Tozlu Raflardan Altın Oyunlar: 18 Oyun Önerisi

TAKİP ET

Birçok oyun indirme platformu kış indirimine girmişken, TamgaTürk olarak gözden kaçırmış olabileceğiniz bazı oyunları tavsiye etmek istedik. Zafer Şen'in derlemesi ve kısa yorumlarıyla 18 oyunluk ilk listemiz sizlerle.

Saint’s Row Serisi:

Ülkemiz oyuncuları arasında çok popüler olamasa da “GTA benzeri oyunlar” arasında konu ve oynanış bakımından özgün kalabilmeyi becermiş ender yapımlardan olan bu seri içerdiği mizahi unsurlarla çok eğlenceli bir atmosfer ve ortalama oyun süresi olarak 50 saat üzerini görebileceğiniz doyurucu bir deneyim sunuyor.

The Witcher:

İkinci oyunuyla hem dünyada hem de ülkemizde popüler olup serinin son üyesi Witcher 3: Wild Hunt ile gelmiş geçmiş en iyi yapımlar arasına adını yazdıran serinin ilk oyunu The Witcher mekaniklerinin demode kabul edilmesinden dolayı günümüzde birçok oyuncunun es geçtiği bir oyun ancak mükemmel hikayesi adına mutlaka şans verilmeli. Senaryosu Andrzej Sapkowski’nin eserleri temel alınarak oluşturulan oyun şu an Steam’de 2,70 lira.

Borderlands Serisi:

Herkesin bildiği ama çok az kişinin oynadığı bir seri. Dünya çapında sadık ve geniş bir kitlesi olmasına rağmen ülkemizde yeterince ilgi görmeyen bu seriye loot yapmaktan ve mermi yakmaktan keyif alan oyuncuların mutlaka bulaşması gerekiyor. 4 ana oyun ve onlarca DLC’den oluşan, RPG öğelerini FPS oynanışa başarıyla yedirebilmiş bir seri.

Grim Dawn:

90’lı yılların ve 2000’lerin başında ortalığı kasıp kavuran izometrik rol yapma oyunlarıyla benzer bir oynanışa sahip bu macera oyunu gerek olay örgüsü gerekse dengeli oynanışıyla oyuncuyu çok çabuk içine alan bir yapım. Steampunk ögeleriyle bezeli fantastik bir evrende mistik güçlere karşı insanlığın umudu olabilmek için giriştiğimiz macera 30 saati rahatlıkla aşan oyun süresiyle tatmin edici bir tecrübe vaat ediyor. Steam’de şu an 7,80 lira.

Yakuza 0:

Yakuza serisi Japonya başta olmak üzere dünyada kendine kitle edinebilmiş, aksiyon ve macerayı rol yapma ögeleriyle birleştiren ve bunda da başarılı olan bir seri. 80’ler Japonya’sında deneyimsiz bir yakuza üyesini canlandırdığımız oyun sinematik bir oynayış ve derinlikli bir hikaye sunuyor. Türk oyuncuların radarına playstation 2 yıllarında girmiş olsa da sonrasında ülkemizde yeterince ilgi görmeyen serinin 2018 Ağustos ayında bilgisayara çıkış yapan bu oyunu şu an Steam’de 15 lira.

L.A. Noire:

1950’li yılların savaştan çıkmış ABD’sinde yaşanan bir dizi cinayete ve savaş kahramanı bir polis memurunun bu cinayetler etrafında şekillenen macerasına tanık olduğumuz oyundillere destan bir dönem atmosferi ve orijinal oynanış mekanikleri sunuyor. Yalnızca 50’li yılların arabalarıyla Los Angeles’ta gezip dönemin radyolarını dinlemek bile oldukça keyifli. Oyunu hakkını vererek oynayabilmek için asgari düzeyde İngilizce bilmek gerektiğinden ülkemizde yeterince ilgi görmese de Rockstar’ın elinden çıkan her iş gibi bu da kendi türünde en iyilerin arasına adını yazdırmış bir yapım, üstelik şu an Steam’de 8,40 lira.

Thief:

Kökleri 1998 yılına dek uzanan bu serinin gizlilik oyunlarını sevenler için önemli bir yeri var. Adından anlaşılacağı üzere bir hırsızı canlandırdığımız bu macerada silahlardan ziyade gölgeleri kullanarak ilerleyip ele geçirmemiz gereken objelere ulaşıyoruz. Serinin son oyunu eski oyuncular tarafından gizlilik ögelerinin yetersiz oynanışın ise kolay bulunması sonucu pek beğenilmese de türe yeni adım atacak oyuncular için uygun bir ortam sunuyor.

Punch Club:

Çıktığı dönemde yayıncılar tarafından rağbet görmesiyle popülerleşen ancak bu ilginin kısa sürdüğü ve birçok Türk oyuncunun es geçtiği yapım retro havası ve basit oynanışıyla oyuncuları saran bir yapıya sahip. Bir dövüşçüyü canlandırdığımız oyuna dövüş oyunu deyip geçmek büyük haksızlık olur, özünde bir rol yapma oyunu olan yapımda hem hayatımızı idame ettirecek geliri kazanmak için çalışıyor hem de spor salonlarında antrenman yaparak dövüş yeteneklerimizi geliştirip en büyük olmaya ve babamızın katilini bulmaya çabalıyoruz. 4,50 liraya sahip olabileceğimiz oyun uzun saatler sürecek bir hikaye ve eğlence barındırıyor.

Bloodrayne 2: Terminal Cut:

Serinin 2004 yılında çıkan efsane oyununun elden geçirilmiş ve modernize edilmiş oynanışa sahip bu sürümünde canlandırdığımız karakter gerek vampir gerek kadın olmasıyla oyun dünyasında pek şahit olmadığımız bir deneyim sunuyor. Dövüş mekanikleri ve animasyonlarıyla bugün dahi birçok oyuncuyu tatmin edebilecek olan yapım için sek bir aksiyon diyebiliriz.

Bulletstorm:

2011 yılında çıkan ve maalesef çıktığı dönemin azizliğine uğrayarak daha büyük ve ünlü oyunlar arasında sönük kalmış, kesinlikle hakkı verilmemiş bir yapım. Silah çeşitliliği ve orijinal sayılabilecek oyun mekaniklerini vasat hikayesi ve sığ karakteriyle baltalasa da kısa oyun süresine rağmen alanı pişman etmeyecek aksiyon dolu bir FPS  oyunu. Hızlı bir oyuncunun 6 saatte rahatlıkla bitirebileceği oyun şu an 6,10 liraya satılıyor.

This War of Mine:

Savaş oyunları çok popüler olsa da düşmanlarını öldürmeye çalışan bir asker yerine hayatta kalmaya çalışan bir sivili oynadığımız pek fazla oyun yok. Polonya merkezli bir stüdyonun Yugoslavya İç Savaşı’ndan ilham alarak ortaya çıkardığı bu yapımda hayatta kalmaya çalışan bir grup sivili her birinin hikayesini ayrı ayrı deneyimleyerek yönetiyor ve savaştan sağ çıkmaya çalışıyoruz. Gündüzleri hayatta kalmak için gerekli ihtiyaçlarla ilgilenmek, geceleri yağmaya çıkıp temel yaşam malzemeleri ve daha fazlasını ele geçirmeye çalışmak bir yandan da sığınağımızı gözlerine kestiren yağmacılardan korunmak yer yer insanı strese soksa da oyun bir şansı mutlaka hak ediyor.

The Saboteur:

2009 yılında çıkan ve pek popüler olamayan bu oyunda 2. Dünya Savaşı yıllarında Paris’i görme ve şehirdeki bir direnişçiyi oynama fırsatı ediniyoruz. Adından anlaşılacağı gibi karakterimiz eline silah alıp takır takır çatışmak yerine Nazilerin stratejik yapılarına sabotaj ve önemli isimlerine suikast düzenlemek gibi işlerle uğraşıyor. Grafikleri bugün çok tatmin etmeyecek olsa da oyunun içine girdiğinizde size hissettirdiği atmosfer gayet güzel, mutlaka denenmeli.

Prototype:

Ordu, devlet ve sonu iyi bitmeyen bilimsel bir çalışma… Bu anahtar kelimelere baktığımızda karşımıza klişe bir yapım çıkacak gibi dursa da Prototype olay örgüsü ve oynanış mekanikleriyle bu olumsuz yönleri kamufle ediyor. Alex Mercer adlı kahramanımız insanları beyinsiz birer yaratığa dönüştüren virüse karşı bağışıklık sahibi ve bu virüs kendisine olağanüstü yetenekler kazandırmış durumda, intikamını almak ve geçmişini hatırlayabilmek adına onu kimlerin yarattığını bulmaya ve şehri kurtarmaya çalışıyor. Birçok yan görev barındıran oyunun ana hikayesi 15-20 saatte bitse de şehirde yapabileceğiniz çok fazla şey var.

Advent Rising:

2005 yılında çıkmış bu oyun her ne kadar günümüz oyuncularına çok hitap etmeyecek olsa da oyun oynamaya 2010 yılından önce başlamış kişilerin ilgisini çekecektir. Çıktığı dönemde buglarından dolayı çok fazla eleştiriye maruz kalan ancak filmleri aratmayacak senaryosu ve bir o kadar keyifli oynanış deneyimiyle bilim kurgu sevenlerin şans vermesi gereken bir aksiyon oyunu.

Risen Serisi:

Değeri bilinmeyen bir RPG oyunu serisi diyebiliriz Risen için. Bir Elder Scrolls olmasa da rol yapma oyunlarını sevenler için mutlaka deneyimlenmesi gereken bir yapım. Gemimizin batmasıyla kendimizi bir adada buluyoruz ve oyun buradan itibaren size eşsiz bir maceranın kapılarını açıyor, ada pek büyük olmasa da uzun bir ana hikaye ve yan görev çeşitliliği sunan yapıya sahip.  Witcher ve klasik Bioware rpglerini sevenler bunu da sevecektir. Steam’de şu an tüm seriyi çok ucuza almak mümkün.

Call of Juarez:

İlk oyunundan bu yana hak ettiği ilgiyi göremeyen seri vahşi batı temasına düşkün oyuncuları kolaylıkla içine çekebilecek bir yapım. Ülkemizde 10-11 yıl kadar önce bir oyun dergisi tarafından tam sürüm olarak hediye edilmesiyle adı duyulan bu yapımı FPS tarzında bir aksiyon-macera oyunu olarak niteleyebiliriz, vahşi batıda elimizde altıpatlar ile mevzulara dalacağımız pek fazla alternatif olmadığı için bu oyuna mutlaka şans verilmeli.

Kenshi:

İsmi pek duyulmamış ama listelerde tepeleri hak eden bir oyun ve oyunun sadece müzikleri bile sizi cezbedebilir. Kıyamet görmüş bir dünyada geçen rol yapma oyunu. Kimisi için oyunun temel sıkıntısı, kimisi için en eğlenceli tarafı aynı şey. Oyun size fazla bir şey öğretmiyor. Eğer oyunun temel mekaniklerini kavradıysanız ve bilgisayarınız kaldırırsa 300 modluk devasa bir paket var. Onu da denemenizi kesinlikle tavsiye ederim. Yaşamanızı istemeyen bir dünya, Kenshi budur.

Tropico Serisi:

Neredeyse her indirim döneminde indirime girmesine rağmen ülkemizde kendine pek geniş bir kitle edinememiş bu seride kendimizi bir diktatörün koltuğunda buluyoruz. Karayipler’de olduğunu tahmin edebileceğimiz ülkemizi yeri geldiğinde soğuk savaşta denge siyaseti ile ayakta tutuyor yeri geldiğinde isyancılara karşı savunuyor kimi zaman da dış mihraklardan koruyoruz. Tüm bunları harika Latin Amerika ezgileri eşliğinde yaparken ülkeyi kalkındırmak ve gelir elde etmek için yeni yatırımlar, binalar ve hizmetler vasıtasıyla Tropico halkını müreffeh kılmak için elimizden geleni ardımıza koymuyoruz. Bu esnada El Presidente olarak İsviçre’deki hesabınıza bolca para nakledebilirsiniz. Serinin tüm oyunları çok iyi olsa da özellikle üçüncü ve dördüncü oyun mutlaka oynanmalı.

Zafer Şen

Andrzej Sapkowski Borderlands The Witcher Saint’s Row gta grim dawn konsol oyunları yakuza 0 playstation rockstar l.a. noire thief punch club bloodrayne 2 terminal cut dövüş mekaniği animasyon Bulletstorm Th