Türk-İslam Sentezi Mümkün Mü

TAKİP ET

Bir sentezden ve bir sentezin mümkün olup olmadığından bahsedebilmek için önce sentezlenecek şeylerin ne olduğunu iyi tarif etmek ve iyi anlamak gerekmektedir

Bir sentezden ve bir sentezin mümkün olup olmadığından bahsedebilmek için önce sentezlenecek şeylerin ne olduğunu iyi tarif etmek ve iyi anlamak gerekmektedir. Türk nedir ve İslam nedir konusunda hemfikir olmadan bir tarif ve tanım üzerinde uzlaşmadan bir sentezin mümkün olup olmayacağını iddia etmek anlamsızdır. İslam’ın ne olduğu konusunda fazla tartışma yok İslam’ı en temelde bir inanç ve bu inanç etrafında biçimlenen bir dini sistem ile bu sisteme bağlı yaşam biçimi olarak tanımlayabiliriz. İslam dinine inanan bir kimse bu dinin kutsal kitabı olan Kuran’da belirtilen kural ve kaidelere uymak, bütün yaşamını bu değiştirilemez kural ve kaidelere göre şekillendirmek zorundadır. Sanırım buda herkesin hemfikir olduğu bir husustur. Türk nedir sorusunun cevabı ise biraz daha karmaşıktır, kimi tanıma göre Türk aynı genetik kökten gelen, aynı genetik mirası paylaşan insanlardan oluşan bir topluluktur, kimine göre ise ortak bir kültürü paylaşan insanlar bütünüdür. İster genetik, isterseniz de kültürel birliktelik iddiasını kabul edin sonuçta fark etmez; Türk’ün belirli genetik özellikler ve kültürel değerlere sahip bir insan topluluğuna verilen ad olduğu tartışmasızdır. Türkler tarih boyunca Şamanizm, Budizm, Musevilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık gibi bir çok dine inanmış, bu dinlerin kurallarını ve yaşam biçimini kabul etmiştir. Tarih boyunca ve zamanımızda Teist Türkler olduğu gibi, Ateist, Deist, Panteist ve Agnostik Türkler de her daim var olmuşlardır. Irki, toplumsal ve insani bir kimlik ile herhangi bir inanç sentezlenebilir mi? Buradaki sentezlemeyi birleştirmek olarak kabul edersek Türk İslam sentezi sonuçta Müslüman Türkler anlamına gelir ve bu manası ile de Türk kimliğinin sadece küçük bir parçasını da tarif etmiş olabilir. Türk’ü sadece bir ırk olarak kabul eder ve Türk kültürünü hiç dikkate almazsanız böyle bir tanımın mümkün olabileceğini düşünebilirsiniz lakin Türk kültürünü de dikkate aldığınızda başka bir kültürün değerlerini kabul eden bir Türk’ün Türklük vasfını ne kadar koruyabildiğini de tartışmak gerekir. İslam'ı kabul edip Müslüman olan Türklerin sadece İslami kuralları, ve hukukunu da kabul etmiş olmaları yetmez, İslami yaşam biçimini ve kültürü de kabul etmeleri gerekir, işte çelişki de tam bu noktada başlar Müslüman, Hristiyan ya da Musevi olarak yabancı bir kültürün değerlerini benimseyen bir Türk ne kadar Türk kalabilir? Diğer yandan işin birde ideolojik, siyasi ve hukuki yönü var herhangi bir dini kabul eden bir Türk olabilir, lakin Türk Milliyetçisi olamaz çünkü, milliyetçilik bir egemenlik iddiasıdır. Dinlerde egemenlik ilahlara aittir ve toplumun yönetileceği kuralları o ilahların koyduğu, elçileri ve kitapları vasıtası ile insanlara tebliğ ettiği iddia edilir. Dinler toplumu yönetecek kişilerin de ilahlar tarafından seçilmesi ve kendi ruhban sınıfı tarafından tasdik edilmesini kabul eder. Oysa milliyetçi düşünce biçimi egemenliğin insanlara ait olduğunu, toplumu yönetecek kanun ve kuralları bu insanların koyması gerektiğini ve toplumu yönetecek kişilerinde insanlar tarafından belirlenmesini ya da en azından onanmasını talep eder. Dinler ve milliyetçi ideolojiler egemenlik konusunda çok derin bir ayrılık içindedir, görüşleri arasında uçurum vardır bu yüzden milliyetçi ideolojiler sekülerdir ve milliyetçi bir ideolojiyi dini bir inanç ile sentezlemek mümkün değildir. Bu notada Türk İslam sentezi mümkün müdür sorusunu bir yanıt vermek artık daha kolay, bu mümkün değildir, siyasi ve ideolojik olarak Türk kimliğini ve Türk milliyetçiliğini öne çıkaran Türk’üm diyen bir insan Türk kültürüne yabancı kültürel değerler içeren herhangi bir inanca sahip çıkıp böyle bir inancın kuralları doğrultusunda siyaset yapamaz, yapmaya çalışanın siyasi bir rota tutturabilmesi de mümkün olmaz, durmadan çelişik fikir ve tezler arasında yalpalar durur bir siyasi, hukuki ve ekonomik sistemi net ve sağlam olarak savunamaz. Türk milliyetçiliğinin ve bu milliyetçiliğe sahip çıkan siyasi partiler ve siyasilerin çok uzun zamandır yaşadığı çelişki ve sorunların temelinde hep bu ikilem vardır. Bu yüzden Türk milliyetçiliği davasını savunduğunu iddia eden siyasi partiler başarıya ve iktidara ulaşamamakta, hep hep periferide kalmaktadırlar.