Pekin Artık Rusya İçin Washington'dan Daha Büyük Bir Tehdit

TAKİP ET

Çin'in Rusya karşısında sürekli el yükselten pozisyonu nedeniyle birçok analist tarafından Pekin-Moskova ittifakının geleceği olmadığı kaydediliyor.

Çin'in Dış İlişkiler Merkezi Komisyonu Direktörü Yang Jiechi, Çin Dışişleri Bakanlığı'nın "bir kaya kadar sağlam hale gelen" ilişkileri geliştirmek amacıyla Moskova'ya bu hafta bir ziyaret gerçekleştirdi. Rus diktatörü Vladimir Putin de, 2019 Haziran'ında Çin diktatörü Xi Jinping hakkında söylediği "en iyi arkadaşım" ifadesini yansıtan bir tavırla  iki ülke arasındaki ilişkilerin "tarihin en iyi noktasında" olduğunu belirtmişti.

Çin ve ABD ilişkilerinde tansiyonun yükselmesi, ABD'nin iki büyük düşmanı arasındaki yakınlığını artırdığı şeklinde yorumlanmışsa da iki ülkedeki birçok aktörün tavrı bu değerlendirme hakkında şüphe yaratıyor.

Moskova yönetimi için Pekin artık Washington'dan daha büyük bir korku. Zira Rusya, Filipinler, Hindistan ve Butan'da Çin'in bölgesel palazlanması karşısında oldukça kırılgan. Rus ekonomisi üzerinde Rusya'yı rahatsız edecek derecede etkili hale gelen Çin, artık Rusya'nın geleneksel jeopolitik arka bahçesi olan Orta Asya'yı domine eden güç haline geldi. 

ABD-Rusya ilişkilerindeki birçok soruna rağmen Moskova, ABD için Çin Komünist Partisi'nin uluslararası etkisinin verdiği zararları baskı altına alıp yok etmek konusundaki sessiz ama anlamlı bir partner konumunda. 

Moskova'da oluşan korkunun en büyük nedeni bölgesel. İki ülke arasında toprak bütünlüğü gibi hassas meselelerde bugüne kadar hiçbir ciddi tartışma olmamasına rağmen bazı Çinliler Rusya'nın doğu bölgelerinin aslında Çin'e ait olduğunu düşünürken bazı Ruslar da Çin'in Sibirya'yı işgal etmek istemesinden endişe ediyor. Çin Komünist Partisi tarafından "küçük düşme dönemi" olarak adlandırılan 1858-1860 arasında Baykal Gölü çevresindeki geniş alanların Rusya'ya bırakıldığı bir dizi anlaşma, Rusya ve Çin arasında imzalandı. Bazı Çinliler "Hong Kong ve Macau geri alındı" diyerek bu toprakların da Çin'e geri verilmesini istiyor. Hatta Çinli bir blog yazarı, Mart 2020'de "Neden Vladivostok Olmasın" adıyla Rusya'nın Uzak Doğu toprakları için adeta ağıt yaktı.

Rusya'nın oldukça seyrek bir nüfusa sahip olan Uzak Doğu'daki topraklarındaki halk da artan Çinli göçü ve etkisinden rahatsız. Bölgedeki toprakların çok büyük bir kısmı Çinliler tarafından satın alınıyor ve "kontrol ediliyor".

Rus siyaset bilimi analistleri tarafından Rusya'nın en büyük silah tedarikçisi olduğu Hindistan'ın 20 askerinin Çin tarafından öldürüldüğü Haziran 2020'deki sınır çatışması da oldukça yakından izlendi.

Uzun süredir Moskova'nın etki alanı olan ve şimdi Çin'in ağırlığını giderek artırdığı Orta Asya'daki gerilimin giderek görünür hale geldiği bölge hakkında Çin'in vizyonu Xi Jinping tarafından 2013 Eylül ayında "Bir Kuşak Bir Yol" projesi kapsamında Kazakistan'da yaratılan ticari güzergahla birlikte açıklanmış ve sonrasında bölgenin en büyük ticari partneri olan Rusya'nın yerini Çin almıştı. Ayrıca Rusya'nın en büyük uzak üssünün bulunduğu Tacikistan'da Çin'in gizli bir askeri üs kurduğu ortaya çıkmıştı.

Çin ve Rusya arasındaki ticari ilişki de mütekabiliyet esaslarını aşan bir boyutta. Çin Rusya'nın en büyük ticari ortağı iken Rusya Çin'in en büyük ticari ortakları listesinde ilk 10'a dahi giremiyor. Moskova'nın ilişkilerdeki en büyük kozu savunma teknolojisi ancak bu alanda da Rusya avantajını koruyabilmek için büyük bir enerji ve gayret sarfetmek zorunda olduğunun farkında. 

Putin, böyle söylese de Xi'nin "en iyi arkadaşı" olmadığını biliyor. Birçok Rus analist ilişkileri bozmadan Hindistan'ın yanında tavır konulması gerektiğini belirtiyor. Ayrıca ABD ile ilişkilerin daha da geliştirilmesinin gerektiği sıklıkla hatırlatılıyor. 

Pekin Artık Rusya İçin Washington'dan Daha Büyük Bir Tehdit