MHP ve Ülkücülük

Önce şunun altını çizeyim: Ülkücülük üzerine yazdıklarım, merhum Başbuğumuzun kitaplarından okuduklarım ve ondan dinlediklerimden kaynaklanır

Önce şunun altını çizeyim: Ülkücülük üzerine yazdıklarım, merhum Başbuğumuzun kitaplarından okuduklarım ve ondan dinlediklerimden kaynaklanır. Yani bana ait orijinal görüşler değildir. Eleştireceklerin aynı kaynaktan delil getirmelerini beklerim. Yoksa herkesin kendine göre bir ülkücülük tarifi olduğunu zaten biliyorum. *** Halen Türk milliyetçiliği ile ‘ülkücülük’ü birbirine karıştıranlar var. Adanmışlık, idealizm, vatanseverlik, milletseverlik, vatan uğrunda ölmek ile karıştırdıkları gibi. Eğer işin felsefesini yaparsak ‘ülkücülük’ün kurucu babası olarak Platon’u kabul etmemiz gerekir. Türk tarihinde Mete Han’dan Atatürk’e bütün kurucular, Kürşat’tan, Osman Batur’a tüm kahramanlar da ‘ülkücü’dür. Özellikle tırnak içinde kullanıyorum bu ifadeyi… Belki hiçbiri –Atatürk hariç- bu kelimeyi duymamışlardı bile… *** ‘Ülkücülük’ bir yönüyle Türkiye’yi yönetme iradesinin ete kemiğe bürünmüş hali olup kurucusu Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş’tir ve bal gibi de siyasi bir davadır. Ancak MHP’ye oy vermekle sınırlı bir aidiyete indirgenemeyeceği de açıktır. Ülkücünün ayrıca Türk tarihinden ve dinimizden kaynaklanan değerlerle mündemiç olma zorunluluğu vardır. “Benimle dava arkadaşlığı edecekseniz, her şeyden önce yüksek vasıflı Türk olmaya mecbursunuz” sözü bu büyük gerçeğin altını kalın çizgilerle çizer. *** ‘Ülkücülük’ün MHP ile birlikte Türk siyasetinde yerini alması tarihi bir gerçektir. MHP’nin mevcut halinin bu tarihi gerçekle çelişmesi, MHP’yi yönetenlerin günahıdır, işte tam da burada ‘ülkücülük’ MHP’ye oy vermeye indirgenemez, çünkü tarihi gerçeklerle çelişen bir idare tarzının karşısında olmak ve tavır almak da ‘ülkücülük’tür. Fakat bize göre çare gitmek değil tavır almaktır, bu tavır yüz yıl sürse bile… İdare edenlerin günahları yüzünden şanlı tarihimizi inkâr edecek değiliz elbet… Bu sebeple ‘ülkücülük’ün siyasi dava olduğunu söylemek, MHP yönetimine selâm çakma anlamına da gelmez. Aksine, MHP’yi siyasi parti hüviyetinden çıkartıp, dernek seviyesine indirgeyenlere en hafifinden bir hatırlatmadır. Çünkü ‘ülkücü siyaset’ dolaylı yönetimi reddeder. Mevcut yönetim ise kadim, “Parti mi, dernek mi” tartışmasındaki, dernekçiler doğrultusunda bir tutum sergilemektedir. O kutlu mücadeleyi inkâr eden bir tutumdur bu… Bizim ısrarla ‘ülkücülük’ün bu yönüne vurgu yapmamızın amacı söz konusu sapmaya dikkat çekmek içindir. Ülkücülere vazifelerini ve borçlarını hatırlatmak için… Suat Başaran