Onursal Adıgüzel: CHP'nin Anketleri ve Seçim Sonuçları Birbiriyle Uyumlu

TAKİP ET

Eski CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel'den itiraf gibi açıklamalar geldi.

CHP Parti Meclisi (PM) Üyesi ve Eski Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel, Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı adaylığı sürecine ilişkin açıklamalarda bulundu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetmesinin ardından, genel başkanlık görevinden istifa etmemesi üzerine CHP'de sular durulmuyor. Değişim tartışmalarının yanı sıra Onursal Adıgüzel'in açıklamaları da gündeme bomba gibi düştü. 

Eski CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel, Diken'den Altan Sancar'a konuştu.

"Neden Kaybedildiği Hiç Tartışılmadı"

Onursal Bey, uzun süredir sessizliğinizi koruyordunuz. Sanırım 14 Mayıs sonrası sizi bir defa gördük, bir daha ekranlarda yer almadınız. Neden bunca süre sessiz kaldınız?

"Adımın üzerine dönen tartışmaları bir kenara bırakırsak, 14 Mayıs seçimleri bizim için çok önemliydi. Milyonlarca insan bize bir umut bağlamıştı. Ancak hem 14 Mayıs’ta hem de 28 Mayıs’ta büyük bir hayal kırıklığı yaşadı seçmenlerimiz. Her şeyden önce seçmene verdiğimiz sözü tutamamıştık ve seçimleri kaybetmiştik. Biz seçimleri Adalet Kalkınma Partisi’ne rağmen kazanamamıştık. AKP’nin bu yoksullaştıran, ekonomik yıkıma sebep olan politikalarına rağmen kazanamamıştık.

Bu kayıpta en üstten sayın genel başkanımızdan en alta kadar hepimizin bir payı vardı. Bundan kaynaklı olarak bu sorumlulukla bir şeyler söylemek için çok erken olduğunu düşünüyordum. Ama bu gelişmeleri gördükçe de bir şeyler söylemek gerektiğini düşündüm. Füsun Hanım’ın size yapmış olduğu açıklamaları da okuduktan sonra konuşmaya karar verdim.

Biz parti meclisi toplantılarımızda “Neden kaybettik?” sorusunu hiç tartışmadık. Bunca ekonomik yıkıma rağmen, toplumdaki yoksullaşmaya rağmen, sefalete rağmen, baskıcı uygulamalara, sansürlere rağmen biz neden kazanamadık? Cumhurbaşkanı adayımıza neden oy verilmedi? Bunu hiç tartışmadık. Çok genel geçer bir değerlendirme yapıldı ve bu değerlendirme üzerinden bir aklanma çabası başladı. Ve 14 Mayıs günü kaybetmiş olmanın vermiş olduğu telaşla hedef tahtasına oturtulmak istenen insanlar vardı.

"Genel Başkan Hiçbir Sorumluluğu Yokmuş Gibi Davranıyor"

Ben 14 Mayıs günü sosyal medyada yapılan eleştirileri görünce partimizin de yıpranmaması, ikinci turda bir sorun yaşanmaması için istifa mekanizmasını hiçbir tereddüt hissetmeden çalıştırdım. Tabii bu farklı yorumlara da sebep oldu, ama işin özünde ben hedefe oturtuldum. Genç bir Cumhuriyet Halk Partili olarak günah keçisi ilan edildim. En önemlisi “Eğer bir eksiklik varsa, ben genel başkan yardımcısı koltuğunda oturursam buradaki incelemeler yeteri kadar objektif yapılamaz” sorumluluğuyla bu adımı atmıştım.

Fakat görüyorum ki bugün sayın genel başkanımız dahil kimse bu eleştirileri kabul etmiyor ve hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi davranıyor. Sanki kampanya süreci mükemmel yönetilmiş, ittifak çalışmaları mükemmel yapılmış, adaylar mükemmel belirlenmiş; hiçbir sorun yokmuş gibi hatta kaybetmedik diyecek kadar farklı yorumlara sebep olacak açıklamalar yapılıyor. Aslında gördüğüm kadarıyla bir aklanma operasyonu yürütülüyor bir taraftan ve bunun hedefine konulanlardan biri de ben olduğum için bir şeyler söylemek gerektiğini düşündüm.

Onursal Bey, nasıl bir sisteminiz vardı? Ben hep dört farklı veri seti olduğunu duydum, birinci ağızdan sizden dinlemek isterim.

Cumhuriyet Halk Partisi sistemi adım adım çalışan bir sistem. Veriler sırasıyla geliyor ve karşılaştırılıyor birbirleriyle. Aynı zamanda 2018, 2019 ve 2023 seçimlerinde çeşitli gönüllü yapılar ile de işbirliklerimiz oldu. Onlardan gelen verilerle de tekrar karşılaştırmalar yapılıyor.

Cep telefonlarıyla okul önlerinden Cumhuriyet Halk Partisi’nin görevlilerinin gönderdiği ilk sonuçlar bizlere geliyor. Bu sonuçlar diğer sonuçlardan daha hızlı geliyor. Ama biz bununla yetinmiyoruz.

Her yerde cep telefonunu aktif kullanabilecek, yetkin kullanabilecek, üyelerimiz yok, internet çekmeyebiliyor, başka sorunlar oluyor… Bu sorunları aşmak ve çapraz kontrol yapmak için cep telefonuyla sonuçlar gönderiliyor. Seçim gecesi 118 bine yakın sandığın sonucu cep telefonlarıyla gönderildi. Bu ilk aşamaydı. İkinci aşamasında 118 bin sandığın sonucu, artı geriye kalan yüzde doksan dokuzluk sandıkların da sonucu ilçe başkanlıklarından tekrar giriliyor sisteme. Böylece 118 bin ilk cep telefonuyla gelen sonuç artı ilçeden gelen sonuç birbiriyle karşılaştırılıyor. Bu yetmiyor. Bizim YSK’yla entegrasyonumuz var.

YSK da her üç dakikada bir kendine ulaşan verileri bize yolluyor. Onları da bu iki veriyle karşılaştırıyoruz ve eğer bir sorun varsa kırmızı alarm veriyor sistem ve diyor ki “Bu sandıkta bir uyuşmazlık var” bizim okul önünden ve ilçeden gönderilen verimizle YSK’ya yansıyan veri arasında fark olduğu için de buraya itiraz ediyoruz.

Buna ek olarak Türkiye Gönüllüleri’yle de iş birliği vardı. Hatta Türkiye Gönülleri’ndeki arkadaşlarımız diğer partilerden de veri almaya çalışıyorlardı. Hepsini de karşılaştırdığımız bir çalışma vardı.

Bu dört veride bir farklılık varsa da itiraz süreçleri işletiliyordu. Milletvekilliği için 48 saat, cumhurbaşkanlığı içinde 24 saat içinde itiraz ediliyordu. Yani seçim sonuçları böyle birkaç saat içinde belli olmuyor aslında. Çok uzun soluklu süreçler, fakat Cumhuriyet Halk Partisi bu adımları tek tek takip etti ve ikinci günün akşamında yüzde doksan dokuza ulaşan sonuçları elde etmiş oldu.

Siz 2019’da da bu sistemi kullandık dediniz…

Evet, biz 2019 seçimlerinde de bu sistemi kullandık, birebir aynısını. İlkokuldan bir okul önü verisi geliyor, sonra ilçeden bir veri geliyor, YSK’yla karşılaştırılıyor. Gönüllülerden veri geliyor ve sonuçta başarılı olduk. Başarıyı kim yapmış oldu? İstanbul örgütü yapmış oldu, Adana örgütü yapmış oldu, Antalya örgütü yapmış oldu. Başarı olunca Canan Kaftancıoğlu yaptı, şu ilçe başkanı yaptı, şu il başkanı yaptı. Seçim sonucunda bir başarısızlık olunca “Sistemde mi bir hata vardı, oylar mı çalındı…”

"Aday Belirleme Süreçlerini Biz Ne Kadar Sağlıklı Yönettik?"
 

Aynı sistem, aynı hızla çalışmış, aynı sonucu vermiş. Ama birinde başarı var. Kimse sistem falan tartışmıyor. Asıl tartışmamız gereken yer tekrar altını çizmek isterim, sistem meselesi falan değil. Asıl tartışmamız gereken yer, ilk gününden bu yana aday belirleme süreçlerimiz. Aday belirleme süreçlerini biz ne kadar sağlıklı yönettik? Bugün diyorlar ki “Biz anketlere inanmıyoruz.” Böyle yorumlar dinliyoruz. Ben de şunu söylemek isterim, MYK üyesiydim. Ocak ayında yapılan anketler Cumhuriyet Halk Partisi arşivlerinde vardır. Keşke bir çıkarsalar da ocak ayında yapılan anketler ile seçim sonuçları arasındaki uyuşmayı bir görsünler. Ama depremden sonra Türkiye başka bir sürece girdi ve bu konular hiç tartışılmaz oldu. Yani aday belirleme süreci de tam tartışılmadı.

"Parti Genel Merkezi Anketleri Görmezden Geldi"

Ocak ayındaki anketler dediniz… Burayı açar mısınız?

Mesela ocak ayında yapılan anketlerde, Cumhuriyet Halk Partisi’nin de abone olduğu birçok anket firmasının ve bize gelen bireysel anketlerde, partinin yaptığı anketlerde aslında seçim sonuçlarının başa baş olduğuyla ilgili birçok sonuç vardı. Ama parti genel merkezi birçok sorgulamaya rağmen bunları görmezden geldi. Bugün bakıyorum günah keçisi aranıyor. Hedef alınacak insanlar aranıyor. İşte aklama çalışmaları sürüyor. O vardı, bu yoktu. Bu mesele böyle bir mesele değil. “İçeride kel Ali vardı, kör Ali vardı, yok sen oradaydın, ben buradaydım…” Hepimiz oradaydık. Bütün süreçleri de biliyoruz. Birilerini günah keçisi ilan ederek bunların üstünü kimse kapatamaz, kendilerine aklayamazlar.

Herkes oradaydı ve süreci gördü. Kimileri itiraz etti, çok güçlü itirazlarda bulundu. Ama bugün küçük bir araştırma yapın, ocak ayına dair Türkiye’deki anketlere bakın. Sonra da seçim sonuçlarıyla bir karşılaştırın ne demek istediğimi çok net bir şekilde anlayacaksınız. Aslında seçim sonuçlarına çok yakın olan, sayın genel başkanımız adaylaştığında bir iki puan önde çıktı ya da bir iki puan geride çıktığını gördüğümüz birçok anket var. Genelde de bir iki puan geride çıktığını görüyorduk. Seçim sonuçları da maalesef çok üzülerek söylüyorum, bir iki puan geride tamamlandı.

"Aday Belirleme Süreçlerinde Objektif Davranılmadı"
 

Ben şu an ‘Seçim döneminde CHP’nin en üst karar organında yer alan isimden partinin elinde anketler vardı, bunlar dikkate alınmadı’ biçiminde cümleler duyuyorum. Doğru mu?

Bu veri halka açık verilerle de destekleniyordu. Depreme kadar da bu konu çok yüksek sesle konuşuluyordu. Ama tekrar söylüyorum, aday belirleme süreçlerinde objektif davranılmadı. Kampanya süreci objektif götürülmedi. Milletvekili adayı belirleme süreçlerinde top komisyona atılmaya çalışılıyor, ama herkes sürecin içindeydi. Bugün tüzük tartışmaları yapılıyor, bu kararların hepsi parti meclisinde alındı Altan bey. Parti meclisi üyelerinin bir kısmı şu an MYK üyesi, onlar da el kaldırdılar. “Ön seçimsiz merkez yoklamasıyla belirlensin” diye el kaldırdılar. Bugün bakıyorum başka bir ses yükseltiliyor. Bu partide son 13 yılda kaç defa tüzük kurultayı yapıldı? Bir baksınlar, burada neleri yapamadılar da bugün neyi yapacaklar?

Sadece 14 Mayıs günüyle, sadece 28 Mayıs günüyle değerlendirirsek büyük bir hata yaparız. Karşımızda bütün argümanlarını yitirmiş, halkta güven kaybetmiş bir iktidar vardı. Biz bu seçimi neden kaybettik? Nasıl bir oy geçişkenliği oldu? İttifakımızda mı bir sorun vardı? Adayımızda mı bir sorun vardı? Bunları inceledik mi? Cumhuriyet Cumhuriyet Halk Partisi’nin herhangi bir kurulunda anlamlı, beni tatmin eden bir açıklama, rapor görmedim. Kamuoyuyla paylaşılan bir rapor varsa lütfen beni uyarın ama parti meclisi toplantılarında biz böyle bir rapor görmedik. Bir değerlendirme yapılmadı. Tek yapılan değerlendirme “Kaybetmedik” şeklinde oldu.

onusal adıgüzel chp genel başkan yardımcısı genel seçimler kemal kılıçdaroğlu