KONDA'dan Dikkat Çekici İnsan Hakları Araştırması

TAKİP ET

KONDA Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır, Türkiye'de yaşanan ekonomik krizin kimlik siyasetini yıprattığını belirtti.

Civil Rights Defenders için yaptıkları Türkiye Toplumunda İnsan Hakları Algısı ve Farkındalığı başlıklı araştırmanın sonuçlarını paylaşan KONDA Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır, araştırmada Türkiye'de insan haklarının en çok siyasetçiler ve medya tarafından ihlal edildiğini tespit ettiklerini bildirdi.

Independent Türkçeden Can Bursalı'nın haberine göre insan hakları ihlallerinin yüzde 56'sı siyasetçiler, yüzde 32'si ise medya tarafından yapılıyor. Araştırmada halkın yüzde 32'si "İfade özgürlüğü için yeterli ortam vardır" derken toplumun yüzde 39'u toplumsal olaylarda biber gazı kullanılmasının doğru olduğunu düşünüyor.

2012 yılında yaptıkları insan hakları araştırmasında halkın yüzde 22'sinin dönemin başbakanına güvendiğini belirlediklerini belirten Ağırdır, bugün bu durumun yüzde 20'lik bir "Cumhurbaşkanına güveniyorum" yanıtına dönüştüğünü kaydetti.

10 Kişiden 4'ü Din veya Mezhebinden Dolayı Ayrımcılığa Uğradığını Belirtiyor

Türkiye'de "Yaşama hakkı, ifade düşünce hürriyeti, kadınların eşitlik hakkı"nın en önemli görülen üç insan hakkı olduğu tespit edildiği araştırmada verilen seçenekler arasında vatandaşların en az seçtiği üç hak ise "Örgütlenme hakkı, protesto hakkı, toplantı ve gösteri hakkı" oldu.

Araştırmanın sonuçlarına göre Türkiye'de her 10 kişiden 4'ü, din veya mezhebinden dolayı ayrımcılığa uğradığını belirtiyor. Ayrıca cinsiyeti, etnik kimliği ve siyasi tercihinden dolayı ayrımcılığa maruz kaldığını düşünenlerin oranı da bu orana yakın seyrediyor.

"Kimlik Gerilimi Geri Giderken Sınıfsal Gerilim Öne Çıkıyor"

Türkiye'de siyasi tercihlerde belirleyiciliğin kimlikten uzaklaşarak sınıfsal gerilime doğru yaklaştığını belirten Bekir Ağırdır, "Son 10 yılda Türkiye'de kültürel kimlikler ve gerilimler çok öne çıkmıştı. 2010'dan 2019'a kadar 10 kez sandığı gidildi. Kanaatimiz odur ki, 9 yılda biz sandığa siyasi tercihlerimizle değil, kimliklerimizle gittik. Ancak son 2 yıldır yaptığımız araştırmalarda, yeniden sınıfsal gerilimlerin yükseldiğini görüyoruz. Artık Türk-Kürt, Alevi-Sünni olmak ziyade, yoksulluk belirleyici oluyor" dedi.

Ağırdır "Türkiye insanı birey olmak konusunda çok gayretli ama yurttaş olmak konusunda öyle değil. Hakları için sokağa çıkma konusunda Türkiyeliler hala kısıtlı davranıyor. Toplum, fikrini sokağa yansıtamıyor olabilir ama 'Ne oluyor?' konusunda oldukça bilgi sahibi" derken İYİ Parti'nin "Ömer'in Yolu" propagandasına ilişkin dikkat çekici bir tespitte bulundu.

"Ömer'in Adaleti" Derseniz Bir Şey Elde Edemezsiniz

AKP oylarındaki çözülmenin dindarlık üzerinden değil yoksulluk üzerinden olduğunu vurgulayan Bekir Ağırdır, "Çözülme dindarlık üzerinden olmadığı için siz 'Ömer'in Adaleti' derseniz bir şey elde edemezsiniz" değerlendirmesinde bulundu.

Tekrarlanan İstanbul seçimlerinde 14 binden 800 bine çıkan farka ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Ağırdır "İmamoğlu tekrarlanan seçimde attığı farkı, Binali Yıldırım seçmeninden aldığı oyla yapmadı. Kendisi öyle sanıyor. Ama attığı farkın çoğunluğu, 31 Mart'ta sandığa gitmeyip, haksızlık olduğunu düşünerek 23 Haziran'da sandığa gidenlerden aldığı oylar sayesinde oluştu" ifadelerini kullandı.

konda insan hakları araştırması bekir ağırdır akp chp iyi parti ekrem imamoğlu meral akşener ömerin adaleti kimlik gerilimi düşüyor sınıfsal gerilim yükseliyor