Nevzat Çiçek Sığınmacı Meselesinde 'Hepimiz Müslümanız' Deyince Tartışma Çıktı

TAKİP ET

HaberTürk'teki Teke Tek programında Fatih Altaylı ve Nevzat Çiçek arasında tartışma yaşandı.

HaberTürk'te yayımlanan Teke Tek programında göçmen konusu tartışıldığı esnada Nevzat Çiçek "Şimdi Allah korusun, biraz önce de ifade ettim. Irak ABD tarafından işgal edildiğinde bu insanların bir kısmı Suriye'ye geçti ve Suriyeliler Irak'a baktıklarında o duruma düşmeyeceklerini var sayıyorlardı. Ama Suriyeliler bugün o Iraklıların düştüğü duruma düştü" dedi.

Araya giren Fatih Altaylı, "Yani diyorsun ki Türkler de onlara karşı çıkıyor, Türkler de onların durumuna düşecek mi demek istiyorsun?" dedi.

"Hayır öyle demiyorum" diyen Çiçek'e "Ben öyle anladım, herkes de öyle anladı" deyince Çiçek "Şimdi hepimiz Müslümanız, meseleyi insani vicdani boyutundan ele alalım" diye konuştu.

Fatih Altaylı ise tekrar araya girerek "Bu 'hepimiz Müslümanız' diye başlayan cümlelere çok kızıyorum" deyince Çiçek "Yüzde 80-90 diyelim, inanç anlamında söylüyorum" dedi.

Fatih Altaylı ise Çiçek'e "Hayır bu meselenin Müslümanlıkla bir alakası yok. O açıdan söylüyorum. Müslüman olabilirsin olmayabilirsin. Vallahi şöyle söyleyeyim, Türkiye'de Suriyelileri göremeyeceğiniz iki yer var, biliyorsunuz değil mi nereler olduğunu? Biri camiler diğeri vergi daireleri. Yani hepimiz Müslümanız ama camilerde Suriyeli yok. Onun için bunu ben yemem" diyerek tepki gösterdi.

Bu esnada ise Ayyıldız Hareketi lideri Ümit Özdağ'ın tartışmayı gülerek izlediği dikkat çekti.

Şam'a Bayram Ziyaretine Giden Suriyeliler

Fatih Altaylı "Nevzat sana şunu soruyorlar, diyorlar ki 'Nevzat Bey konudan haberdar değil, bayram sırasında oraya gidenlerle röportaj yapıldı. Röportaj yapılanlardan bir tanesi aynen şöyle dedi:

Muhabir: Nereye gidiyorsun?

Sığınmacı: Şam'a.

Muhabir: Kim var orada?

Sığınmacı: Anam babam, onları ziyaret edeceğim. Kısmetse karımı da alıp geri döneceğim'" deyince Nevzat Çiçek "Şunu çok açık söyleyeyim, burdan bir adam güvenli olarak Şam'a gidiyorsa bu adamı tutmamak lazım" diye cevap verdi.

"Bir insan Şam'da can güvenliğini sağlıyorsa, orda işlerini yürütebiliyorsa bu ülkeye yük olmaması lazım" deyince Fatih Altaylı "Esad bugün devrilsin, Esad desin ki 'Ben istifa ettim, artık Londra'da yaşayacağım' diye ülkeyi terk etsin, orda başka bir rejim kurulsun. Bu gelenlerin yüzde 80'i yine gitmez yine gitmez yine gitmez" diye yanıt verdi.

Göçün Durdurulması ve Geri Çevrilmesi İçin 'Anadolu Kalesi' Projesi İle Türkiye'nin Önüne Çıkıyoruz

Ayyıldız Hareketi lideri Ümit Özdağ, "'Suriyelileri geri yollamak için bir parti kuruyorsunuz' dediniz, hayır biz sadece Suriyelileri ve Afganları geri yollamak için parti kurmuyoruz. Sürdürülebilir bir planlı kalkınma oluşturmak, Devlet Planlama Teşkilatı'nı tekrar açmak, imalat sanayiini öncelemek, AVM'ler yerine fabrikalar açmak, köy okullarını tekrar açmak, köylünün tekrar tarım ve hayvancılıkla uğraşmanın ve Türkiye'nin kendi kendine yeten bir ülke haline gelmesinin mücadelesini de veriyoruz. Ancak bir şeyi biliyoruz ki tüm bunları ancak Türkiye'yi bir göç hedefi ülke olmaktan çıkarttığımız takdirde yapabiliriz.

Bunun için birincisi mevcut göçün geri çevrilmesi, ikincisi yeni göçlerin durdurulması lazım. Bunun için Türkiye'nin önüne Anadolu Kalesi dediğimiz bir proje ile çıkıyoruz. Biraz önce ifade edildi. Sınırlarımız delik deşik, bu sadece Suriyelilere uygulanan açık kapı politikası ile değil, son Afgan Ordusu'nun gelişinde de NATO'da yapılan görüşmeler sonrasında sahadan almış olduğum bire bir bilgidir bu, Afgan Ordusu mensuplarının Türkiye'ye girişine izin verilmiştir. Açılmıştır burası. Bugün teknolojinin ulaşmış olduğu seviyede Türk sınırlarından değil bir insanın, bir sineğin girmesini engelleyebilir eğer Türkiye isterse" dedi..

"Biz bunun için Türkiye'ye Birleştirilmiş Keşif ve Gözetim Sistemi'ni öneriyoruz. Bu Mersin sınırlarımızda başlayıp, Karadeniz'e kadar uzanan bir alanı kapsayacak. Bu alanda düşündüğümüz şey Anadolu Kalesi'ni inşa etmek için Birleştirilmiş İstihbarat Füzyon Merkezi. Hem terörle mücadelede kullanabileceğimiz hem de yeni bir politik savaş türü olan stratejik göç mühendisliğine karşı sınırlarımızı koruyabileceğimiz bir sistemden bahsediyoruz. Bunun gözetleme uyduları var. Bunun İHA sistemleri var. Bunun dinleme kestirme sistemleri var. Bunun çok gözlü kameralar sistemi var. Sensörlü sınır kontrol sistemi var ve kara gözetleme algılayıcıları var."

Fatih Altaylı "Hocam bu ABD'nin NSA'i benzeri bir model mi?" sorusuna Özdağ, "Bu Türkiye ölçekli bir model ve bu model bakın, bugün mayınları söküyorlar duvar yapıyorlar. Ama hocam da ifade etti. Bu duvarlar Nasrettin Hoca'nın türbesi gibi. Boşu boşuna Türk halkının parası birkaç tane müteahhidi zengin etmek için kullanılıyor. Bu duvarların üzerinden merdiveni dayayan atlıyor geçiyor. Sınır böyle savunulabilir mi?" ifadeleriyle yanıt verdi.

Özdağ, "Eğer bu sistemler uygulanırsa 24 saat esasında kritik coğrafyalardan değil Afgan değil Suriyeli, Afganistan'dan bir sivrisinek bile geçirmez Türkiye isterse. Bu bir siyasi karardır, bunun teknolojik olarak uygulanması çok rahattır" diye konuştu.

Bir Gün Gelecek Diyecekler ki 'Biz Çoğunluğuz'

Fatih Altaylı'nın "Peki Türkiye bu geri kabul anlaşmasından ötürü burada tuttuğu göçmenleri neden Avrupa'ya yollamıyor? Yani bizim işimiz midir Avrupa'nın huzuru için Suriyelileri, ABD'nin huzuru için Afganları Türkiye'de tutup, Türkleri huzursuz etmek bir politika olabilir mi hocam?" sorusuna yanıt veren Özdağ, "Şimdi efendim, Erdoğan 'Biz 4 milyon Suriyeliyi burda tuttuğumuz için Avrupa huzur içinde yaşıyor' dedi. Bundan daha büyük bir itiraf yok. Evet Avrupalılar huzur içinde yaşıyor, bedelini de Türk halkı 80 milyar dolar harcayarak, çocuklarını sokakta bıçaklanmalar sonucunda kaybederek, hastanede ödediği 100 lirayla bedava tedavi olan Arap'ın parasını da ödeyerek ödüyor.

Bununla da kalmayacak, bunun da işaretlerini görüyoruz. Bir gün gelecek diyecekler ki 'Biz burada çoğunluğuz, şu politik hakları istiyoruz'. Biz Hatay'ı neyle kazandık? Plesibitle. Bir Lozan görüşmelerine bakın bakalım. Sınırların belirlenmesinde nerde hangi nüfusun daha fazla olduğundan hareketle toprak kaybettik mi kaybetmedik mi? Yüz sene sonra bakın 1915'te Kahire'de bir görüşme var. Bu görüşmede Araplar İngiliz Yüksek Komiseri'ne diyorlar ki sizin yanınızda Osmanlı'ya karşı savaşa gireriz. Ancak savaştan sonra kurulacak olan Büyük Arap İmparatorluğu'nun kuzey sınırı Mersin'den başlayıp Adana, Maraş ve Mardin üzerinden İran'a kadar uzanacak. Şimdi aradan yüz sene geçiyor, Mersin'den başlayıp İran'a kadar uzanan hatta büyük bir Arap nüfusu oluşuyor. Bunun tesadüf olduğunu rahatlıkla hayatın devam edebileceğini düşünmek için safın ötesinde olmak lazım" dedi.

Nevzat Çiçek Sığınmacı Meselesinde 'Hepimiz Müslümanız' Deyince Tartışma Çıktı