkili olduğunu anlatır. Kabaca özetlemek gerekirse farklı yerlerdeki insanlar aynı şeyleri okuyarak, birbirlerinden habersiz olsalar da benzer hissiyatla hareket ederler der. Matbaadan önce de bu görevi dini kurumlar üstleniyordu. Özellikle İslam’da her Cuma verilen hutbeler öncelikle Arap milletinin oluşmasını ve İslam Devletinin başarısını daha sonra da Müslüman devletlerin hakimiyetlerinin pekişmesini sağladı. Her ne kadar bugün din siyasete alet edilmemeli desek de İslam daha ortaya çıkışından itibaren siyasetle ilgilidir ve yönetmek ister. Nitekim Hristiyan misyonerliğinin başarısının bir benzerini İslam’da söz konusu etmek zor; Müslüman bir devletin olmadığı yerde İslam’a geçişler ve İslam’ın yerleşmesi pek mümkün olmuyor. Tabii burada bir parantez açmak da gerekiyor. İslam’da bir misyonerlik müessesesi yok ancak Türkler Müslüman olduktan sonra Yesevi Ocağından çıkan dervişler için Ömer Lütfi Barkan’ın “kolonizatör” ifadesini farklı bir şekilde yorumlarsak bu dervişler misyoner görevi görmüştür, desem yanlış olmaz. Bu dervişlerden başka propaganda konusunda ileride Yavuz Sultan Selim-Şah İsmail çekişmesinde önemli bir yer tutacak olan ozanlardan da bahsedebiliriz. Yavuz savaş meydanında galip gelmiştir ancak Şah İsmail de bu ozanlar aracılığıyla kendi fikirlerini yerleştirmeyi başarmıştır. Bu kadar lafı neden ettiğime ve elbette günümüze gelecek olursak; milli sevinç ve yas günlerine denk gelen Cuma hutbelerinde Atatürk adını anmaktan ve söz konusu günlerin önemine değinmekten özel bir çabayla kaçınan Diyanet, malumdur mevcut iktidarın hilafına olan konularda herkesten önce ortaya atılıyor. İnsanların açlığa, sefilliğe şükretmelerini öğütlemekten asla utanmıyor. Bu tür öğütler veren Diyanet’in bütçesi ise tam anlamıyla astronomik. Esarete düşünce “İlli millet idim, ilim şimdi hani, kime ili kazanıyorum der imiş. Kağanlı millet idim, kağanım hani, ne kağana işi, gücü veriyorum” diye düşünüp Çin’e düşman olduğunu bildiren Türklerden bugün bir lokma bir hırkayla yetinenlere geldik. Ben bir milliyetçi olarak milletimin iyi yaşamasını, müreffeh olmasını isterim.