Prof. Dr. Mustafa Öztürk: "Yarın Bir Gün 'Hilafet de İstiyoruz' Derlerse Şaşmayın"

TAKİP ET

Cemaat ve tarikatlara yönelik eleştirilerinden dolayı hedef gösterilen ve akabinde akademiden ve Türkiye'den ayrılan Prof. Dr. Mustafa Öztürk dikkat çekici açıklamalarda bulundu.

Askeri okullara girmek için "irticai faaliyetlerde bulunmamış olmak" şartının kaldırılmasına dair, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "94 ruhu" sözleriyle tarif ettiği süratli dincileşmeyi anlatarak "Bütün bunların sebebi, dindar-muhafazakâr kitleleri konsolide etmek... Şimdi yarın bir gün “Biz hilafet de istiyoruz” derlerse şaşmayın" dedi.

Tarikat ve cemaatler tarafından hedef gösterilmesinden ardından akademiden ayrılan ve Almanya'ya gitmeden evvel “Artık gidelim. Yerli ve milli tımarhanede herkese ruh sağlığı dilerim. Doktora tez danışmanlıklarımı Cübbeli ile Sakarya’daki tacizci Nurullah’a devrettim. İlahiyat işleri artık onlara teslim” sözleriyle dikkati çeken Öztürk, bir Tuğamiral'in tekkede çekilen üniforma üzerine giydiği takke ve cübbeli fotoğraflarıyla ilgili “Bugünkü tablo hiç akıllanmadığımızı gösteriyor. Öyle görünüyor ki siyaset, işine yaradığı, bunları sevk ve idare ettiği sürece siyasi pragmatizmin icaplarına uyarak bu yapılarla alışverişini hâlâ sürdürüyor. Bunu da sürdürmek durumunda” ifadelerini kullandı.

Harp okulları ile astsubay meslek yüksekokullarına öğrenci alım şartlarında yapılan "irticai" değişiklikle ilgili “Bu bir facia. Bunu kaçınılmaz bir gidişatın yine kaçınılmaz bir icraatı olarak görüyorum. Demokrasi dediniz, özgürlük dediniz, açılım yapacağız dediniz; baktınız toplumda yaprak kımıldamadı, kimse oralı olmadı, çünkü insanlar inanmıyor. İktidarın küçük ortağı MHP kanadını düşünelim. Cumhurbaşkanı açılım adımı atacak bir söylem ürettiğinde, arka taraftan ‘HDP kapatılsın’ diye bir ses geliyor. Dolayısıyla atacağınız adımı aşağı çekiyor. O iş bitti mi, bitti. Konsolide edilecek neresi kaldı? İşte orası İstanbul İl Başkanı’nı getirdiğiniz mecra... Yani Milli Görüş tabanı" değerlendirmesini yapan Öztürk "Efendim, Milli Görüş’ün temsil ettiği partinin kapısından giremiyorsanız Oğuzhan Asiltürk bacasından giriyorsunuz. İstanbul İl Başkanı’nı eski Milli Görüş tandansından seçiyorsunuz. Ayasofya imamına “Tavşan kaç, tazı tut” misali, “Sen konuş” diyerek muhafazakâr, dindar İslamcı çevrelerin tabiri caizse içini coşturacak tweet’ler attırıyorsun. E, orayı bir tür gayri resmi şeyhülislamlık makamı gibi konumlandırıyorsun, sonra cemaatlerin önünü açıyorsun falan..." ifadelerini kullandı.

“Biz hilafet de istiyoruz” derlerse şaşmayın

Hükümet kanadında "reform" söylemlerine rağmen son dönemde görülen süratli değişim hakkında "Bütün bunların sebebi, dindar-muhafazakâr kitleleri konsolide etmek... Şimdi yarın bir gün “Biz hilafet de istiyoruz” derlerse şaşmayın. Bunlar, bir zümreyi elde avuçta tutmak için onların üst üste gelen taleplerine boyun eğmek demek. Burada boyun eğmenin yanı sıra isteyerek, bilerek yapma iradesi de var mı, vallahi ondan tam emin değilim!” değerlendirmesini yapan Prof. Dr. Öztürk tarikat ve cemaat yapılanmalarıyla ilgili olarak ise  “Onların ilgili oldukları en son, en ehemmiyetsiz konu din ve milletin dindarlığı. Onların derdi, kolundan, bacağından, parmağından, etkili bir uzvundan devlete kene gibi yapışmak, devlet içinde devletçikler kurmak. Her insanda, her grupta olduğu gibi bir iktidar hırsıyla oraya abanmak. Bu noktada din, cumhuriyet ve laiklik karşıtlığı kitleleri o hedefe yöneltmede, kışkırtmada bitmez tükenmek, sembolik bir sermaye. Bizim halkın da okumak, sorgulamak gibi bir derdi olmadığı, sükseli retoriklerle coşmaya yatkın olduğu için arkaları sıra sürüklüyorlar. Peki, bu iktidar neye evrilecek? Burada ilginç olan şu: Devlet, bu yapıların resmi olarak tanınması koşuluyla pazarlığa girişse bile kabul etmeyecekler, çünkü resmiyet demek, şeffaflaşmak demek. Şimdi öyle değil ki… Her yerde varlar, etkililer ama sorumluluk söz konusu olduğunda hiçbir yerde yoklar. Şu anda her biri sermaye toplama sektörü gibi çalışıyorlar”

Prof. Dr. Mustafa Öztürk : "Yarın Bir Gün 'Hilafet de İstiyoruz ' Derlerse Şaşmayın"