Masa

TAKİP ET

Ortalama bir zihne ve ortalama bir ahlaka sahip birisi ispatlayamayacağı iddiada bulunmaz

Ortalama bir zihne ve ortalama bir ahlaka sahip birisi ispatlayamayacağı iddiada bulunmaz. Yalanının ortaya çıkmasından çekinir, vebalden, hak yemekten korkar ve utanır değil mi? Buna rağmen yıllardır koca koca makamlardaki adamlar neden ısrarla bazı iddiaları tekrarlar dururlar. Ne yapmak istiyorlar? Yahut şöyle diyelim: “Ne yapmak, nereye varmak istemektedirler?” Kendi çıkarlarını her şeyin önüne koyan bu adamlar makamlarını kaybetmeyi milletin geleceğinden, toplumun ahlakından, devletin adaletinden, tutarlılıktan bağımsız olarak düşünür ve hareket ederler. Tamam, siyaset arenası çocuk parkı veya cami avlusu değil ama herkesin yapabildiği kadar pisliği yapma yeri de değil. İyi Parti’nin bütün çirkefçe engellemelerine rağmen kurulması o kadar çok korkuttu ki, bir daha çıkamayacakları kanatların altına sığındılar ve İyi Parti olduğu sürece de oradan çıkamayacaklar. Bulundukları güvenli yerin garantisi de sürekli yaygara koparmakla mümkün. İyi Parti’nin her hamlesinde görülüyor ki bu Cumhur İttifakı daha da pekişiyor. Memleket masası teklifi daha sarmal bir ittifaka sebep oldu ama her şeye rağmen niza da kaçınılmaz, bir genel başkan yardımcısının paylaştığı eski bir twitter paylaşımının etkisi ne kadar büyük ve sarsıcı olabiliyor gördük. Birkaç saat içinde özür ve en yetkili ağızdan garanti vermek gerekti. Bu vesile ile de yeniden ortaya kitlenin beklediği iddia atıldı. Peki ne murat ediyorlar, bu kadar ısrarla herhangi bir netice alabilirler mi? Öncelikle kendilerine her zaman inanmaya hazır bir kitleleri var ki, bu iddialarla onların saflarını sıkı tutuyorlar. Bildiğin kum yüksek basınç ve sıcaklıkta belli süre tutulursa taş olur, mermer olur. Kimse zaten hakikatin peşinde değil, çıkarları neyi gerektiriyorsa o. İftira atıp seyretmek maliyeti en düşük, tutarsa getirisi en büyük metot. Henüz bazı kesimlerce ayıp kabul edilmiyor.  Bu kitleler için şirkten daha büyük günah parti değiştirmek veya parti kurmak. Buna şartlandırılmış kitleler bu koltukla bütünleşmiş adamların en büyük avantajları ve güçleri. Dünyada her şey değişir ama parti değişmez, en iyi seçmen futbol takımı gibi parti tutan adamdır. Bu zaten elde var. Asıl murat edilen ise “kendini doğrulayan kehanet.” (self-fulfilling prophecy) İnternette bu terimi aratırsanız ekranınızda birçok izah ve örnekle güzel anlatımını bulabilirsiniz lütfen ufak bir araştırma yapın ki böylece bu yazı da daha anlaşılır olur.  Kısaca “birine kırk gün deli derseniz deli olur” kalıbının teorisidir. Colombia Üniversitesi sosyoloji profesörü Robert King Merton ( 1910-2003) bazı sosyolojik deneylerle saptamış ve 1948’de adını koymuş ama bizde uygulamaları daha eski. İşte hatırlayın meşhur meseli : “Git Ali’ye söyle, Şam’da bir Vali var, o dişi deveye erkek deyince inanan 10 bin adamı var! Ayağını denk al.” Bin yıldan fazladır Muaviye gibi bir hocaları da var. Damadımız da bunu görmüş: inananlarıyla Ay’a otoban yapacaklar. Merton daha dünkü çocuk bizim ehli siyasette daha neler var. Siyaset ve inanç tartışmalarında konu hep tutarlılık konusunda kilitleniyor. Ne var bunda “tutarlı” olmak her şeyin üstünde midir?  Nerde yazıyor tutarlılık zorunluluğu? Bu soru burada dursun biraz. Biz konumuza dönelim. İş kolay, “İftira at tutmazsa izi kalır” bunlar için iyi bir taktik ne de olsa bir salak, bir hain,  bir satılık bulunur, zaten içeri yerleştirilmiş işbirliği yapılabilecekler de vardır. Böyle örgütlü (İftira atacak zehirli bir ağız ve onu yayacak binlerce işbirlikçi) bir operasyonun borsadaki bir şirkete çekildiğini düşünelim. O ağız A şirketi hisseleri değer kazanacak der ve milyonlarca taraftarı bunu dillendirir ve hisse senedi alır ise işte kendini gerçekleştiren kehanet. Bunu borsada yaparsanız suç, hem de organize suç, siyasette yapınca şimdilik serbest ama gelecekte ağır suç kapsamına gireceğine inanıyorum. İyi Parti kurulduğundan beridir FETÖ, Millet ittifakından sonra da HDP ile ittifak konusunda bitmek tükenmek bilmez tekrarlarla iddialarda bulundular. Bunlar siyasetin doğasında var diyebiliriz/siniz ama haksız tutuklamalar, çocuk ve kadın tacizi ve istismarı, hırsızlık, tehdit, hakaret, hayvan hakları meselelerinde, AKP bu işleri sahiplenince neden AKP’den taraf olurlar? Bize kötülük yaparken millete de yapıyorsunuz. Bir kere karanlık tarafa geçince bunlar da görülmüyor mu? Bu düzene razı gelmeden, teslim olmadan nasıl bir arada yaşayabileceğiz? “Zulm ile abad olanın sonu berbad olur” da kendini gerçekleştirecektir. Memleket Masası teklifinden mevcuttan daha anti demokratik bir seçim kanunu çıkarmaya çalışılacağı görülüyor. Her olumlu teklife olabilecek en olumsuzla cevap vermek pazarlığın ortada biteceği varsayımına göre ortayı kendine yaklaştırmak için bir pazarlık taktiğidir. Masaya oturulmuştur. M. Hakan Ünser

Ahmet Davutoğlu akp Ali Babacan chp cumhur ittifakı demokrasi deva partisi Devlet Bahçeli fetö gelecek partisi iyi parti kemal kılıçdaroğlu koronavirüs memleket masası meral akşener MHP millet ittifakı recep