Tuğrul Türkeş'ten 'Yeni Anayasa' Eleştirisi

TAKİP ET

TÜDEV Yönetim Kurulu Başkanı Türkeş, gündelik siyasete sıkışan 'yeni anayasa' tartışmalarına katkı sağlamaya yönelik 'Anayasa Dükkanı Talan Ediliyor' başlıklı bir makale yayımladı.

AKP Ankara Milletvekili ve Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Vakfı (TÜDEV) Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Tuğrul Türkeş, Vakfın internet sitesi üzerinden Türkiye'deki 'yeni anayasa' tartışmalarını ele alan bir yazı yayımladı.

'Anayasa Dükkanı Talan Ediliyor' başlığıyla yayımlanan ve tartışmalara katkı sağlamayı hedefleyen çalışmada 'anayasalar çoğunlukla büyük savaşların veya büyük devrimlerin, her koşulda büyük enerji boşalımlarının ardından kaleme alınmıştır' sözcükleriyle yeni bir çalışma için gerekli zemine dikkat çekti.

'Anayasaların her 3-5-10 veya 20 yılda bir sil baştan değiştirilmesi veya değiştirilmek istenilmesi hadisesi hem dünyada eşine az rastlanır bir durumdur hem de son derece sakıncalıdır' diyen Türkeş, Türkiye'nin bu yönüyle olumsuz bir istisna teşkil ettiğini kaydederken demokratik bir düzen içerisinde herkesçe paylaşılan 'müşterek' bir 'yeminleşme' metninin meydana getirilmesinin zorluğunu vurguladı.

Hemen hemen her siyasi partinin seçim vaadi haline gelen 'yeni anayasanın' 1982 Anayasası eleştirisinden meşruiyet almasındaki abesliğe de dikkat çeken Türkeş, "Peki ama adına “1982 Anayasası” denilen anayasadan -ki bu anayasanın halk oylamasında yüzde 92’ye yakın bir oranla kabul edildiği de bilinmektedir- geriye ne kaldı? Daha doğrusu herhangi bir şey kaldı mı? “Değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez” ilk 4 madde dışında 1982 Anayasasının çok büyük bir kısmı bugün zaten değişmiş vaziyettedir" ifadelerini kullandı.

Toplumun her kesiminin 'Evet ben birey olarak bunun içinde varım' diyebileceği bir anayasayı kimin hazırlayabileceği sorusuna cevap arayan Türkeş, "21. yüzyılda kalıcı ve toplumu onlarca yıl taşıyabilecek ve yönlendirecek bir anayasayı hazırlamak; ne mazilerinde maluliyet bulunan hukuk adamlarının işidir, ne de meclisin herhangi bir döneminde herhangi bir partiden meclise girmiş, hukuk okumuş ve/veya diploması olanların ve/veya bir sonraki dönem “Acaba bana da bir yerden fırsat doğar mı?” ümidindeki üniversite kadrolarının işi değildir. Bu hiçbir şekilde bu şahısların hakkı da haddi de değildir" diye devam etti.

"Cumhuriyet 2000 Yıllık Türk Töresi ile Tam Bir Ahenk İçinde Kurulmuştur"

Tartışmanın zeminine Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna dair notlar ekleyerek bir katkı yapan Türkeş, bu konudaki tespitlerini şu satırlarla açıkladı:

"Türkiye Cumhuriyeti Devleti 1923’te ilân edilmiştir ve 98 yıldır hâlâ dimdik ayaktadır.

Devletimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ve kurucu meclisimiz tarafından kadim Türk devletlerinin çizgisinde, milletimizin kültürel varlığının ihtiva ettiği tarihî devamlılık şuuruyla ve her zerresi millî ruha bulanarak kurulmuştur.

Başka bir deyişle ifade edecek olursak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti esasen 2000 yıllık Türk Töresi’ne göre ve bu töreyle tam bir ahenk içinde kurulmuştur.

Bugünkü devletimiz, İstiklal Harbi sırasında ve sonunda Atatürk’ün manevi şahsında tecelli eden köklü Türk milleti iradesinin yaşayışının adıdır.

Devletin kimliği millet ahdiyle bu şekilde resmedilince, anayasa bahsine giriş de kolaylaşıyor.

Demek oluyor ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni Atatürk’ün önderliğinde kuran Türk milletinin yaslanacağı birbiriyle mutlak anlamda kaynaşmış iki sütun var: Türk Töresi ve Cumhuriyetin kuruluş felsefesi (kurucu irade).

Türk Töresi 2000 yaşındadır; çağlar aşmış ve meşruiyetinden hiçbir şey kaybetmemiştir.

Merhum Atatürk ise “Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” diyerek gayeyi işaret etmiştir."

"Kurucu Kodlar İhya Edilmeli"

Türkeş, anayasanın güncellenmesi çalışmalarına teşebbüs edilmesi halinde nasıl bir yol haritası izlenmesi gerektiğine ise şöyle bir yaklaşım sergiledi:

"21. yüzyılın ilk çeyreğinde; 2021 Türkiye’sinde yeni bir anayasa yazılacaksa şayet;

(Anayasamızın yenilenmesi ve güncellenmesi yapılacaksa manasında) aşağıdaki hususlara mutlaka dikkat edilmesi gerektiği kanaatindeyim.

Anayasalar bütün toplumlarda âdeta insan derisi üzerine yazılmış metinler gibidir.

Anayasalar yazılı olabileceği gibi yazısız da olabilir.

Modern anayasalar insan hak ve hürriyetlerini güvence altına almaya yöneliktir.

Bu kapsamda, yeni bir anayasa ihtiyacı doğmuş olması kabul edildiği takdirde ikili bir ayırım yapılmalıdır:  

    Ülke içinde bireyi esas alan vatandaşlık temelli,

    Ülke dışında ise Türk ve Müslüman coğrafyası dikkate alınarak,

gerekçelerin ve müelliflerin doğru tespiti ile başlanacak olan bu çalışma yalnızca önümüzdeki 100 yıl için bir metin değil, millet olarak derimize nakşedilecek ve geçerliliği ancak kıyamet gününde biz millet olarak öldüğümüzde son bulma iddiasını taşıyacak gerçek anlamda kuşatıcı, genel ve sade bir anayasa metni olmalıdır."

Türkeş, bu adımlar atılırken geçmiş tarihli anayasalardaki kazanımların da kaybedilmemesi hususunu altını çizdi.

Türkiye'nin 100. yılında böyle bir çalışma yapmak kararlılığı sergileyecekse önşartın 'kurucu kodları ihya etmek' olduğunun altını çizen Türkeş, buna rağmen tartışmaların günlük siyasete sıkıştığını kaydetti.

Türkeş, oluşan tehlikeye ise şu satırlarla dikkat çekerek yazısına son verdi:

"Anayasa milletçe giydiğimiz, çıkardığımız ve canımız sıkılınca değiştirebildiğimiz, çöpe attığımız yahut bağışladığımız bir elbise değildir, bizzat derimizde taşıdığımız ve derimize kazınan bir olgudur.

Dileyenin; kafasına her estiğinde Anayasa dükkânını talan etmesinin önüne geçmeli ve bu soruna kalıcı bir çare getirmeliyiz.

Umudum odur ki, Türk siyaset kurumu önümüzdeki süreçte kendisine yakışanı yapar ve elini taşın altına koyup Türk milletine hak ettiği itibardaki böylesi bir anayasayı hediye eder."

 

yıldırım tuğrul türkeş kurucu kodlar yeni anayasa akp tüdev mustafa kemal atatürk türkiye cumhuriyeti yeni anayasa anayasa dükkanı talan ediliyor ankara milletvekili yeminleşme