Mehmet Can Kuyucu'nun ''Eski Zaman Hikayeleri'' Kitabı Yayımlandı

Mehmet Can Kuyucu'nun kitabı Eski Zaman Hikayeleri yayımlandı.

TamgaTürk yazarı ve Milliyetçi Kongre Derneği Üyesi Mehmet Can Kuyucu'nun 'Eski Zaman Hikayeleri' isimli kitabı yayımlandı. 

30 hikâyeden oluşan "Eski Zaman Hikâyeleri", birçok atıf ve dipnotla beraber eski zamanların bir izdüşümü niteliğinde ve manen doyurucu bir nitelikte. 

30 hikâyenin arasına "Aynadaki Yalnızlık" adlı bir hikâye de ekleyen yazar, Türk edebiyatına şiirsel bir öykü türü de kazandırmıştır. Bu öykü türü, adına Üç Noktalı Öykü metodu denen bir türün örneği.

İlerleyen günlerde TamgaTürk'te poetiğinin kaleme alınacağının da haberini bu kitapta veriyor.

Bazı bazı Beyoğlu sokaklarında bedbaht bir adam yahut bedbaht bir yosma, bazı vakitler Üsküdar'daki hakiki kadın saltanatına vakıf, yer yer trajikomik ve ülke meselelerine dair içerikler de yer alıyor. 

'Eski Zamanlara Açılan Bir Pencere'

Kitabın müdafaası, eski zamanların yüceliğinden gelir. 

Zaten yazar da çok söze müdahil olmayarak, müdafaa ihtiyacı  hissetmemiş ve hikayelerin içerisindeki herkesin "Biz..." olduğunu şu ifadeler ile söylüyor:

''Okumak niyetiyle elinize aldığınız bu eser esasen benim gözümde iki cepheye ayrılmıştır:

Traji-
komik ve büsbütün Tragedya. Yeni bir öykü anlayışının örneğini de verdiğim bu kitap, eski
zamanlara açılan bir pencere ve aynı zamanda benim gözbebeğim kıymetindedir. Yer yer farklı
üslup ve temalarla karşılaşacak; yer yer rahatlayacak, rahatsız olacak; bazen ‘evet ’diyecek, bazen
de ‘acaba ’diyeceksiniz. Bir insan hayatının verimli coğrafyasında rastlayabileceğiniz ve asla size
yabancı olmayan“ sizler”i anlattım çünkü. Buradaki karakterlerin her biri belki gerçek belki kurgu,
fakat onlar sizsiniz!
Peşrev faslımı da fazla uzun tutmak istemeyerek sizleri, yine sizlerle yani bu kitapla baş başa
bırakarak çekiliyorum.
Öyleyse perde…''

Tanıtım

"Eski zamanların hikayeleri, zamanın kumlarında kaybolmuş izlerdir. Bu izler, sadece eski zamanlara açılan bir pencere değil, aynı zamanda Türk kültürünün, insanının ve şehir hayatının zengin dokusunu yansıtan bir aynadır. Aynada kendini görür okuyucu, bu hikayelerin bir zamanlar yaşanmış olduğunu hisseder; çünkü bu hikayeler, insan hayatının verimli coğrafyasında rastlayabileceğiniz ve asla okuyucusuna yabancı gelmeyen öykülerdir.

Türkçenin esnekliklerini ustalıkla kullanarak yazılmış bu kitap, okuyucuyu sıcak bir sohbetin içine çekiyor. Her bir öykü, içinde bulunduğumuz zamanın telaşından uzaklaştırıp, eski zamanların dinginliğine davet ediyor."