Kutalmış Işık 'Cumhurbaşkanına Hakaret' İddiasıyla Hakim Karşısına Çıkıyor: 'Sevgililer Günü Buluşması'

TAKİP ET

Gazeteci Kutalmış Işık, AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği ithamıyla yargılanıyor.

Eski TamgaTürk Yayın Yönetmeni gazeteci Ahmet Kutalmış Işık, AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği gerekçesiyle hakim karşısına çıkacak.

Konuya ilişkin kamuoyuna bilgi vermek üzere yayımladığı "Erdoğan ile Sevgililer Günü Buluşması" başlıklı videoda konuşan Işık, "Mesele artık benim için de beni izleyen pek çok kişi için de objektifliği ve hukuki normlara ne kadar riayet ettiği -maalesef Türkiye'nin genç bir evladı olarak üzülerek söylüyorum ki- tartışmalı olan mahkemelerimizde aklanmak değil. Bu saatten sonra mesele kamu vicdanında aklanmak" dedi.

Işık'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Cumhurbaşkanına hakaretten yargılanan bir yurttaşımızın aslında bir siyasi parti genel başkanına bu eleştirileri yönelltiğine ilişkin savunması bu suçlamanın bozulmasına ve TCK299 yerine başka bir maddeden ceza almasına vesile olmuştu ki bunlar arasında ciddi farklar var.

"Bu Paylaşımlardan Ötürü Bana Dava Açabilecek Tek Kişinin Fetullah Gülen Olduğunu Söylemeliyim"

Bu paylaşımlardan ötürü bana dava açabilecek tek kişinin Fetullah Gülen olduğunu söylemeliyim. Bahsi geçen cemaat liderine hakaretamiz ifadelerle eleştirilerde bulunmuşum. Bu eleştirileri paylaşabilirsiniz , paylaşmayabilirsiniz. Ben kendisini bir suç örgütü lideri olarak görüyorum. 15 Temmuz hatta 17-25 Aralık'tan önce de kendisine en sert eleştirileri yönelten biri olarak aynı noktadayım ve burada olmaya devam edeceğim. 

Ve buna binaen söylediğim bazı cümlelerim nedeniyle Cumhurbaşkanına hakaret suçundan yargılanıyorum. Ve yahut Milliyetçi Hareket Partisi'nin yönetimine bazı eleştirilerim olmuş, bunlar nedeniyle Cumhurbaşkanına hakaretten yargılanıyorum.

Önemli bir Vatan Partisi mensubu bir şey söylemiş, bunu alıntılayıp bir şey söylemişim. Bu nedenle Cumhurbaşkanına hakaret suçundan yargılanıyorum. 

Siyonizmle alakalı, gerçekten absürt kabul edilebilecek bir durumu yorumlamışım. Bu nedenle de Cumhurbaşkanına hakaretten yargılanıyorum.

Yargılanmama neden olan ilk paylaşımımı 04.08.2019'da yapmışım. Milliyetçi Hareket Partisi'nin içinde olduğu durumla alakalı bir yorumdan bahsediyoruz ve şu ifadeleri kullanmışım:

"Ülkücülere 'Fatiha Bilmez' Diyen Çözümcü Tayyip: Çözümcü Değil mi?"

'Türk milliyetçileri Türkeş'in mezarını ziyaret edemesin diye lise talebelerine nöbet tutturdular. Başka partiye oy veriyor diye, ülkücü olmakla iftihar eden delikanlıları dövdüler. AKP adayını desteklemeyen imzacılara saldırdılar. Ülkücülere 'Fatiha bilmez' diyen, çözümcü Tayyip'i ocakta ziyaret ettiler. En fenası da Türkeş'in koltuğu işgal edildi. Buna ses çıkarmayıp boyun eğdiler. Dün çok şerefli, lakin bugün bunu söylemek sahiden çok zor.'

Erdoğan'ın 2019 yani yerel seçimden üç gün önce Ankara Çubuk'ta Ülkü Ocakları'nı ziyaretine atıfta bulunan bir sosyal medya paylaşımı. Açık konuşmak gerekirse 2 yılı aşkın süre geçmiş. Tam olarak ne üzerine yazdığımı da hatırlamıyorum. Bunlar zincir tivitler.

Emniyette ifade verirken ne yazdığımı anlamakta güçlük çektim kesip biçtikleri için. Şikayetçi oldukları, soruşturmaya tabi tuttukları kısımları yanıltmaya müsait biçimde size sunuyorlar bu da dikkate değer bir husus.  Gelelim içeriğe. 28 Mart tarihinde, Tayyip Erdoğan ağır ithamlarda bulunduğu MHP'nin organik bağı olan bir kurumu, Ülkü Ocakları'nı ziyaret etti. 

Bu 3 tivit, esasen MHP'nin ve Türk milliyetçiliği iddiasında bulunan herkesin iç meselesi olan bir durum üzerine yapılmış bir yorum. Bunların hepsi teker teker yaşanmış olaylar. 4 Nisan yani rahmetli Alparslan Türkeş'in ölüm yıl dönümünde gerçekten de Bahçelievler'de bulunan Türkeş'in mezarını MHP'nin mevcut yönetimini tasvip etmeyen Türk milliyetçilerin ziyaretini engellemek üzere lise talebeleri nöbet tutmak üzere görevlendirildi. Bunlar yaşandı. 

"Türkeş'in Oğlunu Bile Kabrine Sokmadılar"

1 Nisan tarihli, İYİ Parti'nin 1. Olağan Kurultayı diye hatırlıyorum. Kurultaya il dışından gelip kabri ziyaret etmek isteyen Türk milliyetçileri saldırıya uğradı. Basına ne kadar yansıdı hatırlamıyorum. Yahut bu örneklere de hiç gerek yok. Türkeş'in oğlunu bile kabre sokmak istemediler. 

Geçiyorum, başka partiye oy veriyor diye ülkücü olmakla iftihar eden delikanlıları dövdüler. Yaşanmadı mı? İYİ Parti'de siyaset yapan gençler Ülkü Ocakları mensupları tarafından saldırıya uğradı mı uğramadı mı? Ülkücüye Fatiha bilmez diyen, sanırım soruşturma gerekçesi burası, demedi mi?  Çözümcü Tayyip'i ocakta misafir ettiler, bu da yaşandı. 'Çözümcü Tayyip' mi suç teşkil ediyor?  Ben çözüm sürecine ilişkin açık konuşayım müspet bir kanaat taşımıyorum. Çözüm sürecinin Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün değerlerini ayaklar altına alan bir pespayelik olduğu kanaatini taşıyorum. 

"Çözüm Sürecinden Memnun Olan Türkiye'de Tek Bir Kişi Var"

Türkiye Cumhuriyeti'ni, TC'yi yok etmek isteyen bir silahlı terör örgütüyle masaya oturtmaktan ibaret görüyorum ben. Bundan kim memnun peki? 'Bizi postacı yaptınız' diyen HDP mi memnun? Bundan memnun olan Türkiye'de herhalde tek insan vardır. O da İmralı'da. Peki sürecin mimarı olan Tayyip Erdoğan'a çözümcü demek mi hakaret?

Bunu hakaret olarak görüyorlarsa süreç konusunda hata ettiklerini söyleyip özür dilesinler. Ancak bu sürece ilişkin birçok paylaşım ve Meclis konuşmaları da duruyor, herkesin malumudur. Geçelim.

Bundan 3 ay sonra, Kasım ayında yapılmış başka bir paylaşım. Vatan Partisi, eski adıyla İşçi Partisi'nin son yerel seçimde İBB Başkanlığına aday olmuştu bu zat ve Aydınlık gazetesinin yayın yönetmeni diye hatırlıyorum. Çok da önemli bir figür değil. Gazetecilik camiasında da bir kıymeti harbiyesi yok. Mustafa İlker Yücel. Demiş ki 'Ilımlı İslam çöktü, yerini başka bir söylem aldı. Türkiye Batı'dan kopuyor, diktatörlüğe dönüşüyor. Üzücü kısmı da şu ama maalesef bu söylemi en çok Atatürkçüler benimsiyor' gibi ifadeler yer alıyor. 

Ben de bu paylaşımı alıntılayıp 'Belki AKP'li değilsiniz ama iyi birer AKP'cisiniz'. Hala altına imza atıyorum. 'Size rağmen inatla tekrar edelim: Türkiye Batı'dan kopuyor, diktatörlüğe dönüşüyor. Size rağmen inatla haykıralım, tiranlığa hayır, yaşasın hürriyet'.

"Burada Hakaret Nerede?"

Hamasi bitirmişim biraz ama samimi kanaatim budur. Peki burada cumhurbaşkanına hakaret suçu nerede? Türkiye'nin batıdan kopuyor olması mı, diktatörlüğe dönüşüyor olması mı? Benim tiranlığı reddedip hürriyet fikrini benimsiyor olmam mı? Hakaret tam olarak ne? Benim nezdimde biri bana 'AKP'li değilsin ama AKP'cisin' dese ben de bunu hakaret kabul ederim. Peki İlker Bey'e hakaret etmedimse Tayyip Bey'e nerede hakaret ettim?

Türkiye'nin diktatörlüğe dönüştüğünü uluslararası gözlemci kuruluşun raporlarını ben çalıştığım her gazetede haberleştirdim. Yani uluslararası kamuoyunda dahi yerleşmiş bir kanaati dahi benim paylaşmam hadi hakaret diyelim, cumhurbaşkanının şahsına nasıl hakaret oluyor?

2022'nin ilk ayının son günü: 16 Nisan'da aksi bir sonuç çıksın diye gecemi gündüzüme kattım. Ben bir STK'nın Ankara İl Başkanlığını yapıyordum o süreçte ve hayır çıksın diye çalıştım. Türk milliyetçilerine ağza alınmaz hakaretler eden Erdoğan'ı hiç tebrik etmedim. Etmedim. Her zaferinde kederlendim. Ben damat bile barındıran bakanlar kurulu için mesaj yayımlamadım. Bütün hukuksuzluklara rağmen en sert eleştirileri yönelttim. Bırakın cemaat (terör örgütü) liderine ödül vermeyi, adını küfürsüz anmaktan bile ar ettim. Çok sıradan bir adamım. Siz ben bile olamadınız?

Peki, Fetullah Gülen'den başka bu cümlelelere alınabilecek kim var?

Ben birilerinin nepotik, antagonist ya da liyakat ölçüleri tartışılır tercihlerinin arkasında durmak, bunlara hisseyab olmak durumunda mıyım?

"Hasidik, Anti Siyonist Paylaşımı"

Geçelim.

İfade şu: Tayyip Erdoğan 23 Eylül 2019 tarihinde ABD'de Hasidik heyetiyle görüşmüştü. Birileri de bunları paylaşıp 'Siyonistler bile reisimizi destekliyor' diye paylaşım yapmıştı. Ben de bunlara yanıt olarak 'Siyonist dedikleri herifler Hasidik. Anti Siyonizm noktasında Erdoğan, Erbakan hatta El Kassam bile bunların eline su dökemez. Ben tarihçiyim. Yahudiler ya da Hasidikler veya Siyonistler üzerine bir seminer istiyorlarsa hepsine uygun bir tarihte verebilirim. Ama burada neye alındınız? Burada tam olarak neye alındınız? El Kassam'la mı yarışamadığınız için mi, Erbakan'ı sizden sonra yazdığım için mi, Hasidiklerden daha anti Siyonist olduğunuzu düşündüğünüz için mi? Nedir?

Başka bir paylaşım:

"Tayyip Erdoğan Yargılanmalıdır"

'Tayyip Erdoğan yargılanmalıdır. Demokratik yollarla devrildikten sonra yargılanması da kaçınılmazdır.'

Darbe mi savunayım? İhtilal propagandası mı yapayım? Ben burada Tayyip Erdoğan'ın çok basit bir örnekle devlet imkanlarıyla parti propagandası yaptığı için, diploma meselesindeki soru işaretleri giderilmediği için, her gün herkese hakaret ettiği için, toplumun belki yüzde 1'lik bir kesim kalmıştır yüzde 99'una farklı zaman dilimlerinde terörist dediği için yargılanması gerektiğini düşünüyorum.

Bir kenara bırakalım. İhtimal ki hakaret olduğunu düşündükleri tek bir paylaşım yapmışım. Eski yayın yönetmeni olduğum TamgaTürk gazetesinin bir haberini alıntılamışım.

'İzmir depreminin sorumlusu iktidar değil CHP'dir' şeklindeki Erdoğan'ın sözüne ilişkin haberini alıntılamışım:

'Sen yapay yapılaşma taraftarısın öyle mi? Senin ne taraftarı olduğunu bir kenara bırakalım. Şunu cesurca söyleyelim. Sen ahlaksız bir adamsın.' 

Size bir haber okumak istiyorum. 11.06.2021. AKP Genel Başkanı Erdoğan CHP Milletvekili Engin Altay'a 'Be ahlaksız, be edepsiz' diye yükleniyor. Çok alışılageldik bir sözü. Engin Bey de dava açıyor. Erdoğan'ın bugün bana bu nedenden dava açan avukatları o gün Erdoğan'ın bu sözü için 'ölçülü bir ifadedir' diyor. Bunu ben değil avukatları tayin etmiş. Bugün ise bu sözün ölçüsüz olduğunu söylüyorlar."

ahmet kutalmış ışık tamgatürk cumhurbaşkanına hakaret youtube paylaşım