Ne Halklar Ne de Ümmetiz: Türk Milletiyiz

TAKİP ET

Çağdaş bir ulus olamamış yani milletleşme sürecini tamamlayamış ülkelerde siyaset etnik, kabilesel ve dinsel kimliklerle zehirlenmiştir

Çağdaş bir ulus olamamış yani milletleşme sürecini tamamlayamış ülkelerde siyaset etnik, kabilesel ve dinsel kimliklerle zehirlenmiştir. Millet/ulus olmayı başaramamışsanız gerisini unutun: Ne Adalet, ne hukuk, ne hak, hatta ne de insanlık. Milletleşme sürecini tamamlayamamış ülkelerde siyaset, milleti yüceltme amacına yabancılaşmıştır. "Yurttaşlık” duygusu zayıftır çünkü herkesçe paylaşılan, içselleştirilmiş "BİZ" olma duygusu yerleşmemiştir. Eskilerin “amme menfaati” dediği kamu yararı düşüncesi sadece halkın önünde sıkça tekrarlanan demagojiden ibarettir. Türk kimliği /Uluslaşma derken kastedilen; insan gibi yaşayacağımız bir geleceği tüm yurttaşlarımız için inşa etmektir. İnsanları köken ve inanç farklılıkları üzerinden ulusal kimliğe karşı kışkırtan "halkların kardeşliği" ve "ümmet" projeleri; kimlik çadırlarına hapsedilmiş toplulukların ortak bir gelecek tasavvurundan uzakta, boğazlaşmanın eşiğinde debelendiği yeryüzü cehennem(ler)ine yol açmıştır. Açmaya da devam edecektir. “Kimliğimin hakimi ,savcısı, askeri ,bürokratı v.s.” olduğu ,en kötüsü de bu durumun meşru ve haklı görüldüğü bir dünya; devletin buharlaşıp resmi bir çeteye dönüştüğü yeryüzü cehennemidir . Meritokrasi(liyakat) ilkelerine dayalı bir kamu bürokrasinin hayal bile edilemediği ,yargının "Allah düşürmesin " cümleleri ile isimlendirdiği bir atmosferde modern bir devletten değil olsa olsa ortaçağlaşmadan bahsedilebilir. Suçların "küçük büyük" diye ayrılıp kişilere göre uygulandığı diyarlar, insanlığın global yarış pistinde bırakın yarışabilmeyi starttan çıkamazlar. Muhalefet ve iktidar benzeşmek için yarışırlar. Bu benzeşme yarışı, ulusal uzlaşma anlamında politikalarda ortaklaşma değil çoğu defa kendi programından ,felsefesinden tümüyle vazgeçme yönünde ilerler.Birinin çıkardığı gömleği ,kirli libası diğeri giymek için yarışır. İkiyüzlülük temel ahlak zemini olduğu için bugün aldığı tavrı hemen geçmişine projekte edip ;"aslında eskiden de öyleydik" demagojisi devreye sokulur. Müşterisi çoktur bu tavrın; çünkü herkes sonuçta güce ulaşmak ,gücü elde etmek hırsı ile tutuşmaktadır. UZUN LAFIN KISASI EFENDİLER; temel ilkelerini yük olarak gördüğünüz ve solda "halkların kardeşliği" sağda "ümmet" adına tasfiye etmeye çalıştığınız üniter/ulus devlet/Türk ulusal kimliği, özgür insanlar olarak geleceğe yürümenizin temel anayasal teminatıdır. Ayrıca unutmayın; devrimci solcular ve İslamcılar olarak "amansız düşman olduğunuz" Batı Emperyalizmi,1920 'de Sevr'de Türk Milletini imha edip ülkenizi "halklar "/ dini cemaatler temelinde inşa etmişti. Atatürk'e düşmanlık besleyen dincileri anlıyorum, onlar iç tutarlılığa sahip ;Türk milleti olmayı “nifak” hatta “şirk” olarak gören zihniyet elbet Atatürk'e karşı olacak ve ulus/üniter devleti istemeyecektir. Münafıklık ;bir yandan Atatürk 'ü ağzından düşürmeyip öbür yandan Atatürk'ün tek millet olarak inşa ettiği devletin yıkımını meşrulaştıracak etnikçi ve mezhepçi yaklaşımları arkalayanlardadır. Muhafazakar iktidarlara karşı; “onların şeriatı getireceği" korkusu ile yaşayan ve ortada sırtını iktidara dayamış havası veren bir yığın ilkel abuk subuk adamı da görünce gözünü her ulusal soruna kapatan bir kitle var ki;bu kitle “Atatürkçülük” söylemi ile elde tutulup diğer tarafta Cumhuriyetin en temel düşmanı etnik bölücülükle ittifak yapanların içine düştükleri durum tam bir ruh sefaletidir. Cumhuriyet Türk milletini çağdaş milletler seviyesinin üzerine çıkarmak ülküsünün ürünüdür. Bu ülkü ortaçağın çok kimlikli feodal/ümmetçi yapısından modernitenin tek kimlikli millet yapısına evrilerek/milletleşerek gerçekleştirilebilir. UNUTMAYALIM ki; DEMOKRASİ ve özgürlük milliyetçiliğin insanlığa verdiği iki armağanıdır. Atatürk'ün karşısına; Şeyh Said'i, İskilipli Atıf'ı, Seyit Rıza'yı koyarak demokrasiyi savunamazsınız. ANAYASAL OLARAK KİMLİKLERE AYRIŞTIRILMIŞ BİR ÜLKE CEHENNEMDİR. UNUTMAYALIM: ”Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür" insanlardan kurulu bir toplum hayal eden herkesi birleştirecek yegane şemsiye Gazi Paşa’nın Kalpağıdır.